10.Bölüm

128 19 6
                                    

''Haraket etme.'' Dedim ellerimi belinde sıkıca bağladığım Kai'ye sarılırken. ''Lütfen, lütfen haraket etme.'' Yeşil ışık tekrar yanmıştı ve etrafımızdan vızır vızır arabalar geçiyordu. Yolun ortasında kala kalmıştım, bacaklarım titriyordu. Bırak adım atmayı, gözlerimi açmak bile istemiyordum.

O far ışıklarını bir daha görmek istemiyordum, karşıdan karşıya geçmek istemiyordum, kafamı Kai'nin göğüsünden kaldırmak istemiyordum. Sadece annem ve babamın olduğu eve gidip huzurlu bir şekilde uyumak istiyordum.

''Tamam..geçti..'' diyordu Kai ellerini saçlarımda dolaştırırken ''titriyorsun''. Ne kadar öyle kaldığımızı bilmiyorum. Otele geri döndüğümüzde ''içkileri başka bir şehirden mi aldınız'' dedirticek kadar çok olmalı. Ne parti ne de başka bir şey yapmak istiyordum. Tek istediğim bir an önce uyumaktı.

Odama geçip uyumaya çalıştığım sırada telefonum titredi.

Mesaj; Kim Kai

K: ''Daha iyi misin?''

G: ''Seni korkutmuş olmayım. Kusura bakma.''

K: ''Önemli değil. Ama sen.. neden haraket etmedin?''

G: ''Korkmuştum. Edemedim.''

K: ''Bana... bana sarıldığının farkında mısın?''

G: ''Refleks olarak yaptım. Bir daha olmaz.''

K: ''Kast ettiğim bu değildi.''

G: ''Uyuyacağım. İyi geceler.''

--

Uyandığımda Laura'yı giyinirken görmüştüm. ''Günaydın'' dedim daha açılmayan sesimle ''şimdi mi gidiyoruz?'' . ''Evet'' dedi ve yatağının üzerine oturdu. ''Glory sana bir şey soracağım.'' Gözlerimi ovuşturmam bittiğimde kafamla onayladım ''tabi ki''. ''O serseriyle çıkıyor musun'' dedi gözlüklerinin altından dikkatlice bakarak.

Rüyamda Kai'yi görmüştüm o gece. Yolun ortasındaydık, bana sarılıyordu. Yaşadığım olayı rüyamda; dışardan biri izliyor olarak görmüştüm. Bana nasıl sarıldığını, beni nasıl koruduğunu izlemiştim.

''Serseri demiyelim de.. Umursamaz diyelim ne dersin?'' dedim Laura'ya, ''Çıkıp çıkmadığınızın cevabı bu değil'' diyince ''Hayır, çıkmıyoruz.'' Dedim ve giyinmek üzere yataktan kalktım. Son günlerde okulda çok beraber gözüküyorduk dünde benimle gitmek istemesi Laura ve bir çok kişinin ilgisini çekti herhalde diye düşündüm.

Telefonumu elime aldığımda Kai'nin attığı mesajı okuyup gülümsedim. ''Sadece aptallar 10 saat uyur'' yazmıştı. Ben de ''Teşekkürler. 10 değil ama 11'' dedim ve hazırladığım çantamı boynuma asıp çıktım. Kapıyı açtığımda karşı kapıda saatine bakan Kai'yi gördüm. ''Ve normal insanlar normalde 10 dakikada hazırlanır yarım saatte değil'' dediğinde tekrar gülümsedim. ''Normal değilim ve aptalım oldu mu?'' derken biraz flört etmiş olabilirim. Ama istemsizce olmuştu.

Üniversiteyi gezmeye başlamıştık günü yarıladığımız zaman. Ettiğimiz kahvaltının ardından hız kesmeden yola çıkmıştık. Üniversiteye vardığımızda herkese istediği bir derse girebileceği, onun hakkında fikir edinebileceğimiz söylenmişti. Ders seçimini yaparken 3'ye ayrılmamız gerekiyordu, ve 3 kişinin içinde Kai ve ben de vardık.

''Neden psikolojiyi seçtin ki, sen ne anlarsın psikolojiden'' dedim sınıfa yürürken, ''yanında olacağına söz vermiştim'' dedikten sonra durdum ''Bu kadarı şart değildi''. ''Olsun yinede yanında durmak istiyorum.'' Yanımdan sıyrılıp sınıfa doğru yürümeye başladı. Suratıma engelleyemedim bir tebessüm oturdu. Tebessüm derinlişmeye başladığında öksürük sesi çıkarıp kendimi durdurdum ''abartma istersen Glory.''

Psikoloji her zaman merak ettiğim bir dal oldu. Ama biri bana daha önce ''terzi kendi döküğünü dikemez'' demişti. Bu da, psikolojisi bozuk bir insanın başkasının psikolojisini düzeltemeyeceğini vurguluyordu benim için. O yüzden bu dal bende merak uyandırmasıyla kalmıştı. Şimdide merakımı giderebilmek için küçük bir fırsat vardı elimde.

Sınıfa girdiğimizde öğretmen bizi en ön sıraya oturtmuştu. Derse odaklanmıştım ama Kai için aynısını söyleyemem. Durmadan bacağını sallıyor, önünde duran kalemle sıraya birşeyler çiziyordu. Profösörde bunu farketti tabi.

''Mesala size küçük bir örnek göstereyim'' dedikten sonra Kai ile beni işaret etti. ''Bir dakikalığına buraya gelebilir misiniz'' Tahtaya çıktığımızda iki farklı insan psikolojisi üzerine örnek göstereceğini söyledi. Kai'ye dönüp, ''Arkadaşını sevgilin olarak düşün. Seni aldatsa ne yaparsın dedi?'' Kai duraksadıktan sonra bana doğru iki adım attı. ''Hiçbir şey yapmam'' dedikten sonra gözlerimin içine bakmaya devam etti. ''Eğer o yaparsa, hiçbir şey yapmam.''

Profösör kaşlarını çatmış ikimize bakıyordu. ''İlginç'' dedikten sonra ortamıza geçip Kai'yi tekrar yerine götürdü. ''Sıra sende'' dedi bana. ''Sen ne yaparsın''. 3-4 kez ard arda gözlerimi kırptım. Ben de Kai'nin bana yaptığı gibi iki adım öne gelip onun önüne geçtim. Profösör ''eğer vurmak istiyorsan ona vurabilirsin'' dedi. Bunun üzerine haraketsiz kalıp ''ben de hiçbir şey yapmam.'' dedim.

Sınıftan kıkırdama sesleri gelmişti çünkü profösör bizi iki ayrı psikoloji göstermek için çıkartmıştı oraya. Oysaki biz aynı tepkileri vermiştik ve, bozulmuştu. ''Pekala'' dedikten sonra oturmamız için yerlerimize yolladı bizi. Tekrar derse döndüğümde telefonuma bir mesaj geldi.

Mesaj yanımda duran Kai'dendi. Kimden geldiğini gördükten sonra ona baktım ve hala karalama yapmaya devam ediyordu. ''Gerçekten hiçbir şey yapmaz mıydın'' yazmıştı. ''İnsanlar hata yapabilir. Birincisinde bir şey yapmazdım ama ikincisinde asla affetmezdim'' dedim. ''Ne hata yaparsam yapayım beni affedicek misin yani?'' yazmıştı dediğimin üzerine. Gülümsedikten sonra mesaja cevap vermeden telefonu çantama geri koydum.

Dersler bittikten sonra okulun cafelerinden birine oturmuştuk sınıfça. Herkes yemeyi arzu ettiği yiyeceği alıp bulduğu yere oturmuştu. Ben de Laura'yla beraber küçük bir sandiviç alıp yerime oturmuştum. Yemeğimizi yedikten sonra servise binip otele geri dönmek için hazırlandık.

Öğretmen sayım yaptıktan sonra birinin eksik olduğunu söyledi. Çevreme baktığımda Kai'yi göremedim. ''Kai. Kai yok'' dedikten sonra koridora bakınmaya başlamıştım. Öğretmen cebinden çıkardığı telefonla Kai'yi aramıştı ama telefonu kapalıydı.

Telefonun kapalı olduğunu duyduğum an okulun içine koştum. Arkamdan gitmemem için bağırıyorlardı ama dinlemedim. Tüm katlara, koridorlara, ders işleyen sınıflara bile baktım. Erkekler tuvaletlerine kadar girmiştim ama onu yinede bulamamıştım. Servis alanına gideceğim sırada telefonuma tanımadığım bir numaradan mesaj geldi.

''Ben Kai. Kimseye haber vermeden Jawrey sokağına gel. Oradaki büyük gri deponun orda seni bekliyorum.''

Little TouchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin