Çünkü... (DÜZENLENDİ)

127 12 7
                                    

Ah Güneş ah!!
Kızla daha yeni tanışmama rağmen sırf benim iyiliğim için neler yapıyor.

Zaten iyi bir arkadaş da karşısındakinin iyiliği için onu 'odun' birisiyle aynı odaya kilitler, ikisini tehdit eder, anahtarı saklar ya...

Ben bu odadan çıktığımda el mi yaman, bey mi gösteririm! Ama burdan nasıl çıkacağım?

Pencereden atlayamam, çünkü pencere yok. E başka bir seçenek de yok. Ha bir de; ANAHTAR var.

Karşımda bej rengi hafif kirlenmiş duvara yaslayan Kıvanç gözlerini kocaman açıp bana bir bakış attı. Dudaklarını yana atarak bir gülümseme oluşturdu yüzünde. Sanırım bu istemsiz bir gülümsemeydi.

Yüzündeki bakış, dudaklarının arasında saklanan hafif gülümseme onu oldukça sempatik gösteriyordu. Bir dakika ya, ben Kıvanç'a kızgın değil miydim?

Kendine geldiğinde Kıvanç'a kaşlarımı kaldırarak "Ne?" dedim. Kaşlarını yukarı kaldırarak bana bakmaya devam etti "yok birşey, sadece daldım o kadar"

Hayır benim anlamadığım niye bana dalıyorsun? Her neyse, eğer Kıvanç'a bu cümleyi olduğu gibi aktarsaydım bana şu an yaptığı itici bakışlarını atmaya devam ederdi. Onun yerine başımı indirip elimdeki bileklikle oynadım.

Daha sonra Kapıdan bir ses geldi :"orda havalar nasıl?" bu Güneş'di. "Sanane, çok merak ediyorsan gel de kendin bak!" atarlı Kıvanç.

"Belliki hâlâ barışmamışsınız, bana göre hava hoş. Siz ne zaman barışırsanız o zaman anahtar sizindir. "

Daha sonra kapının ardından ayak sesleri duyuldu. "Neler oluyor buarada?"
"Sanane, hem sen de kimsin?"
"Benim kim olduğumu bırak, neler oluyor burada!" başta alçak sesle sorulan soru şimdi kalın ve yüksek bir sesle Güneş'e soruluyordu.

Cevap gelmedi. Daha sonra arkamdaki Kıvanç'dan bir ses geldi
"Aras..."
"...?"
"Bu Aras."

O da kimdi. Ona böyle bir soru sormak yerine başımı onaylar bir şekilde salladım. Daha sonra kendimi tutamayıp ona bir soru sordum. "Sana bir soru sorsam en fazla ne kadar karizmatik bir cevap verirsin?" Ah,, salak Çağla. Niye soruyosun böyle bir şeyi?

"En az kendim kadar..." Sanırım sorumu biraz komik bulmuştu. Yüzünde oluşan gülümsemeyle göz hatları kırışmıştı. Bu onun yüzüne ayrı bir hava katıyordu.

Bu anı fırsat bilip soruyu ona sakin bir şekilde sordum:
"Daha önce birinden hoşlandın mı?"
Yüzündeki gülümseme kaşlarının havaya kalkmasıyla sona erdi.

"Sanane (!)" Neden sorduğumu Bende bilmiyordum. Ama pot kırdım o kesindi. Benden cevap beklediğini yüz ifadesinden anlayabiliyordum.

Ama cevap vermek yerine etrafı kolaçan ettim. Hayır, hayır, hayır(!) Hiçbir yerden kaçamazdık. Barişmaktan başka caremiz yoktu.

"Kıvanç?"
"Ne var?" Allahım, hala bana sinirli bu çocuk!!
"Sen bu odadan çıkmak istiyor musun?"
"Evet, istiyorum. "
"O zaman tek bir seçeneğimiz var"
"Barışmalıyız" son kelimeyi aynı anda söylemiştik. Bu biraz hoşuma gitmedi değil.

"Söyle bakalım beni neden denize ittin? "
"Sen daha iyi bilmeliydin aslında" Nasıl ben daha iyi bilmeliydim yaa??

Kendisi beni denize itmiş biri olarak bir de bana ters ters cevap veriyor(!) Acaba kötü bir şey mi yapmışım??
Bir dakika ya. Kıvanç beni deniz kenarına götürürken Aras'ın adı geçmişti. Benim yaptığım bir kötülüğü Aras nerden öğrenmiş ki? Herşey karmakarışık bir hal almıştı. Ona hiçbir cevap vermeden ayağa kalktım. Pür dikkat beni izliyordu. "Aras. Peki o nerden biliyor?"
Aslında bu isim bana pek de yabancı gelmiyordu. "Hatırlamıyor musun yani?" "Hayır hatırlamıyorum. Ama biraz tanıdık geliyor". "Aras senin geçen yaz gittiğin okuldan biri. Hatta çok yakın arkadaşmışsınız. Bana öyle dedi." Yakın arkadaş mı? Hayır, biz onunla hiç iyi anlaşamazdık. Hatta bir keresinde eve giderken beni sinir ettiği için ağzına bi tane yumruk geçirdim. Ön dişlerinden bir tanesi kırıldı. Sjjsjjsjssjj(!!)
"Sana yalan söylemiş" dedim başımı arkaya çevirip kıkırdayarak. "Yaa. Demek bana yalan söylemiş. Yani siz arkadaş deilsiniz?"

"Bi nevi arkadaşız, ama kavgalı biz. Hiç iyi anlaşamazdık biz onunla. "
Bir süre sessizlik oldu. Arkamdaki naylonla kaplanmış büyük dolaba yaslandım. Kahretsin (!) İlk günden devamsızlık yapmıştık. Benim geçen yıl gittiğim okulda devamsızlık yapanlar cezalandırılıyordu.

"Peki..." dedim sessizliği bozarak. "Aras sana ne dedi.?"
Gözlerini kocaman açarak bana baktı Kıvanç. "Sus! Aklıma geldikçe sinirleniyorum. " bu neydi şimdi? Kıvanç'ı bu kadar sinirlendirecek şey neydi. "Anlat."

"Aras ile oda arkadaşıyım. Buraya nasıl geldiğimi sorduğunda Çağla'nın babası arkadaşıyla geldiğimi söyledim. Gözlerini fal taşı gibi açıp beni dinledi. Son cümleyi soyledikten sonra lafım kesip 'Çağla...' dedi cümlenin devamını getirmeyip " Hayır, hayır, hayır! Yoksa Aras malı Kıvanç'a en büyük sırrımı mı söyledi?

"Ona 'Çağla'yı tanıyıp tanımadığını sorduğumda tanıdığını söyledi. Ve senin hayatında gördüğü en kötü insan olduğunu söyledi. Nedenini sorduğumda 'çünkü ...

673 kelime...
Acaba Kıvanç, Çağla'ya neden sinirlendi?
Yeni bölüm için 3 vote den fazla olsunn ^-^ . Kendimi kötü hissetmeme rağmen bugün bir bölüm yazabildim. Neyse işte bu bölümü de yazdım. Aklımda çok güzel kurgular var. Ama Kıvanç sizce Çağla'ya ne demeli? Yorumlarınızı bekliyorumm.

Hiç kimse vazgeçilmez değildir ve hiç kimse kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir...
Victor Hugo...

Melek Olsam? |Melek serisi 1|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin