İstasyon | 1.Bölüm |

142 10 6
                                    

İSTASYON 1.BÖLÜM

34.İstasyon durağı 1990 10 Ocak'tan bu yana görevini yapmaktadır. Türkiye'nin çoğu yerine tren seferleri düzenlenmekteydi. Ancak o güne kadar. 26 Aralık 2014 ' te Eskişehir - İstanbul trenini 34.İstasyona yanaşmasıyla seferler durdurulur , istasyon kapanır. Ama neden ?

O günden sonra İstasyon mahallesindeki tüm insanlar başka şehirlere , başka yerlere göç ederler ve bi kaç aile dışında kimse yaşamaz hale gelmiştir. Issız bir yerden farkı kalmamıştı , belki haftada bir geçen otobüs başka bir şey yok.

Güneşin , harabe istasyonun üstünden boy verdiği bir sabah daha . Sessizlik , sessizlik , sessizlik... Uzakta bir kaç kişi gözüküyor, onlarda kim ? İstasyon mahallesine taşınan kalabalık bir aile . Bir aile buraya neden taşınır ki ? taşınırmış demekki . 3 kardeş ve bir baba yeni taşındıkları eve yerleşirler . Üç kardeşin en küçüğü Osman 19 yaşında içine kapanık bir çocuk ama aynı zamanda kardeşlerin en cesaretlisi ve kendine güvenenidir. Ortancası ise Yavuz 21 yaşında her olayın eğlenceli yönünü gören komik birisidir. Ve en büyüğü , babasından sonra kardeşlerine sahip çıkan kişi Fatih.

Taşındıkları ev hepsinin rahat sığabilceği bir ev sıkıntı çekmeyecekler gibi gözüküyor. Üç kardeşin babası düşünceli gözüküyor , oğullarının hepsini salonda topladı ve bir konuşma yaptı;

-"Evet çocuklar artık anneniz gitti , ne anneniz var artık nede eski mahalleniz. Artık bu istasyon mahallesi sizin hayatınız olacak. Biliyorum çok zor çocukluktan beri yaşadığınız yeri terkedip gitmek ama mecburuz buna. "

Üç kardeş duygusal bakışlarla dinlerler

Devam eder baba ;

-"Hayat sürüklüyor insanı işte ama anne olmaya çalışcam size bir yandan.."

sözünü bitirdikten sonra odasına çekilir .

Kardeşler babalarına hak vermekteydi ama bu ıssız yerde nasıl hayat geçecekti ?

Ve saat 21:00 . Kardeşlerin en küçüğü Osman , Yavuz'a ;

-"Abi dışarı çıkalımmı nasıl bir yer burası bakalım gelirmisin benle ? "

+"Oğlum sabahtan beri yoldayız ben yatıyorum sen çıkarsan çık gecikme dolaş , hava al gel ."

Osman dışarı çıkar , hafada hafif rahatsız etmeyen bir rüzgar . Osman etrafına dikkatlice ürkücü bakışlarla bakar çünkü hiç bilmediği bir yer herşey olabilir . Belkide o abartıyo ? zaman gösterecek bunu. İlk geldiğindede farkettiği istasyona gitmeye karar verir , hemen ilerideydi. Ama istasyonu gündüz gözüyle görmüştü , gece nasıl olabilirdiki .

İstasyona yaklaşır , istasyonda harabe up uzun harabe bir trenden başka bir şey yoktu. Osmanın ayakları ne kadar ürküp geri gitmeye kalksada trenin içine girmekte kararlıydı. Adımları yavaşladı ve trene çok yaklaştı. Hava zifiri karanlık arkasında biri olsada göz gözü görmez. Ama cesaretine güvenen Osman titreyen elleriyle kapının kolunu tutar ve o anda çat diye bir sesle kapı elinde kalır. Osman korkmuştu ama abartılacak bir şey olmadığını anladıve içeri birden daldı . İçersi örümcek ağları , kırılmış koltuklar kirli camlar ile doluydu . İlk sıradaki koltuk kırılmamıştı düzgündü . Osman tedirgindi arkasına baktı bir şey yoktu ama tekrar koltuğa baktığında koltuk kan içindeydi. Osman direk yere çöktü nefes nefese napacağını bilmiyordu , o kan oraya nasıl geldi bir anda nasıl bir paranormal bir şeydi bu ? elleri titremeye devam etti demekki herşey cesaret değildi. Osman tedirgin gözleriyle koltuğun altında bir mektup gördü mektuba yavaş yavaş kollarını uzatıyordu.

O an da kulaklarını inleten bir ses , çığlık sesi kulak dayanmazdı bu sese ses gittikçe artıyordu gittikçe daha da fazla , daha fazla , daha fazla... Sonra ? Peki ya sonra noldu ?

Saat 23:15 evde yemek hazır kardeşler , Sait baba yemeğe oturur ama Osman yoktu . Fatih kısık sesle Yavuz'a doğru;

-"Oğlum Osman nerde lan ?"

+" Bilmiyorum abi dışarı çıkcam dedi 2 saat falan oldu bakalım bi şuna "

Sait baba ;

-"Bende geliyorum bekleyin nerede bu çocuk ne işi var ilk gün dışarıda ! " diye çıkışır.

Üçü birlikte mahallede aranmadık yer bırakmazlar ama ne bir Allah'ın kulu nede Osman vardır. Tam napacaklarını şaşırdıkları an da arkalarında bir adamı görürler . Soğuk suratlı , odun gibi duran 1.95 boylarında biri En son istasyonda gördüm der. Peki ya o kim ? ne işi var burada? Osman'ı nerden tanıyosun diye soracakken Sait baba , gözlerini açıp kapattıklarında adamı bir daha göremezler. Korkulu bakışlarla birbirlerine bakarlar ama kaybedecekleri vakitleri yoktu ve istasyona doğru koşmaya başlarlar. Fatih tam trene girerken ayağına bir kağıt parçası takılır , bir mektup bu. Osman'ın elini uzattığı mektup olabilir mi ?

Fatih trene girmeden önce hemen mektupu açar , eski parçalanmış bir mektup. Sesli bir şekilde okumaya başlar ;

-"Eskşehir-İstanbul treninden yazıyorum. Yanına geliyorum babaanne okulum sonunda bitti tam dört senedir senin özleminle yaşıyorum. Her akşam yurta geldiğimde senin yaptığın yemekleri özlüyorum senin evde olman bile güven veriyodu inan dört sene bana cehennem oldu . Ama sonunda geliyorum bu mektubuda eğer bir şey olurda yanına gelemezsem diye yazıyorum bu trende değişik olaylar oldu babaanne , benle aynı istasyondan trene binen arkadaşım yanımda oturuyodu şuan trenin hiç biyerinde yok ve gittikçe 4,5 kişi eksilmeye başladı trenden . Neler oluyo bende bilmiyorum ama gelemezsem beni merak etme seni seviyorum babaanne.

Adres : ******************************* "

Fatih gözünden gelen bir damla yaş ile babasına bakar . Yapacakları iki şey vardı adrese gitmek kızı bulmak yada trene binmek. Sait ellerini başına koyar ve ;

-"Trene binip tüm şansımızı kaybedemeyiz belliki biz inanmasakta burada paranormal olaylar oluyo ve ne olduğunun farkında değilim inanın . Adrese gidip kızın eve ulaşıp ulaşmadığına bakıcaz tek yapmamız gereken bu eğer kız yoksa trene bincez ve ne olacağı umrumda değil Osman'ı bulmamız lazım."

Adres bu İstasyon mahallesinde bir adres . Adrese 10 dakika içinde giderler ve kapıyı çalarlar . Kimse açmıyor kapıyı üçüncü çalışlarında yaşlı bir teyze açar kapıyı . Aksi bir bakışla ;

-"Kimsiniz siz ?"

Olayı hemen açıklarlar ve yaşlı teyzenin aksi bakışının yerini göz yaşları alır. ;

-"Benim torunum 1 sene önce o sefer ile İstanbula geldi . İstasyonda o gelir diye bekledim ama inmedi bekledim ,bekledim inmedi hala bekliyorum ama .." diye sözlerine devam ederken kulakları sağır eden çığlık sesi yne gelmeye başladı Fatih karşısında o adamı gördü , uzun boylu somurtkan adam. Herkes o adama kitlenirken adam döndü ve ;

-"Şimdi tam zamanı . Ya benlesiniz yada hiç başka bir şansınız olcağını düşünmüyorum ."

O adam kimdi ? Doğrumu söylüyordu ? Sait baba ve oğulları o adamın peşinden gideceklermi kararsızlardı .

----- 1.BÖLÜM SONU -----

İstasyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin