MERİH KOCAER
%99,99 uyum göstermektedir yazısı gözümün önünden bir saniye olsun silinmiyor, devletin bizim için yönlendirdiği pedagogun sözleri bir sinek vızıldaması gibi kulaklarımdan gitmiyordu; ama en kötüsü anne ve babamdan akan yaşların kalbimdeki her şeyi ateşe vermesi.
%99,99 uyum göstermektedir. Ama annemle babamla değil. O zaman bu uyum olmamalıydı. Buna uyum denemez ki değil zaten. Reddetmek istiyorum. Elle tutulur her kanıtı, soyut her sikim boku reddetmek istiyorum.
Oturup bir çocuk gibi ağlamak ve herkesin anlayış göstermesini istiyorum. Ama büyüdüğümüzde öyle olmuyor. Gözyaşlarına müsemma gösterilmiyor. On altı yaş ne kadar büyük olabilir ki? Ben kendimi büyük bile hissetmiyorum. Hâlâ annemin kokusuna ihtiyacım var, geceleri o olmazsa nasıl kabus görmeden uyuyacağım?
Emrah Arakan, benden ruhsal olarak her şeyimi almıştı; artık sıra en değerlilerimdeymiş. Ben nasıl bir haldeydim bilemiyorum ama o sürekli öfkeli gülüşünü sergiliyordu. Yıllar sonra onun eski halini görmek beni sanki zaten değilmişim gibi daha beter duygu duruma soktu. Eskiden, zorbalık zamanlarında da öyle gülerdi. Annesine nefretle baktığını gördüğümde hiç yabancılık çekmemiştim, yıllarca o bakışların hedefi ben olmuştum.
Her şey bir yalandan ibaretti. Ailem, ikizim, evimiz, arabamız, güzel anılarımız, kahkahalarımız... Karnında oluştuğum kadın ultrasonda beni görüp de bakmak istememesinden kaynaklı bir cennet yaşamıştım. Yalancı bir cennet. Sırf o kadın, beni istemedi diye. Sakat olduğum için.
Suat abim bir tür sinir krizi geçirmiş, kendine ve etrafa zarar vermeye başlamış; ne etraftakiler ne hastane güvenliği onu tutabilmişti. En sonunda kurbanlık gibi yere onlarca kişi tarafından yatırılmış ve hiç kibar olmayan tavırla sakinleştirici iğneye maruz kalmıştı. Kendinden geçerken bile ağlayarak küfretmeye devam ediyordu.
Annem nefes almadan ağlamaya devam ettiğinden sonu, Suat abimin sonuyla aynı oldu; iki aile acilin yataklı servis kısmına kaldırıldı. Rana ablam, onlarla ilgilenmek adına yanlarına gitti. Babam gözyaşı dökmekten başka hiçbir tepki vermemişti. Sümbül'ü evde bırakmıştık; yaşı küçük ve zaten sonuçlar negatif çıkacak, mutlu mesut evimize döneceğiz diye düşünüyorduk.
%99,99 uyum göstermektedir. On altı yaşımdayım.
Hâlâ aynı yerdeyiz, sonuçları açıklayan doktorun odasının önündeyiz. Bileğimi sıkıca tutan babam, önüne baksa da daha çok boşluk görüyormuş gibi. Emrah ileride Batuhan'la konuşuyor, babası bahçeye sigaraya indi. Kubat abim karşı koltuklarda başını duvara yaslamış, babam gibi boşluğu bakıyor.
"Demiştim," derken sesi pürüzlü çıkan Kubat abimle babam direkt ona baktı. "Batu yalan söylemiyor."
"Çok mu mutlu oldun?" Babamın sert ve pürüzsüz sesiyle ona döndüm. Sanki birkaç dakika önce gözyaşı döken o değilmiş gibi duruyor. Baş parmağıyla temas ettiği yeri okşadı.
"Şahsen evet." Abimin sözü, o iğrenç uğuldamayı kulaklarıma geri getirdi. Dirseklerini, dizlerine yaslayarak kambur bir oturuş sergiledi. Gözleri direkt bende olsa da bakmaya korkuyorum. "Senin için her şeyi yaptım Merih; yurt dışından bile doktorlar tuttum ama sen karşılık olarak senden daha beter durumdaki çocuğa zorbalık mı yaptın?"
Sözlerin acısına kendimi bırakacakken babam kendinde olmadan bileğimi öyle bir sıktı ki neredeyse durmak üzere olan kalbim, bu acıtma ile tekrar çarptı ve derin bir nefes alabildim. Babam bana yeter.
Kubat abim, bu on gün içerisinde Emrah'ı evimize getirmediği kalmıştı. O, Batuhan ve Emrah her gün, her saat beraber takılırlardı. Emindim, Emrah okuldakilere yaptığı gibi Kubat abimi de yalanlarına inandırmıştı. Bu seferki yalanı ne zamana kadar yanacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annem Kadere İnanmayınca -Erkek Versiyon
Fiksi RemajaKalabalık bir ailem vardı; abilerim, ablam, ikizim ve gerçekten evlatları için canını dişine takan ebeveynlerim. Kendi ailemin içinde zaten sorularım vardı ama o aileye ait olmadığımı en kötü anımda öğrenirsem? "Bromance içerir, bxb değildir