DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

63 13 0
                                    

Güçlü olmak diye bir şey yoktu.. Biri bağırdığında ona bağırmak.. Üstüne üstüne saldırdıkların da karşılığını vermek.. Hiç biri güçlü olmayla ilgisi yoktu.

Sadece kendimi korumaya çalışıyordum.

Bazen karşılık verdiğimde yapıyordum bunu.. Çoğu zaman da kendimi düşünmediğim de güçlü oluyordum.

Kendimi düşündüğüm de.. Hayatım.. Yalnızlığım.. Beni ben yapan her şeyim çok acizdi.. Başımı dik tutmaya çalışıyor olsam da başım kendime döndüğün de mahvoluyordum.

Yıkılıyordum.. Sarsılıyordum... Kendimi yeniden güçlü olmaya zorluyordum... Yine kendimi düşünmemeye çalıştığım da başarıyorum bunu...

Çünkü oklar ne zaman bana dönse.. Aklım da hep bir soru oluyordu.. 'Bu dünyaya bir hayat yaşamak için doğdum. Peki neden bu hayatın kurallarını ben kuramıyordum? Neden başladığım yeri değiştiremiyordum? Neden kurulu bir oyunun içine haps olmuş gibi hayatımı kurtarmam için türlü türlü oyunlar oynuyor gibi hissediyordum!' Hayatımı sevmediğim'den böyle düşündüğümü  biliyorum.

Ama ellerimin bağlı olmasını kabullenemiyorum! O yüzden hiç bir zaman bu benim hayatım demedim. Çünkü bu hayat hiç bir zaman benim hayatım olmadı. Olmayacakta!

Daha doğar doğmaz başlamış bu döngü.. Doğmasaydım keşke desem de ölmeyi de göze alamıyorum. Yaşayamdığım onca güzel anlar... Tatmadığım duygularım vardı. Onların içimde her an daha da büyüyen eksikliğiyle ölemem, ölemezdim.

Bu mümkün müydü? Muhtemelen hayatımı güzelleştirene kadar ölmüş olurdum! Çok komik değil mi? Etrafımda kim varsa hayatımı onlar şekillendiriyordu..

Örgüte girmem... Örgüt için oradan oraya savrulmam.. Karakola düşmem.. Şimdi de hiç bilmediğim bir yere doğru savruluyordum.

Sıcak dolu bir yuva... Odalarını dolduran koca bir aile.. Onların birbirine olan bağlılığı.. Hepsinden bir haber oraya gitmeyi kabul etmiştim.

Yine korumasız kaldığım için... Yine canımı koruyayım diye .. Ve yine birileri için yapıyordum bunu...

Gözlerimi ağırca araladım. Yine kendimi düşünüyordum. Sanki kendimi düşünmek.. Bu yaptığım  çok büyük bir hataymış gibi geliyordu bana..

Burnumun ucu sızlamaya başladı, "Yapma maral! Düşünme.. Düşünme artık." Kendimi düşüncelerimden korumaya çalışıyordum. Kafamı iki yanıma hayır diye salladım. Hala arabanın içindeydim.

Toprak kaan bey gideli uzun zaman olmuştu. Elim kapının koluna uzandığında nefes alamıyordum. Açmaya çalıştığım kapıyla bakıştığımda dudaklarımı büzdüm.

SOKAĞIN KIZI |gerçekailem|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin