Medya'da ki Pamira ve Savaş konuşurken.
"Çekil artık tamam" diyerek kolunun altından kaçmayı planlamıştım ama sıkıştırdı.Diğer taraftan da sıkıştırdığında gözlerimi devirerek "Amacın ne" dedim.Böyle yakın olmak canımı sıkmıştı.O ise tek kelime etmeden beni izliyordu.yüzündeki piç gülümsemesi sinirlerimi daha da kızgınlaştırıyordu.En sonunda pes edip hareketsizce kaldığımda biraz daha sokuldu.
"Bunun hesabını ödeyeceksin" dediğinde nefesini tamamen boynumda hissetmiştim.Sertçe yutkunup "Neyin?" diye sorabildiğim de "Neyin hesabı olduğunu çok iyi biliyorsun" demişti.Alt tarafı bir yastıktı.Bunun hesabımı olur.Zaten sürekli yastık atıyorduk birbirimize.
"Yastık için diyorsan zaten ödeştik.En son sen bana atmıştın" dedim zorlukla."Onun için olmadığını iyi biliyorsun.Anlamamazlıktan gelme" diyerek beni serbest bıraktığında gözlerimi kırpıştırdım.Ne diyordu bu salak ben ne yaptım ki ona.
Odama girip sırtımı kapıya yasladığımda az önce olanları düşünmeye başladım.Çok saçmalıyordu.Belkide gerçekten ona bir şey yapmıştım .En son geçen hafta odasına koku bombası attığımı hatırlıyorum.Onu mu buldu acaba?Yoksa yastığının altındaki çoraplarını mı?Gerçi onu Songül çoktan bulmuştur.Kesin geçen gün ceza olarak yaptığım ütü faciası.Basketbol formasını yakmıştım.Düşüncelerimden arınıp yatağıma ilerledim.Beyaz örtülü yatağımın üstüne yatıp elime ayak ucumdaki laptopu aldım.Uzun zamandır dizileri ihmal etmiştim.Son kaldığım bölümü açıp izlemeye başladım.
aradan dört saat geçtiğini Savaş'ın odama dalmasıyla fark ettim.
"Oha Savaş insan kapıyı çalar" diyerek bilgisayarı kucağımdan kaldırdım.
"Ben idmana gidiyorum" dediğinde bir anda yatakta fırladım."Bekle...Bende geleceğim" dediğimde tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu."İki dakika bekle üstümü değiştireyim" diyerek yanına gidip sol kolundan ittirmeye başladım.En sonunda onu dışarı çıkardığımda kapıyı yavaşça kapatıp dolabımın yanına koştum.
Koyu mavi bir kot pantolon giyip,üzerime krem bir kazak geçirdim.Kahverengi hafif topuklu botumu giyip,aynı renk çantamı alıp aynanın önüne geçtim.Uzun saçlarım salık bırakıp yüzüme bir nemlendirici krem sürdüm.Üç fıs parfümümü sıktıktan sonra hızlıca odadan çıktım.
"Hazırım hadi gidelim" diyerek Merdivenlerden seslendiğimde kafasını yukarı kaldırıp bana baktı.
"İyi hızlı oldu" dediğinde gülümsediğini hissedebiliyordum.Kapıya kadar hızlıca yürüdüğümde ayağımı burkmuştum."ah" diyerek kapı kolunu sertçe tuttum.Yanıma gelip"iyi misin" dedi.Elini uzatıp beni tuttuğunda arabaya kadar kol kala gitmiştik.
Sessiz bir yolculuğu arzu ediyordum fakat Savaş'ın açtığı radyo yüzünden tüm dileğim yerle bi olmuştu.
Sonunda spor salonuna ulaştığımıza da Savaş kapımı açmaya geldi.İçimden kocaman bir oha dedikten sonra kapımın önünde bekleyen Savaş'a hayretle bakıyordum."Ne?Ciddi misin?Neler oldu sana böyle?" diyerek elini tutup koltuktan kalktım."İyilik yapıyoruz altında bir şey arıyorsun hemen.Kötü kız seni" diyerek her zaman ki piç gülümsemesini yaptığında baygın bir bakış salladım.Beni tribüne gönderdiğinde yukarı çıkıp en aşağılarda bir yere oturdum.O soyunma odasına girdiğinde telefonumun çaldığını fark ettim.Arayan annemdi."Efendim anne"
"Kızım akşama yokuz biliyorsunuz.Dikkat edin tamam mı?Kapıları sımsıkı kapatın üşütmeyin sakın.Anneciğim Songül kalsın sizinle isterseniz" dediğinde istemsizce gülümsedim."Anne biz büyüdük artık.Kendimize bakabiliriz" dediğimde annem sesli bir şekilde nefesini dışarı üflemişti."Tatlım sen küçükken de hep biz büyüdük derdin ama Savaş ile sürekli kavga ederdiniz. Hala öylesiniz.Savaş'ın ilaçlarını vermeyi unutma kızım o sorumsuz içmez kriz falan geçirir.Dikkat edin birbirinize" dediğinde bir an küçüklüğüm aklıma geldi.O eve ilk geldiğim zaman.Sanki gerçek annemi hatırlıyor gibi oluyordum.Yüzünü tam bilmiyordum ama bir yüz vardı aklımda.Acaba o da beni Beril annem gibi sever miydi? diye düşünürken annemin sesi beni uyandırdı.
"Pamira...İyi misin?Sesim geliyor mu?" dediğinde "Evet,evet duyuyorum anne" deyiverdim bir çırpıda.
"iyi,peki benim kapatmam gerek kuzum.Sizi ararım ben arada bir" diyerek telefonu kapattı.gözümden çeneme kadar akan bir damla yaşı elimle silip gözlerimi kapattığımda ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.Sertçe yutkunup kafamı öne eğdiğim de Savaş'ın sesiyle irkildim."Pamira!"
Gözlerimi silip kafamı kaldırdım.Savaş'a baktığımda üzerinde siyah uzun kollu bir tişört altında siyah bol bir şort vardı."Efendim" diyerek ağlamak üzere olduğumu belli eden o ses tonu çıktığında Savaş elindeki tişörte bakmayı bırakıp bakışlarını hızlıca bana çevirdi."Sen-sen ağlıyor musun?" diyerek elini çeneme koyup yaşı silmeye başladı."Ne ağlaması ya?Saçmalama" diyerek elini ittirdim."Ben ağlamam ki hem" dediğimde gözlerini devirdi."Evet ağlamazsın.Çünkü sen hiç rezil olmadın ya,ya da sen hiç bir zaman üzülmedin.Sen terk edilmedin.Değil mi?Hep doğru olanı yaptın.Çünkü sen hep mutlusun.Gülüyorsun evet Pamira sen muhteşemsin" diyerek elindeki koyu kırmızı tişörtü üstüme atıp arkasını döndü.Tam adım atacağı sırada "Ağladığımı gözüne sokmuyorum diye bana sen çok mutlusun,Sen hep gülüyorsun diyemezsin.Çünkü acı hissedilmeyi değil aksine saklanmayı talep eder" diyerek tuttuğum elini bırakıp yerinme oturdum.
Artık yorulmuştum.Kendimi bildim bileli bu sorumlulukla yaşadığım için yorulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIÇKIRIK
Teen Fiction"O benim abim değildi.O benim manevi ailemin oğluydu.Ben bu aileye onun için gelmiştim.Onun arkadaşı olmak için" Manevi kardeşlerin hikayesi.Psikolojik sorunları olan bir çocuk ve yetim kalan bir kız. İyi okumalar :D