Jungkook seoul'ün büyük bir uyuşturucu baronuydu, Jennie'nin arkadaşı uyuşturucu borcunu ödeyemediği için Jennie den yardım ister, fakat nereden bilsinler ki ortalığın daha çok karışacağını.
Bu cümlesine karşı alayla gülmüştüm, tek kaşım havalanırken sinirli ifadesi den asla ödün vermeden bana döndü.
Jennie:neden? Resmi bir kurum mu burası?
Lalisa büyük bir abartıyla gözlerini devirirken hyunjin lafa girdi.
Hyunjin:hayır da..
Dedi sıkıntıyla, gözlerim ona kayarken 'ne?' dercesine kafamı salladım.
Hyunjin:yani artık içmemelisin jen, böbreklerin iflas edecek diye korkuyorum.
Jennie:saçmalama be, o kadar değil, ayrıca ben ona para veriyorum lalisa niye boşuna attın?
Lalisa doğru algıladığına emin olmak ister gibi bir bana birde hyunjine baktı, hyunjin de anlamazca omuzlarını kaldırdı.
Neyseki jeongin okuldaydı, zaten o varken içmezdim.
Lalisa:lan başlarım parana da! İyi birşey olsa ben alacağım paket paket! İnan bana buda o uyuşturucu kadar zararlı, ikinizde kendinize gelin tamam mı aptal kafalar?
İkimizi de fena halde azarlayarak mutfağı terk etti, tabi yaka paça donumu arayıp sigara paketini de aldı ve gitti.
Ve ben göt gibi ortada kaldım, hyunjin de memnuniyetle arkasına yaslanınca masaya sinirle yumruğumu geçirip salona geçtim.
Şaka gibiydiler gerçekten, sanki tek ben sigara içiyorum şu hayatta, Allah Allah şunlara bak ya!
Hyunjin bilerek arkamdan gelip karşımdaki koltuğa deve gibi yayılmıştı, lalisa ise bir defter kalem alıp geldi ve resim çizmeye başladı.
Oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi kalmıştım, ki hyunjin bundan fazla bir zevk almıştı, pezevenk herif işte görüyorsunuz.
Artı bir sinirle kumandayı elime geçirip kanalları gezmeye başladım, ne bok salak şey varsa bugün yayınlanmaya and içmiş gibiydi.
