Hiç beklemediğiniz anda hiç beklemediğiniz insanı görürsünüz. Daha yeni yeni unuttum dersiniz, yaralarım kapandı dersiniz ama sonra birden yaralarının sahibi çıkar ya karşına. Şu an o iğrenç anı yaşıyodum. Kafamda binlerce kez öldürdüğüm insan ben ölmedim yaşıyorum der gibi karşımdaydı. O burdaydı ve hayal değildi. Keşke hayal olsaydı dedim ama hayali bile o kadar mükemmel ki hayal olması bile bana haksızlık. Yıllar sonra bütün ihtişamıyla karşımdaydı ve yaptıklarından sonra utanmadan yüzüme bakıyodu. Yüzüne tükürmek isterken hemde doyasıya izlemek istiyodum. İkilemleri aynı anda yaşarken tekrar konuştu "Ece sensin değil mi?" dediği üzerine silkelenip kendime geldim ve meydan okurcasına suratına baktım "Evet benim." "İnanmıyorum sen şu an karşımdasın. Seni o kadar zaman aradım ki.. Ama işte karşımdasın." diyip sarılıyodu ki geri çekildim "Onca yaptığından sonra bide sana sarılmamı mı bekliyosun Mete. Sana inanamıyorum. Ne kadar yüzsüz ve şerefsizsin. Sen benim suratıma nasıl bakabili..." sözümü bitirmeden dudağıma yapıştı. Naptığını sanıyo bu dangalak. İtmeye çalışıyorum ama itilmiyo hayvanus. Daha çok yapışınca anlık gelen güçle onu itip kendimi kurtardım "Mete sen aşağılık herifin tekisin. Bir daha karşıma çıkma!" onu arkamda bırakıp hızlı şekilde yurda koşmaya başladım. Yurda az kala önüme çıkan ilk ağaca sırtımı dayayıp ağlamaya başladım. Allah'ım niye bunlar hep benim başıma geliyo. Daha çok ağlamaya başladım. Yaşadığım şey o kadar boktandı ki. Yani ne bekliyodu. Gördüğüm anda boynuna yapışacağımı mı? Evet yapışırdım boğmak için. Kafamda onu o kadar öldürdüm ki ama kahrolası bana inat hala yaşıyodu. Ben ağlamaya devam ederken aklıma o gün geldi
-Flashback-
Bugün Mete'yle ikinci yılımız. Ona çok büyük bir sürpriz hazırlamıştım ama beyefendi yoktu. Aslında o da haklıydı. Sonuçta babasının sürekli ona iş vermesi elinde değildi. Ben böyle onun evinde tek başıma beklerken telefonuma mesaj geldi.
Gönderen: Çilekli Nutellam
Sevgilim, bizim iş biraz uzadı. Gecikebilirim. Seni çookk seviyorum ❤.
Mesaja bakıp gülümsedim.
Gönderilen: Çilekli Nutellam
Bende seniii ❤
Ölüm sessizliği kapladı salonu. Bir saat.. iki saat.. üç saat.. dört saat.. beş saat.. altı saat... Saat gecenin 3üydü. Hangi iş bu kadar uzardı ki? Benim sevgiliminki uzuyodu. Sonra tekrar mesaj geldi.
Gönderen: Çilekli Nutellam
Selam Ece. Ben Sevil. Sevgilin işinden dolayı çok yorgun düştü ;). Görmek ister misin?
Gözlerimden yaşlar boşalırken tekrar mesaj geldi. Bu sefer gönderdiği fotoğraftı. Mete çıplak arkası dönük yatıyodu. Mete beni baş düşmanımla aldatmıştı.
-Flasback son-
Ben bunları hak edecek hiçbişey yapmadım. Onu sevmek dışında. Bu yaptığı çok adiceydi. Onca yaptığı şeyden sonra bu yaptığı yüzsüzlük beni hem sinirlendirmişti hemde canımdan can koparcasına acıtmıştı. Kaç saat oldu bilmiyorum ama ağlamam dindiğinde kendimi daha iyi hissediyodum. Bundan sonra onu düşünmek, küçücük bile olsa aklımdan geçirmek yoktu. Ondan uzak olmak en iyisiydi benim için. Yavaş ve sarsak adımlarla yurda doğru ilerlerken saate bakmak aklıma geldi. Allahtan yurdun kapanmasına yarım saat vardı. Ama ben bu yarım saati değerlendiremeyecek kadar yorgun ve yıpranmış hissediyordum. Bu yüzden yurda girmeyi tercih ettim.EGE NİN AĞZINDAN
Uyumaya çalışıyordum. Bir sağa bir sola dönüyordum ama nafile uyuyamıyordum. Saate bakmak için telefonumu elime aldım ve alacağıma pişman oldum. Buğra 9 defa aramış ve birsürü mesaj atmıştı.
Beni sher wood bara çağırıyordu. Saat 01.25 di. Hemen Buğrayı aradım. Barın sesinden Buğrayı duyamıyordum. İyiki duyamıyordum çünkü bana çok pis saydırıyordu. Şuanki surat ifadesini tahmin edebiliyordum. Daha sakin bir yere geç öyle konuş konuşcaksan dedim. Daha sessiz bir yere geçti galiba şimdi sesini daha rahat duyuyordum." Oğlum seni kaç defa aradım mesaj attım insan bi telefonuna bakar. Ben sana demiyormuyum şu telefonunun sesini açık bırak diye. Sonra insanı kaç defa arrattırmak zorunda bırakıyorsun." Daha çok konuşmasına izin vermeden hemen onu susturmaya çalıştım. "Oğlum bi sus bi nefes al azıcık relax ol. No problem. Ben iki dakikaya ordayım." Birşey demesine izin vermeden hemen telefonu yüzüne kapattım. Üzerime pantolon ve dar bir gömlek giyip aceleyle evden çıktım. Acele etmemin sebebini bilemiyordum sanki bir olay var alt tarafı bara gidicem. Arabanın yanına geldiğimde anahtarı almayı unuttuğumu fark ettim. " Hay ben senin Buğra hep senin yüzünden neden beni bu kadar acele ettiriyorsun. Asıl suç bende birde çocuğa relax ol diyosun. Ah Ege ahh." Noluyo bana ya ben niye bu kadar kendimle konuşuyorum alt tarafı anahtarı unuttum. Sakin Ege sakin." Hemen evden anahtarı alıp bara gittim. Bara girdiğimde kalabalıktan Buğrayı zor buldum. " Oooo Ege bey hani iki dakikaya burdaydın yarım saat oldu resmen." "Beni acele ettiriyorsun senin yüzünden anahtarı unutuyorum. Zaten yol yarım saat. Hem sanane sana hesapmı vereceğim." Ben hangi ara bu kadar konuşur oldum be hep Buğranın yüzünden. Neyse Buğrayla bar masasına oturduk. "Ee ne var neden çağırdın bakalım. "Kadınlar abi kadınlar. Anlamıyorum ben bunları. Herşey çok güzel gidiyo diyosun sonra bir yerden bir şey bulup yok oluyorlar hepsi böylemi lan bunların. Bir doğru dürüst insan bulmaz mı beni? Söyle be oğlum." " Ooo benim kankamın kalbidemi varmış. Hem sen doğru bir insanmısın doğru insan arıyorsun?" "Uzaktan ne kadar doğru gözükmesemde benimde bir kalbim var abi." Anlaşıldı Buğra sarhoş olmuş. Hemen garsondan bi viski istedim ve kafama dikledim. Buğra benden aşağı kalmayarak oda bir tane istedi. " Dur be oğlum sen zaten içmişsin daha içme seni taşıyamam eve." Buğra mayhoş gözlerini üstüme dikerek. "İçeceksek bugün içelim be oğlum hem bu beni kesmez bugünlük kotamı doldurmadım daha." Doğru diyordu İçeceksek bugünlere içeceğiz. Hemen iki viski daha istedim. "Ulan Buğra benide gaza getirdin be." Bardaklarımızı tokuşturduktan sonra viskileri kafamıza dikledik. Acaba hızlımı gidiyorduk. Derken Buğra iki tane daha istedi. Bu istemelerin ardı arkası kesilmedi. " Ee sen anlatmıyacak mısın be Ege kardeş. Elifle nasıl gidiyor. Oda mı gidici." Gülmeye başladım. "Noldu oğlum gülünecek ne var." Aslında ağlanacak halime gülüyordum. Gidici lafı şurama oturmuştu tam da sol tarafıma. Herkes gidermiydi gerçekten yıllar önce Ecenin beni bırakıp gittiği gibi. O gün geldi aklıma Ecenin İzmire beni bırakıp gittiği gün. Ben gidiyorum diye yanıma gelmişti. Gitme diyemedim hiç bir şey diyemedim dilim tutuldu. Dostum olan insana aşıktım. Küçüktüm ama ben ilk aşkı onda yaşadım. Onla her şeyi saçmalıyordum ve onu çok kızdırıyordum. Giderken sarıldı bana hoşçakal canım arkadaşım herşeye rağmen seni özleyeceğim dedi. Bende deyip saçını çektim. Yine başarmıştım onu kızdırmayı. Ardından hoşçakal sarı kafa dedim. Oda bana hoşçakal pis salakkkk dedi. Hoşçakal güzellik hoşçakal. Seni unutmayacağım. "Hop hop Ege daldın gittin yine." Buğranın elini yüzüme sallarken görür oldum bir an ve öyledi. "Sana diyom oğlum nerelere daldın telefonun çalıyo Elif galiba bir bak istersen." Ne diyo bu ya şimdi Elif mi çekeceğim dedim ve meşgule aldım telefonu. Israrla yine çaldırdı. " Oğlum açsana telefonu." Buğra ya gözlerimi devirerek " Açamam yoksa buraya gelir onunla uğraşamam." dedim. " Gelemez oğlum yurttan çıkamaz." Doğru diyordu. Telefonu somurtuk bir suratla açtım. "Efendim elif noldu bu saate. " "Bu saate derken istediğim saate arayamaz mıyım sevgilimi oğlum hem sen neden meşgule aldın beni hem sen neredesin o seste ne?" " Elif şuan konuşamıyorum hadi ben seni sonra ararım. Dedim ve suratına kapattım. Şuan bana saydırıyordur. Buğrayla ben tam kafayı bulmuştuk. Arabayı kim sürecek şimdi offf offf. Kafam gözüm dönüyordu. Sanki bir an karşımda Elif bana doğru geliyordu galiba yanılmadım oydu. " Sen nerden buldun beni. " "Salak değiliz heralde telefonda gelen sesten barda olduğun belliydi çoğunlukla burda takılırsınız bende buraya geldim ve yanılmadım. Buğra lafa dalarak. "Kızım sen varya ne şeytansın nasıl kaçtım yurttan? " Elif artist bir tavırla " Bırak da orası bende kalsın sen beni daha tanımamışsın ufaklık." Ben sinirli bir tavırla. " Bir daha böyle
habersiz gelmeyeceksin." "Oooo beyler siz uçmuşsunuz dedi gülerek dur bi viski de ben alım. Elini tutarak " Hayır zaten şoföre ihtiyacımız var sen içme. " Sıkıntı değil kaptan sadece bi bardak dedi ve kafaya dikledi. Elif in bir bardak değişine kanmayarak hadi bardan çıkıyoruz dedim. " Tamam o zaman bi lavaboya gideyim. "Tamam biz seni dışarıda bekliyoruz." Deyip bardan çıktım. Uzun bir süre Elifi bekledik ben daha fazla dayanamayarak bara tekrar girdim. Tam lavaboların olduğu tarafa giderken Elif i bir köşeye sıkıştırmış öpmeye çalışan adamı gördüm Elif debeleniyordu. Elifi adamın elinden kurtarıp adamı bir güzel dövmeye başladım bu arada Buğra yanıma geldi Buğra da kavgaya girdi Bardakiler bizi ayırmaya çalıstı ve adam ellerimin arasında kaçtı "Ulan hayvan herif seni bulucam bu iş burda bitmedi." dedim bağırarak. Birkaç tokat darbesi almıştım sarhoş olmasam adamı bir güzel gebertirdim ama. Hepimiz arabaya bindik. Elif arabada boynuma sarılıp ağladı. " Yapma böyle hadi arabayı sür." diyerek onu boynumdan uzaklaştırdım. Eve gelmiştik. Buğra yarı uykulu haliyle " Elif sen nasıl gideceksin yurda?" "Bu akşam daha gidemem yarın giderim hem bu akşam burda kalsam iyi olacak" dedi. Hepimiz koltuğa uzanmıştık. Buğra daha fazla dayanamayarak " Ee Elif yurt nasıl güzel kızlar varmı mesela oda arkadaşın nasıl sevgilisi varmı güzel mi?" " Ay hiç sorma oda arkadaşımı hiç sevmedim onu. " "Neden ki?" "Bilmem gıcık kaptım zaten kolay kolay sevmem ben kimseyi." "Peki güzelmi nerden gelmiş?" "Doğrusunu söyleyecek olursam kız güzel aslında biraz da sorun burda galiba İstanbuldan gelmiş sevgilisi varmı bilmiyorum. Zaten görürsün illaki." "Tamam bu kızı kapmalıyım." Artık ben bu konuşmalara dayanamayarak yatağa attım kendimi zaten saat yine herzamanki gibi sabahın beşiydi. Yine sabahlamıştım. Yine olaylı bir geceydi.
Çok geciktirmeden yeni bölümü atalım dedik. Umarım beğenirsiniz ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir'in Bombası
Genç Kurgu"Bu eller ayrılırsa bir daha yüzyüze gelmeyelim." "Niye böyle dedin şimdi biz ayrılmayacağız zaten." "Eğer ayrılırsak ki bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum, birbirimizi hiç tanımamış gibi devam edelim." "Ayrılık konuşması mı yapıyorsun Ege doğru...