MERİH KOCAER
Annem, Batuhan abimi çok severdi; alkol kullanmaya başladığı ilk anı hatırlıyorum, annemin sessizce ağladığını görmüştüm. Babam hemen abimle konuşmaya çalışmıştı; bizi evden çıkarmış, abimin rahatça anlatması, içini dökebilmesi adına evi boşaltmıştı ama ne olduysa, Batu abim her ne yaptıysa babam, bize göstermese de günlerce ağlamıştı. Annemin 'evlat değil, celladımı doğurmuşum' dedikten sonra bir tür kriz geçirmişti. Yaşımızın küçüklüğünden dolayı bize olayları çok yansıtmamaya çalışırlardı ama Suat abimle Kubat abilerimin konuşmalarına tanık olmuştum, Batuhan abim o gün babamın üzerine bıçakla yürümüş, 'baba olsaydın da evladını korusaydın' diye bağırıp evin içinden geçmiş. Bunca zaman kendini kastediyor sanıyorduk. Sadece ben değil, tüm ailem bunca zaman Batuhan'ın kendisini söylüyor olduğunu zannediyorduk ve abim de dahil herkes ondan vazgeçmediğimizi göstermeye çalışıyorduk.
Değilmiş.
Değilmiş.
Hiç olmamış.
Gözümden düşen yaşın izini dahi hissettim ama silmek için nefesimi bile değiştirmedim. Annem, babam ve abilerim mutfakta kavga ediyorlar. Eve bir kağıt geldi, Kubat abim dava açmış... Kubat abim, benim DNA analizim için ailemize dava açmış.
Batuhan'ı dinlersem bana küseceğini söyleyen Kubat abim, Batuhan'ın sözlerine inanarak benim bu aileden olmadığımı söylüyor.
"İkiz..." Yanıma gelen Sümbül gözyaşını silip önümde diz çöktü. "Ağlama ne olur. Yalvarırım ağlama."
Onu dinlesem de gözümden yine yaşlar döküldüğü sıra Suat abimin haykırışı, bir camın kırılma sesinden sonra geldi; "senin ben insanlığını sikeyim lan! Abi mi diyorsun kendine Kubat? Sen kendine abi mi diyorsun? Siktit git! Defol bu evden!"
"Sen kimi kimin evinden kovuyorsun lan?"
Gelen kavga seslerine kulaklarımı kapatıp bir çocuk gibi bağırarak ağlamak istiyorum. Bizim evde Batuhan hariç kimse kavga çıkarmazdı, annemle babam birbirlerine bir kere olsun sesini yükseltmemişti, babamın hiçbir yaramazlığımıza kızdığını hatırlamıyorum. Abilerimin kavgaları bile hep çocukça, hatta biraz komik olurdu. Ama şu anda...
"İkiz bir şey söyle ne olur. Hadi gidelim, hm? Efe'yi de alalım, beraber gidelim; siz kola-çekirdek yaparsınız, ben kızları da çağırırım." Sümbül bileğimi öpüp yanağımı sevdi. "Merih ne olur bir şey söyle."
"Sümbül." Sesim öyle bir titeredi ki bir an ben bile o sesin bana ait olup olmadığına şaşırdım. Yine de içimdeki acı, mutfaktaki gürültüler tekrar ana odaklattı. "Sümbül, abim nasıl yapar böyle bir şeyi? Yıllarca kendi dedi, 'Batu'yu dinleme, Batuhan'ı dinlersen affetmem seni'. Şimdi... Sümbül yemin ederim ben ailemizdenim. Yemin ederim. Kaldıramam."
Başını eğen bedenimin ve ruhumun diğer yarısı ikizim, başını kucağıma koyup elimi sıkıca tuttu. Sümbül ergenliğini sessiz ve tavırlı geçirirdi, onun haricinde okul öncesi, anaokulu ve ilkokul öyle güzel geçmişti ki ikizim, dünyanın en tatlı kahkahasına sahip bir kızdı. Yaşadığım zorbalıklar hariç hayatımdaki her şeyi bilirdi, güvendiğim arkadaşlarım olana kadar yanımdan ayrılmamıştı. Sadece ergenliğini sessiz ve daha çok hemcinsleri ile takılarak geçirmek istediğini pedagogu da söylemişti. Ailem, benim ruh sağlığımı düşündüğü gibi ruhumun diğer yarısı Sümbül'ümün de düşünmüştü, ikimizin arasında kalmamışlardı. Her adımımda o da vardı.
Dayanamam. Ne Sümbül'ü ne annemi ne de babamı bırakmaya dayanabilirim. Ben... Eğer bu aileden olmazsam... Vücudum titrerken Sümbül kalkıp sıkıca sarıldı bana. Ben bu evin kokusunu almadan yaşayamam ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annem Kadere İnanmayınca -Erkek Versiyon
Novela JuvenilKalabalık bir ailem vardı; abilerim, ablam, ikizim ve gerçekten evlatları için canını dişine takan ebeveynlerim. Kendi ailemin içinde zaten sorularım vardı ama o aileye ait olmadığımı en kötü anımda öğrenirsem? "Bromance içerir, bxb değildir