🎡
Her sabah başıma giren ağrılarla uyanmak çile gibi geliyordu. Artık bir çözüm bulmak için hastaneye gelmiş sıramı bekliyordum. İsmim yanınca içeri girdim.
"Yağmur alin kara mı?" Başımı salladım.
"Evet."
"Buyrun yağmur hanım. Şikayetiniz nedir." Uzun süredir başımın ağrıdığını söylemiştim. Muane edip MR'a gideceğimi söyledi. Odadan cıvık MR odasına ilerledim. İçeri boştu. İçeri girip kafamın MR'nı çektirip çıktım.
Birkaç saat sonra...
Sonuçlarım çıkmış ve eve dönmüştüm. Biraz fazla soğukta kaldığım için başım ağrıyordu. Biraz da burnum akmaya başlamıştı. Çalan telefonumla yorganın altından çıktım. İdildi arayan.
"Alo kankaa."
"Efendim İdil."
"İyi misin sesin tuhaf geliyor."
"Biraz hasta oldum ya."
"Ya geçmiş olsun kuşum, geleyim mi?"
"Gerek yok zahmet etme ya."
"Ne demek zahmet etme arkadaşız biz."
"Ama ya şimdi gelirsen sana da bulaşır."
"Çorba yapıp göndereyim bari."
"Keyfin bilir."
"Aslında akşam yemeğine buraya gelsen iyi olur."
"Neden ki?"
"Yiğit ve ailesi gelecekler çünkü."
"Yani."
"Kızım ne güzel tanışırsınız."
"Ailesini ne yapayım İdil."
"Of yağmur bir anlamıyorsun ha?"
"Anlamak istemiyorum sadece."
"Ha diyorsun ki benim annesiyle babasıyla işim yok diyorsun bana oğulları lazım diyorsun anladım ben seni."
"Ne alaka İdil."
"O alaka yağmur sanki görmedik birbirinze bakış atıp duruyordunuz."
"Saçmalama. Tamam hoş adam yakışıklı ama olmaz yani."
"Sebep."
"Ben aşk meşk defterini kapatalı çok oluyor biliyorsun İdil."
"Her erkek aynı olacak diye birşey yok."
"Bunları konuşmayalım şimdi düzelttiniz mi aranızı."
"Dün gece her zamanki gittiğimiz dağ evine götürdü beni biraz da aşna fişneyle kandırdı beni. Heryerim mosmor yağmur."