Senden sonra değişmedim hiç bir şeyin yerini. Aynı senin dizdiğin gibi duruyor öyle, sadece tozunu alıp yine aynı hizada yerine koyuyorum.
Şöminenin üzerinde duruyor kül tablan, çerçevenin içinde gülen iki yüz ve "üzüntü kutun". Evet kutun hala orda, içini hiç açmadım, hani sen söylemiştin ya " Eğer bir üzüntümüz, acımız olursa bunu birlikte açıp her şeyi anlatıp, ora haps ederek kapatacağız" ben de hiç dokunmadım ona. Acı çekmiyorum ki, sadece bir az özlem var. O da sen söz verdin ya geleceksin, o yüzden bekliyorum, birlikte o kutuya konuşacağız.
Ha... O kocaman Kitaplığını da merak etme. Eskisi gibi düzenli ve sırayla dizililer. Gideli ne kadar oldu hatırlamıyorum, ama ben sen gittiğin günden beri onları okuyup, ellerimi hafifçe üzerinde gezdiriyorum- Seni onlarda bulur, hiss ederim diye...
Evet, çiçeklerine de gözüm gibi bakıyor, ara-sıra sohbet ediyoruz falan. Bazen soluyorlar, küsüyorlar, galiba seni özlüyorlar. Ben de onlara seni anlatıyorum, döneceğinden bahs ediyorum ve yine güzel çiçekler açıyorlar...
Beni sorarsan sa ben de iyiyim. Yüzümü avuçlarına alarak söylediğin gibi "Bu gözler her daim gülümsesin ve döneceğim günü beklesin"- ben de gülümsüyorum, hiç kimseye, hiç bir şeye, bazen de kendime yokluğunu hiss ettirmemeye çalışıyorum. Sen geleceksin ya beni kötü görmemen için çalışıyorum...
Az önce mektubunu buldum. Gittikten bir hafta sonra ve son yazdığın mektubu. Ben hala bekliyorum, söz vermiştin ya geleceksin varsın üzerine 05.05.2000 yazılmış olsun....
Ss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatla Anlaşamadık ki...
PoetryBelki bir az iç dünyamıza karışsak? Kalbimizde yaşadığımız sevgiyi, öfkeyi, acıyı, nefreti, aşkı, intikamı, heyecanı, mutluluğu kelimelere değil de, harflere döksek... Bazen, kendi duygularımızdan başka, İnsanların hiss etdiklerini yaşamağa çalışsak...