Çıkış zili çaldı. Herkes akın ederken Doruk arka kapıdan gidiyordu. O sırada arkasından Aras'ın sesini duyar gibi oldu. Arkasına baktı göremedi. Arkasına bakarak yürümeye devam ederken birisine çarptığını hissetti. Çok sert çarpmıştı. Önüne döndüğünde o kızı gördü. Ona çarpmış olmalıydi ki kız omzunu tutuyordu, kitapları yere düşmüştü ama kız onzunu ovuşturuyordu. "Dikkat et biraz önüne bakmadan nasıl bu kadar rahat yürüyorsun canımı acıttın." Doruk bi süre şok etkisinden çıkamadı daha sonra "Çok özür dilerim kusura bakma ben... ben gerçekten özür dilerim." Eğildi ve kitaplarını topladı. O sırada okulun tüm kızları Doruk ve o kızı izliyordu. Okulun kızlarının hepsi Doruk, Aras ve Yalçın'a aşıktı. Doruk, Aras ve Yalçın'ın grubu vardı ve ismi d3 tü. Bunun ismini Doruk koymuştu onun için bir anlamı vardı ama açılımını hiç söylemiyordu. Gtubun başkanı yani grubu yöneten kişi Doruk'tu. Tüm kızlar bu grubu görünce çığlık çığlığa inliyorlardı ve etrafına dolaşıyorlardı. Yakışıklı oldukları için biraz ün'e sahiplerdi, biraz tanınıyorlardı. Doruk ilk defa bir kızın önünde eğiliyordu. Normalde bencillik yapıp kızı herkesin önünde ezmesi gerekirken kızın dediklerini daha sert bir şekilde Doruk'un demesi gerekirken Doruk pişmanlık hissediyordu. Kitaplarını aldı kıza tekrar özürlerini sunarak çantasına koydu. Kızın omzuna baktı "çok mu acıyor ?" Kız sahte bir gülüş yaotı ve direk ciddileşti "Acımasa şu an bu durumda olmam". Doruk kızın çantasını aldı. Çok ağırdı. Kız tam itiraz edecekken Doruk kızın sesini kesmek için "Ben taşıyacağım itiraz etme." Dedi sert bir ses tonuyla. Kız "Öküz" dedi ağız dolusuyla. Doruk kıza döndü ve "Öküz mü ? Sen bana öküz mü diyorsun. Bana bunu kimse diyemez, kimse cesaret edemez sen nasıl..." cümlenin devamını getiremedi. "Sen bana nasıl öküz dersin ben öküz değilim ayrıca şu an farlettiysen sana yardımcı oluyorum çeneni kes." Yoluna devam ettiler. Doruk özellikle kızın gözlerine nile bakmıyordu. Bakarsa dalardı, çıkamazdı o maviden. Konuştuğu kızın adını bile bilmiyordu ama değişikti. Her kız gibi değildi. Her kız gibi hissettirmiyordu, hatta kızlar bir şey hissettirmiyordu ama bu nasıl benim beyin hücrelerimi alt üst eder. Doruk sustu. Biraz yürüfükten sonra bir banka oturdular. "Omzun acıyor mu hâlâ ?" Kız biraz durduktan sonra cevap verdi Hayır, acımıyor" Doruk yalan söylediğini düşünüyordu. "Emin misin ?" Kız kafasını onaylar şekilde salladı. Doruk ayağa kalktı ve kızın arkasına geçti omzunu sıktı. "Ah! Seni gerizekalı. Canına mı susadın ? Ne yapıyorsun ? Canımı acıtıyorsun!" Doruk güldü. "Gerizekalı mı ? Sen beni bu kadar hafife alma ve bu günden sonra hatta şu an itibariyle benimle bu şekilde konuşmayı kes. İyi olmaz. Bu arada canının acımadığını söylemişyin oysa ki omzunu sıktığımda konuştuklarının hepsini tek nefeste söykedin ve söylerken sesin titredi. Çok yalan söylüyorsun galiba tilki ?" Kız güldü tilki mi ne tilkisi ? "Ne tilkisi ne alakası var tilkiyle nerden çıkarttın tilkiyi ?" Doruk kız o kadar hızlı konuştuğu için omuzlarını silkmişti ve arkasını döndü. "Tilki mi ? Tilki, kendini uyanık sanan bir kurnazdır. Yani senin yalan söylemen gibi ama o daha usta tabiki neyse vaz geçtim sana tilki demeyeceğim. Daha güzelini buldum. PAPAĞAN" kız çılgına dönmeye başlamıştı. "Adım Eylül tamam mı ? Anlaşıldı mı EY-LÜL" Doruk kızın adını o an öğrenmişti. Eylül çok beğendiği bir isimdi. Biraz düşündükten sonra, iç sesiyle konuştuktan sonra kendine geldi ve "Ben papağan diyorsam papağandır. Beni burda bekle bir şey olursa beni ara. Ben diye kayıtlıyım." Dedi ve telefonunu fırlattı. "2 telefon mu kullanıyor. Yok artık. Kendini de ben diye kaydetmiş. Bu nasıl bir şey ya." Doruk gittikten sonra Eylül kendiyle konuşmuştu.
***
"Al bunu papağan omzuna sür". Eczaneye gidip krem almıştı. Ve bunu Eylül'ün üzerine fırlattı. Eylül içinden Doruk'a söverken bir eliyle de kremi sürmeye çalışıyordu ama eli yetmiyordu. Çek ellerini papağan." Doruk kızın elinden kremi alıp eline sıktı ve okul gömleğinin yakasını kremi sürmek için biraz açtı. Eylül direk gömleğini tuttu. "Korkma papağan senden daha güzel kızlar var. Gömleğini çıkarıp sana asılmayacağım." Eylül sinirlenmişti. İçinden Doruk'a sövmeye devam ediyordu ve elini geri çekti. Doruk omzunu açtı, omzuna kremi sürerken morardığını gördü çok kötü oldu. Elini direk çekti ve kıza kremi verdi. "Neden sen yapmıyorsun. Kendin yap. Neyse yürü hadi gidiyoruz." Eylül Doruk'u anlayamıyordu. Bir eliyle itiyor bir eliyle çekiyor gibiydi. Doruk'un yolda giderken kızın morarmış omzu aklına gelip duruyordu. Kim bilir canını ne kadar çok acıtmıştı ama isteyerek yapmamıştı. İlk defa suçkuluk hissediyordu. "Papağan dedim diye bana protesto edip konuşmamaya mı karar verdin papağan ?" Eylğl yürürken aniden durdu. "Eğer konuşmamı bu kadar çok istiyorsan konuşurum. Konuşulacak konu da insan da bulurum ama tabi bana önce konuş diyip sonra susturmazsan-" Doruk eliyle Eylül'ün ağzını kapattı. "Tamam protesto yap ama lütfen konuşma. Sözümü geri alıyorum konuşma!" Biraz yürüdüler ve Doruk ilerden bir taksi durdurdu. Adama para verdi ve "Kız nereye istiyorsa oraya götür. Sağ ve salim. Bu taksiye nasıl bindiyse o şekilde insin. Aksi taktirde işine son verdiririm." Adam parayı aldı ve "Tabiki efendim nasıl isterseniz." Dedi. Eykül'ün kapısını tabiki Doruk açmadı. Eylül taksiye bindi ve tam hareket etmeden önce camı açtı. Teşekkür ederim" hafif bir gülümsedi ve taksi gitti. Doruk da gülümseyerek eve doğru yürüdü.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyunu kaybettim (Dram)
RomansaDoruk neyle uğraşacak ? Peki nasıl uğraşacak, nasıl babasını cezalandıracak ?