....

19 3 0
                                    

Notu kimin gönderdiği hakkında hiç bir bilgim yoktu, üstelik bir fikrim bile yoktu. Şaşırmamıştm. Çünkü ayda en az iki kere üzerinde farklı notlar bulunan buketler geliyordu. Ara sıra da tek gül bırakıyordu. Kim ya da ne olduğu umurumda değildi. Iki yıldır bu durum fazlasıyla canımı sıkıyordu.

Madem uykum bölünmüştü tekrar uyumaya çalışmanın bir manası yoktu. Bir an önce işe koyulmak için her tarafı çamaşır suyundan renk değiştirmiş eski bir bluz geçirdim üstüme. Ne kadar şikayet etsemde beni rahatlatan sayılı şeylerden biriydi temizlik yapmak. Aaa tabii ki bütün çocukluğumu ve gençliğimi çamaşır suyu çekip çekip kardeşimi dövmekle geçirmem de ayrı bir ironiydi. Bazen beni psikiyatriste yollamarında oldukça haklı olduklarını düşünüyordum.

Evet gene dağ gibi bulaşık yığılı olan mutfağa ağız dolusu küfürlerle girdim. Osmanlı ordusu yaşasa bu evde eminim bu kadar kirlenmezdi. En azından bir kac bardak az çıkardı. Texas Hippie'den bir parça açarak kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Şu beynim ve beynimde susmayan sesler. Nedense her seferinde. 'Senin bir hayatın yok. Olmayacak. Bir hicsin sen' diye fısıldıyordu.

- Bosversene ya! Kimin umurundasin. Herkes gitti hersey bitti iste. Salla siktir et ne bok yiyosan ye. Sana yaşamak ister misin diye soran mi oldu sanki. Sahi ne bok yemeye bu dünyadayım ben. Koy götüne gitsin. Evet benim güzel bardağım gene kim kullandı senii bakiiimm. Ağzına sıçmış kullanan. Herkes birşeyleri kullanıyor iyi mi bir bardak kullanıldı cok mu. Yıka beybisi yıka. Oohh gıcır gıcır oldu mübarek. Yaşamak istemiyorum! '

Yine kendi kendime konuşmaya başlamıştım. Konudan konuya atliyordum işte konuşurken. Asla bir muhabbetin sonunu getirmezdim kendi kendime konuşurken ve çoğu zaman kime neye sinirli oldugumu bilmeden sayıp sayalardım. Bulaşıklar itinayla makinaya yerleştirildi. Tezgah yalandı, yerler ufka dogru yelken açtı tamamdır. Uuzanıp herkesin salak saçma bulduğu müziklerimden birini son ses açma vaktim gelmişti. Olduğum yerde sızma gibi bir imkanım yoktu. Kardeşim gelmişti. Gene sevdiği çocuklardan birini anlatıyordu. Bana da bozuntuya vermeden dinlemek kalıyordu. Yaklaşık 1.30 saat kadar onu dinledikten sonra uykum gelmeye başlamıştı. Ama tabii Nisa'nın uyuması yasaktı bu evde.

Kendime bir kahve yaptım olduğum yerw çöktüm ve diringg bir yeni mesaj:

"Acılar sonsuz denklem güzelim. Bedelini ödeyeceksin!"
Buda kimdi şimdi. Tanrım. Kesin bizim çocukların bir oyunu. Aklıma gelen herkese mesaj attım
"komik değil! "
Ve hepsinden aynı cevap
"Komik olmayan ne?"
Yani tamam şaka yaparlardı ama uzatmazlardi. Hepsi zor bir dönemden geçtiğimin farkında.
GöZlerim sebepsiz bir şekilde dolmuştu. Kimdi? Neydi? Ve ben ona ne yapmıştım? Şaka olmadığından emindim. Ama kimdi aklımı kurcalayan onca sorudan beni en çok meşgul eden bu soruydu. O kimdi?

Polise vermek kolay birr yöntemdi peki ya kim olduğunu öğrenenezsem?
Tüm bu düşüncelerin arasına dalmışken diringg bir yeni mesaj daha!

" Çiçekler bendendi yavrum kim olduğumu öğrenmek istiyorsan odanda ki komidinin çekmecesine fularının altına bak! "

Ayaklarım yersen kesilmişti gidemezdim. Yani tamam benim evimdeydi ama olmazdı. Işte bu sefer korkuyordum. Kim evime girme cesaretinde bulunabilirdi ki ?

Oyun Yeni Başlıyor (Acılar Sonsuz Denklem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin