Sabah uyandığımda annemler evde yoktu. Onları aradım ama telefonları çekmiyordu. Üstümü değiştirdim ve alt kata indim. Kahvaltı etmek için buzdolabına gittiğimde dolabın üstünde bir not buldum.
Tatlım biz kasabaya iniyoruz uyandığında dönmüş olmazsak kahvaltını et. Ev için birkaç araç gereç almaya gittik. Yakında döneriz.
Hazır annemler yokken yandaki eve girmenin tam sırasıydı. Ama açıkça söylemek gerekirse hafif tırsıyordum. Rüyalarımda gördüklerimi birleştirmeye çalıştım.
İlk rüyada evde biri vardı ve ben koridorda bulduğum sopayla mutfağa dalıyordum.
İkincide ise esra bir şekilde biri tarafından bağlanmış ve aynı sopayla işkence görüyordu. İlk rüyayı gördüğümde esrayı daha tanımıyordum. Ama her iki rüyamdada aynı sopa olması biraz garipti. Demekki sopanın esrayla değilde ya benimle yada benim çevremdekilerle bir bağlantısı olduğunu düşündüm.
Bu sopayı üçüncü rüyamdada gördüm. Yine esra vardı ve birşeylerden kaçıyordu. Orman gibi bir yerden geçiyordu. Sonrasında bizim yandaki eve çok benzer bir eve giriyordu. Hatta neredeyse oydu. Arkasından kovalayan kişide giriyordu ve bir bodrum gibi bir yere iniyorlardı. Bodrumun kapısı onlar girdikten sonra kapanıyor ve arkasına yine o sopa geliyordu. Kapı kapandıktan sonra bir çığlık geliyordu.
İyice kafam karışmıştı ama gittikçe sonuca yaklaşıyorum gibi hissediyordum. Ürpermiştim. Ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Hızlıca gidiyordum. Eve doğru yaklaştıkça adımları yavaşladı ve tam evin karşısında durdum. Girip girmemek arasında tereddütte kalmıştım. Kalbim yerinden çıkıcak gibi atıyordu.
Bir adım attım ve evin önündeki merdivenleri çıkmaya başladım. Yavaş yavaş yaklaşmıştım. Kapı tabiki kapalıydı. Ama bir kaç omuz darbesinden sonra kapı ardına kadar açıldı.
İçerisi çok tozlu ve rutubetliydi. Boyaları sökülen duvarlar vardı. Telefonumun fenerini açtım ve girdim. Sağda bir koltuk duruyordu. Koltuk duvara bakıyordu ve karşısında eski bir tv duruyordu. Herşey toz içindeydi. Sol tarafta bir masa vardı. Tam sol tarafta arkada kalan merdivenlerin altında duruyordu. Aynı bizim dağlık ev gibi şekillenmişti.
Sağda koltuğun yanında bir açık mutfak vardı. Mutfağa doğru ilerledim. Buzdolabındaki yiyeceklere bakarsam belki ne zamandır evde kimse yok kestirebilirdim. Gerçi tozlardan anlamak çokta zor değildi. Ev aylardır kullanılmıyor gibiydi. Buzdolabının kapağını açtım ve açmamla kapatmam bir oldu. İçeride iğrenç bir koku vardı ve gördüklerim karşısında kusmak üzereydim. Miğdem kalkmıştı. Buzdolabının en alt rafında ölmüş bir kedi duruyordu. Kedinin buzdolabında işi ne diye düşünüyordum. Oraya nasıl kendi girmiş olabilirki. Ya kapak açıkken girmişti yemek yerken arkasından kapanmıştı. Yada biri onu öldürdükten sonra kokmaması için oraya koymuştu. Hangi cani bunu yaparki diye düşündüm. Miğdem kalkmıştı. Mutfaktan uzaklaştım.
Mutfağın hemen karşısında eve girince sol tarafta kalan merdivenlere doğru gittim. Merdivenlere çıkmadan önce orada bir kapı vardı. Yukarı çıkmadan önce bir bakmak istedim. Kapı kapalıydı. Sanırım alt kata iniyordu çünkü evin arka duvarına varmıştım. Dahada arkaya doğru bir oda olamazdı.
Bir anda dün gece gördüğüm rüya aklıma geldi. Şuan tamda esranın kaçarken girdiği bodrum katına inen kapının önünde duruyordum. Korkudan altıma sıçıcaktım. Ya esra aşağıdaysa. Ya yardıma ihtiyacı varsa.
Tam bu sırada telefonuma bir mesaj geldi. Çık o evden. Görüceklerin karşısında pişman olucaksın. Geri cevap atamıyordum çünkü numarası gizliydi. Kapının kolunu çevirdim. Sinirlenmiştim. Başıma birşeyler gelirse gelsin dedim. Kapı açıktı ama arkasında birşey duruyordu ve ben kapıyı ittiremiyordum. Gerildim ve omuzumla çarptım. Açılmadı. Ama omzum baya bir acımıştı ve arkadan bir tahta çatlama sesi geldi. Arkada duran engel kırılmak üzereydi.
Tam bu sırada yeni bir mesaj daha geldi. Sana gitmeni söylemiştim. Eğer hala ısrar ediyorsan görüceklerine katlan. Bir omuz daha attım ve kapı açıldı. Tamda tahmin ettiğim gibi ağaşıya inen bir merdiven vardı. Çok merak ediyordum aşağıda olanı. Ne vardı. Yada ne görücektim. Hiçbir fikrim yoktu. Ama çok korkuyordum. Kapıyı araladım ve arkasına baktığımda başımdan aşağıya kaynar sular aktı. Beynimden vurulmuşa döndüm. Gördüğüm karşısında ne yapıcağımu bilmiyordum.
Kapının arkasında sürekli rüyalarıma musallat olan sopa duruyordu. Ama kırılmıştı. Tamda rüyamın devamını yaşıyordum. Bodrum katı vardı ve ben ordaydım. Kapının arkasında sopa vardı ve şuan elimde duruyordu. İyice korkmuştum.
Telefonun ışığını tekrar açtım ve yavaş yavaş gıcırdayan merdivenleri inmeye başladım. Zemine indiğimde karşılaştığım manzara üzerine korkudan altıma işeyecektim. İkinci rüyamdaki karanlık oda burasıydı. Ortada duran sandalye. Yerdeki ipler. Herşey tam yerindeydi. Duvarların boyaları yoktu. Duvarların bazı yerlerinde kırmızı bir renk vardı. Kim bodrum katını kırmızıya boyadığı tatlı bir evi bu hale getirirki. Tek sorun burda kimse yoktu. Ne esra nede yüzü gözükmeyen o adam. Daha önce burayı görmediğime yemin edebilirdim ama rüyamda görmüştüm. Nasıl oluyordu bu. Hem korkuyor hemde artık şaşkınlığımı gizleyemiyordum. Arka duvarda bir kağıt gibi birşey vardı. Oda rutubetten yada yerin altında olduğundan dolayı sanırım yukarki kata göre daha bir sıcaktı. Duvara doğru yaklaştım ve notu tam elime aldığımda fark ettim ki duvarlar kırmızı değilmiş. Kan lekesi varmış. Altıma sıçıyordum. Çığlığı bastım. O an anladım ki oda yerin altında olduğu için değil yakın bir zamanda burada birileri olduğu için sıcaktı. Koşarak yukarıki kata çıktım. Kapının önüne bıraktığım kırık sopayıda aldım ve koşarak evden çıktım. Üst kata çıkmaya korkmuştum. Hızlı adımlarla neredeyse koşar gibi evime doğru gittim ve odama çıkıp kapıyı kapattım. Yatağa oturdum ve sopanın parçalarını yatağın yanında yere bıraktım. Elimdeki kağıdı açtım ve okumaya başladım.
Sana girmemeni söylemiştim. Sana gitmeni söylemiştim. Gördüklerinin acı vericeğini söylemiştim. Sana bağlanmamanı söylemiştim.
Sana bağlanmamanı söylemiştim mi. Bunu geçen gün ömer demişti bana. Ve telefonu kapatmıştı. Korkudan ağlamaya başladım. Bu sefer gerçekten çok korkuyordum ve annemlerin bir an önce gelmesini istiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dağ
Mystery / ThrillerBir dağ evi düşünün içinde herşeyin olduğu. O evin duvarlarını düşünün neler gördü. Ve birde beni düşünün. Acı ve cinsellikle dolu korkunç yaz tatili...