iyi okumalaaar
...
Kaç saattir koltukta öylece uzandığımı bilmiyordum. Gözüme gram uyku girmemişti. Saatin kaç olduğu veya şuan sıcaktan terliyor olmam asla umrumda değildi.
O bakış... Bana o şekilde bakışı içimde bir yerlerde, kabuğuna çekilmiş saklanan o küçücük umut kırıntısının tamamen yok olmasına neden olmuştu. Bunun olacağını bilmeme rağmen yine de hazmedememiştim.
"Ne demek o Emir? Ne diyorsun oğlum sen?" diye sormasıyla kelimeler boğazıma dizildi. Ne konuştuğumuz apaçık ortada değil miydi? Bir de benim ağzımdan duymak bir şeyleri değiştirir miydi sanki?
Göz pınarımda takılı kalan gözyaşımı kolumla hoyratça silip gözlerinin içine baktım." Ne duyduysan o abi." dedim gülümsemeye çalışarak. "Emre benim Ankara'dan gelen arkadaşım falan değildi. Emre benim sevgilimdi." diye devam ettim.
Ben konuştukça kanlandığına yemin edebileceğim gözleri ile öylece susup beni izledi. Susması daha çok sinirimi bozarken "Erkeklerden hoşlanıyorum yani. Sizin deyişinizle ibneyim ben." dedim alayla gülümseyerek.
Yanağımda hissettiğim sızıyla yana doğru savruldum. Daha ne olduğunu anlayamadan korkuyla "Abi ne yapıyorsun?" diyen Barış'la bakışlarımı tekrardan Kemal'e çevirdim.
Suratında ilk kez gördüğüm bir ifadeyle bana bakıyordu. Sinirli miydi yoksa tiksiniyor muydu anlayamamıştım. İşaret parmağını kaldırıp bana doğru sallarken "Sakın!" dedi bağırarak.
Gözleri yuvalarından çıkacakmış gibi gözlerimin içine bakarken "Sakın dedim! Bir daha bu şekilde konuştuğunu duymicam!" diye devam etti.
Ne olmasını istiyordum ya da neyi bekliyordum pek emin değildim ama bunun olmasını hiç istemediğimi şimdi anlamıştım. Kabullenememesi...
Sanki yakıştıramıyormuş hatta sanki değil direkt o şekilde bana bakarken "Hadi Barış kalk sen eve git. Saat geç oldu." diye konuştu sanki şuan yaşanılanlar hiç yaşanmamış gibi.
Benim şaşkınlığım Barış'a da yansırken "Anlamadım abi?" diye sordu merakına karşılık. Barış'ın sorusuna gözlerini sıkıca kapatıp geri açtı. "Kalk eve git diyorum, neyini anlamadın?" dedi o da cevap olarak.
Tedirgin bakışları ikimiz arasında giderken "Şey abi ben Emir'i almaya geldim zaten. Onu da alıp gidelim o zaman." diye konuştu Barış. Tam ayaklanmış bana doğru yaklaşırken Kemal elini kaldırarak aramıza girdi.
Bana bakmadan direkt Barış'ı muhatap alarak "Farkındaysan eve git dedim, gidin değil. Emir burada kalacak." dedi. Barış ne yapacağını bilemez bir şekilde bana baktı. Benden bir hamle bekliyordu.
Ben ise ondan daha beter bir haldeydim. Karşı çıkarsam daha da sinirlenebilirdi ve bu şuan olmasını isteyeceğim en son şey bile değildi. O yüzden sesimi çıkarmadan 'sorun yok' der gibi kafamı salladım.
Bir süre daha bana baktıktan sonra "Tamam abi, ben gideyim o zaman." dedi sıkıntılı bir sesle. Onu uğurlamak için arkasından giderken ardımda yüzünü sıvazlayarak koltuğa oturan Kemal'a baktım göz ucuyla. Sanırım beni büyük bir sorguya çekecekti.
Ortamın verdiği gerginlikle her ikimiz de sus pus olmuş bir şekilde kapıya yöneldik. Barış çömelip ayakkabısını giymeye çalışırken "Benim içim hiç rahat değil Emir. Seni burada onunla yalnız bırakmak istemiyorum." diye konuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIRAK (BXB)
De Todoİşe başladığı ilk gün şahit olduğu olay yüzünden kolunun belki de başka yerlerinin kırılacağından emin olan Emir'in bilmediği bir şeyler vardı. O günden sonra hayatının tamamen değişeceğinden haberi yoktu. Hikaye küfür, şiddet ve olumsuz örnekler i...