Anne... Baba...
On yedi yaşındaydım..
Annem de babam da yok benim..
Hiç olmamıştı! Olamazdı değil mi?
On yedi yıl boyunca hiç olmamış.... Şimdi neden olsun?
Sandalyeyi geriye çekerek oturduğum yerden ayaklandım. Kan.. Rapor.. Dosya.. DNA testi.. Sebebi her ne olursa olsun benim annem de babam da yoktu. Hiç olmamışlardı, ben doğduğum da onlar var edilmemiş gibiydi.
Bu, bu yaşadığım saçma bir andı.. Hayat bana bir taraflarından gülerek oyun oynuyordu heralde!
"Böyle bir şey olamaz! Bu.. Bu imkansız!" Güldüm, ama gülüşümün mutlulukla hiç bir alakası yoktu. Kabul edemiyordum, edemezdim.
Bana bakan bu kadın.. Benim annem olamazdı.. Birde beni bulduğuna kahr olmuş bu halleri midemi bulandırdı. Hala karısını tutan adama bakamıyordum bile..
Yeniden güldüm, daha yüksek sesle kahkaha attım. Kahkaha atmaya devam ettim. Elime tutuşturulan bir dosyayla benim nasıl annem babam olurdu?
Yanlış mıydım? İnsanlar doğurdukları andan sonra anne baba olurdu. Böyle on yedi yıl sonra küstahça karşıma geçip işte bunlar senin annen baban demekle olunmazdı! Annenin ve babanın ne olduğunu bilmesem de böyle olmadığına emindim.
Benimle konuşmaya kadının da adamın da cesareti yokmuş gibi avukat konuşmaya başladı. "Maral hanım.." Daha fazlasını duymak istemiyordum. Elimi sus dercesine havaya kaldırdım. "Yeter duymak istemiyorum." Dedim, avukata.
Gerilen sinirlerimle beraber yüzümü ellerimle sakladım.. Daha fazla o adamın ve kadının yüzüne bakmaya dayanamıyordum. Ne ara bu denli sarsıldığımın farkında değildim. Kesik kesik aldığım nefeslerin arasından "Yağız... Yağız... Yağız'la görüşmek istiyorum." Sanki bu halimle mümkün olmuş gibi yeniden sormuştum.
Cevap belliydi..
"Maalesef, maral hanım." Avukatı, kollarından tutup saatlerce neden ya neden diye sarsmak istedim. Ama ağzımı bile açamıyordum ki ona hesap sorabileyim.
O an.. O odadan koşarak çıktığım da her şeyi unutacakmış gibi hissettim. Arkamdan bana seslendiklerini duyar gibi oldum. Ama arkama bakmadan koşmaya devam ediyordum.
Hayatımın en uzun yolu gibi olan koridorda birilerine çarpıyor, sendeliyor yine de durduramıyordum kendimi.
Çünkü kaçıyordum..
Çok gürültülü bir sesle kapattığım kapıyla irkildim. Şimdi kimsenin olmadığı yangın merdiveninde tek başımaydım. Bir kaç adım atıp rastgele bir basamağına attım kendimi.
Üşüyordum, çok üşüyordum. Halbuki yaz mevsiminin ortasında bu donma neyin nesiydi? Titreyen kollarımı omuzlarıma sardım. Dizlerimi karnıma doğru çekebildiğim kadar çektim.
"Benim annem de babam da yok! Ben sadece sokağın kızıyım!!" Karşıma, duvara doğru düz bakıyordum. Sanki az evvel annesine, babasına kavuşan ben değilmişim gibi soğuktu bakışlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAĞIN KIZI |gerçekailem|
Ficción General"Benim annem de babam da olamaz! Ben, ben sadece sokağın kızıyım..." Başka bir klasiğe hoş geldin..