(Minho'nun anlatımıyla)
Gözlerimi aralayıp karşımda gördüğüm küçük bedene baktım. Ilk onu görmek içimde güzel bir his uyandırmıştı.
"Bir dakika..." Oturur şekilde durdum.
"Noldu hyung?" Dinlemiş hissediyordum ve... rüya görmüştüm, evet Jisung'u. Çiçeklerle dolu bir bahçedeydik, bana ve kendisine rengarenk çiçeklerden taç yapıyordu. Rüyada bile gözlerimi almamıştım ondan. Çok uzun bir aradan sonra uyuyabilmiştim ve o rüyaya dalmış olmalıyım ki kolumu dürttü. Ona döndüm."Ben uyudum öyle değil mi?" Gülümsedi sadece.
"Saçmalık gibi geliyor olabilir ama bu benim için önemli-"
"Hayır tabiki hyung, ne saçmalığı!" Önüme dönüp nefes verdim.
"Senin sayende olmalı..." Dedim kısık sesle. Yalan değildi hatta tamamıyla doğruydu. Varlığı muhteşem hissettiriyordu ama yanımda olması başkaydı. Aynı şey değildi çok farklıydı.
"Efendim hyung?" Dedi. Ne dediğimi duymamıştı o sebeple sormuştu.
"Acıktın mı?"
"Sanırım."
"Bende. Öyleyse," yanımda olan telefondan saate baktım, dokuzu geçiyordu."Yarım saate evde oluruz. O zaman mı yiyelim yoksa başka bir yer mi istersin?"
"Sen karar ver hyung ban fark etmiyor."
"Evde yeriz o zaman da yakınlarda market falan var mı?"
"Evet yürüyerek beş dakika falan. Ev merkeze de yakın zaten." Dedikten sonra kısa bir sessizlik oldu. Önündeki koltuğa dalgın bir şekilde bakıyordu."Hanji?"
"Hm?" Diyerek bana döndü."İyi misin?" Kaşlarını havaya kaldırarak konuştu.
"Oh evet, iyiyim. Sadece o eve kazadan sonra gitmeyeli üzün süre oldu. Ama geçmişte kaldı. Neyse bunlara gerek yok hyung." Diyerek kapısını açıp arabadan indi.
Onun için, o mutsuz olduğunda, ağladığında yıkılıyordum. Ve yine o güzelden de öte gülüşünü sunup, mutluluğunu ve enerjisini etrafa yaydığında onunla birlikte sevinmem gibi oluyordu.
Birlikte koltukları eski haline çevirip bagajı toparladık. Ardından kemerlerimizi takıp yola çıktık.
"Jisung." Başını bana çevirdiğinde ona baktım.
"Efendim hyung?"
"Şey diyecektim..." Meraklı bakışlarını sürdürürken devam ettim.
"Arabayı kullanmana izin vermedim ama sana güvenmedim diye düşünme sakın. Olur mu? Yani ben sana hep, her halükarda güveniyorum sadece dün akşam kötü olmuştun o yüzden yani ben şey-"
"Hyung tamam." Diyerek güldü.
"Görünüşe bakılırsa tedirgin olmuşsun. Yok ben gerçekten iyiyim ve biliyorum. Teşekkür ederim hyung." Nefes verip gülümsedim ve yola tekrar odaklandım.
.
.
.Kahvaltı yaptıktan sonra odalarımıza çekilip biraz dinlenmeye karar vermiştik. Yatakta uzanıp yüksek tavanı izlemek kadar sıkıcı bir şey yoktu. Sıkıcılığı azaltan bir tek şey vardı, onu düşünüp bu tatil boyunca ne yapacağımız. Bu durum beni heyecanlandırıyordu.
Birkaç saat öyle geçerken sıkılmış ve bunalmıştım. Banyoya yönelip suyu açtım ve küvetin dolmasını bekledim. Su istediğim seviyeye gelince üzerindeki kıyafetleri çıkarıp küvete oturdum. Başımı geriye atıp gözlerimi kapattım. İkindi vaktiydi ve güneş tam tepede olmadığı için kavurucu bir sıcaklık yoktu. Biz hazırlanıp dışarı çıkana kadar güneş batabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Close | Minsung
Fanfic°•°•°•°°•°•°•° Düzen ve temizliğe önem veren Jisung ve onun dağınık ev arkadaşı Minho. H: Hyung, ama onların yeri orası değil ki. M: Burdan daha kolay. Bence bardak ve tencerelerin yerini değişsek bir şey olmaz.