-Geçmiş 1-

144 6 2
                                    

Multimedia: Ege ve Ecenin küçüklük halleri
"Ege, ben geldiiimm." evden ses çıkmayınca mutlu oldum çünkü bugün Ege'nin doğum günüydü. Ona özel pasta yapmıştım. Tabiki annemin yardımıyla. En sevdiği yemek olan yaprak sarması da yapmıştım ona. Annemin yardımıyla dememe gerek yoktur umarım. Çünkü az önce dedim. Çok zekisin dedi şimdilerde yeni yeni çıkan abuzittin iç sesim. Kıllı bacakta de tam olsun dedi iç ses bozuntusu. Sanane ister derim ister demem. Neyse bu salak yüzünden sinirlerimi bozmicam çünkü bugün Ege'nin doğum günüü. Mutlu olunca çok gerizekalı olduğunu söylemiş miydim dedi benim çok akıllı (!) iç sesçiğim. Sen her zaman akıllısın o yüzden böylesin ya diyerek dil çıkardım iç sesime. Evet dil çıkardım ne yani olamaz mı? Ben böyle kendi kendime düşünürken zil çaldı. Hemen elimdekileri koltuğun arkasına koyup kapıyı açmaya gittim. Gelen tam da tahmin ettiğim gibi Egeydi. "Sen nasıl buraya geldin?" diyerek tüm öküzlüğünü konuşturdu Ege bey. "Annenden anahtarı almıştım ne yani beni burda istemiyo musun?" "Ne? Saçmalama tabiki istiyorum çünkü sen benim a-arkadaşımsın niye istemiyim ki?" sonlara doğru sesi kısılmıştı Ege'nin. Durduk yere nolmuştu ki şimdi buna? Aman zaten şimdi keyfi yerine gelir sonuçta ona sürpriz parti hazırladım. "Ege bil bakalım sana naptım?" "Bende bilmiyorum ki bana naptığını?" "Ne?" "Ne ne? Ha, y-yok bişey." "Ege sen iyi misin?" "İyiyim sağol sen nasılsın?" "Egeee.." "Biraz uyusam iyi olacak." diyip benden resmen kaçtı. Şimdi ne dedim ki ben? Yoksa onu üzecek bişey mi yaptım? Amaan şimdi bunu düşünmenin sırası mı? Unuttun mu Ece, moralini düzelteceksin onun. Moralini düzeltir misin yoksa hep mi morallerini yıkarsın orası tartışılır dedi sevgili iç sesim. Sende mi burdaydın? Ben hep burdayım diyip kötü kadın kahkahası attı. Valla seni hiç çekemicem. Seni fotoğraf makinesi çeksin puhahhahahha. Iyy iğrenç diyerek kulaklarını kapatarak kaçtı iç sesim. Evet onun ayrı kulakları var ve kapatabiliyo. Ne diyorum ben? Benim Ege'nin moralini düzeltmem gerekiyo. Hemen koltuğun arkasındaki yaprak sarması ve pastayı alıp Ege'nin odasına çıktım. İki kere tıktıkladım ama ses gelmiyodu. Allah Allah odasına çıkmadı mı yani? Hemen teraslarına çıktım çünkü odasında yoksa mutlaka terastadır. "Ahh be maviş, bi anlasan beni. Mert denen tavukla yakın olacağına benle yakın olsan. Olsak.." ne konuşuyo kendi kendine bu? "Tavuk kim?" "Ne tavuğu? Sen beni mi dinliyodun? Ne zamandır burdasın? Hepsini duydu-" "Az bi sus motorun soğusun Ege. Başından beri burdayım ama dediğinden hiçbişey anlamadım. Bu arada M-mert'in yakın olduğu biri mi var?" "Sen varsın yetmez mi?" "Ne demek şimdi bu? Hem sen benim soruma hala cevap vermedin. Tavuk kim?" "Tavuk savuk kavuk lavu-. Hahhh, buldum!" "Neyi?" "Lavuktu, lavuk" "Kimmiş lavuk?" "Boşver.." "Neyse, benim sana bi sürprizim vaarr!" "Neymiş o?" arkamda sakladığım pastayı ve sarmayı çıkarıp doğum günün kutlu olsun diye bağırdım. Yüzünde oluşan mutluluk belirtisi sırıtış mükemmeldi. Bazen onu sırf bu yüzden kıskanıyorum. Gülerken o kadar şirin o kadar sevimli o kadar tatlı oluyodu ki.. Kendine gel Ece, resmen kardeşine aşıkmışsın gibi konuşuyosun. O senin silgi ortağın, sırdaşın, arkadaşın, dostun ama sevgilin değil. Hem onun sevdiği kız vardı ne düşünüyordum ben böyle? "Ece?" Ege'nin adımı seslenmesiyle kendime geldim "Efendim?" "Daldın gittin diyorum. Ne o Mert'i mi düşünüyosun?" keşke Ege, keşke Mert'i düşünseydim...

Ege'nin ağzından

Bugün benim doğum günümdü. Normalde Ece doğum günümde hep erken kalkıp yanıma gelir ve beni de uyandırırdı. Uyanmazsam başımdan aşağı şu dökerdi. Doğum günlerimde sabahtan akşama kadar beraber vakit geçirirdik. Gerçi normalde hep beraberiz. Taki Mert lavuğuyla samimi olana kadar. Aramıza girdi resmen. Elime geçirsem şu lavuğu ben onun boyunun ölçüsünü alıcam ama babam ceza verdi. Hep Hatice teyzenin yüzünden ne olurdu sanki camını kırdığımı babama söylemese. Babam mahallede tekrar olay yaratırsam dışarı adım atamayacağımı söyledi. Eğer dışarı çıkamazsam Eceyide göremezdim. O yüzden Mert denen lavuğu dövemiyordum. Bugün Ece beni uyandırmaya gelmedi. Doğum günümdü oysaki. Baktım Ece gelmiyor bende onun yanına gidim dedim. Anneme demeden doğru dışarı çıktım. Annemde her zamanki gibi " Oğlum nereye gidiyorsun?" Bende bağırarak "Eceye anne Eceye." dedim. Ecelerin evine giderken sanki uzaktan Ece Mert ile konuşuyor gibi gözüküyordu. Yanılmamıştım biraz daha yaklaşınca Mert ile Ecenin gülerek konuştuğunu gördüm. Bu güzel konuşmalarını bölmek istemedim. Artık aralarında ne konuşuyorlarsa. Mahallemiz sahile yakındı bende sahile gitmeyi tercih ettim. Nedense bu sahil bana büyülü gibi geliyordu. Çünkü beni mutlu ediyordu. Gerçi bu durumda ne kadar mutlu olunur bilemem ama yinede sahile indim. Kendi kendime düşünüyordum. Mert Eceye ne yaptı da Ece benim doğum günümü unuttu. Hadi bunu geçtim beni unuttu. Ece beni uyandırmaya gelmiyorsa bende eve gider tekrar uyurum. Bir umut belki gelir beni uyandırmaya. Zili çaldığımda kimse açmadı bir daha düğmeye bastım. Kapı açıldı. Tam bu kapıyı neden açmıyorsunuz diyecekken karşıma birden Ece çıktı. Bir an çok şaşırdım. " Sen nasıl buraya geldin?" " Annenden anahtarı almıştım ne yani beni burada istemiyo musun? " "Ne? Saçmalama tabiki istiyorum çünkü sen benim a-arkadaşımsın niye istemiyim ki?" Bu arkadaş lafı bana her zaman ağır geliyordu. Ben biraz uyuyacağım deyip terasa çıktım. Bugün Eceyle Merti öyle görünce baya sinirlenmiştim. Ahh be maviş, bi anlasan beni. Mert denen tavukla yakın olacağına benle yakın olsan. Olsak.. Derken Ece de burdaymış. Galiba beni duydu. "Tavuk kim?" "Ne tavuğu? Sen beni mi dinliyodun? Ne zamandır burdasın? Hepsini duydu-" "Az bi sus motorun soğusun Ege. Başından beri burdayım ama dediğinden hiçbişey anlamadım. Bu arada M-mert'in yakın olduğu biri mi var?" "Sen varsın yetmez mi?" "Ne demek şimdi bu? Hem sen benim soruma hala cevap vermedin. Tavuk kim?" "Tavuk savuk kavuk lavu-. Hahhh, buldum!" "Neyi?" "Lavuktu, lavuk" "Kimmiş lavuk?" "Boşver.." "Neyse, benim sana bi sürprizim vaarr!" "Neymiş o?" ve arkasından pasta ve sarma çıkardı. Yüzümü kocaman bir gülümseme aldı. Benim şaşırmış olmam gerekirken Ece bana bön bön bakıyordu. " Noldu Merti mi düşünüyorsun." dedim bana baktı yine. Biz terasta neredeyse pastanın ve sarmanın hepsini yedik. Biraz utangaç bir şekilde " Ece bugün Mert ile neye gülüyordunuz?" ben Eceden ters bi cevap beklerken beni şaşırtarak soluksuz anlatmaya başladı." Mert bugün beni mahalleye çağırdı bende senin doğum günün olduğunu ve sana sürpriz hazırladığımı söyledim. Oda bugün Egenin doğum günüyse akşama lunaparka gidelim dedi. Bende gülerek olur dedim oda güldü peki dedi. Sanada uyar dimi?" İçim rahatladı biraz. Ne güzel Ece beni düşünüyor. Her ne kadar Mert de olsa yanımda Ece olacağından kabul ettim. " Peki yanımızda büyük olacak mı?" "Sana karışan biriyle dolaşmayı sevmediğin için mahalledeki bütün çocukların annesinden izin aldım zorla ama sadece 2 saatliğine. Oda lunapark yakınımızda olduğunda yoksa hiçbirinden izin alamazdım." "Ne yani bütün mahalle mi gideceğiz?" " Bir sorun mu var?" "Hayır hem hep beraber daha çok eğleniriz." O gece Ece hep benimle ilgilendi ve yanımda oldu. Mert lavuğu Eceye sarksada o çocukla kavga etmeden geceyi bitirdik. Sonuçta bu gece onunlaydım. Eceyle çok eğlenmiştik. Bu gece benim için en mükemmel, en unutulmaz gece olacak. Bunu hiç kimse, hiçbir şey değiştiremez..

Herkese yeniden selam. Yeni bölümle karşınızdayız. Bu geçiş bölümüydü ve büyük ihtimal bundan sonraki bölümler daha heyecanlı ve daha uzun olacak. Biliyoruz hikayemiz daha çok yeni ve biraz acemicede yazıyo olabiliriz ama gittikçe geliştireceğimizi umuyoruz. Ama siz yinede bize bi şans verin akskdskdkkf. Ve unutmadan oy verip yorum atmayı unutmayın. Hepinizi çoook seviyoruz ❤❤

İzmir'in BombasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin