Kapıyı açtığımda Savaş bey kapının önünde merdiven korkuluğuna yaslanmış bir vaziyette duruyordu.
"Sana odana git dememiş miydim ben?"
"Eğer senin dediklerini tanıştığımızdan beri yapsaydım benimle evlenirdin yer cücesi"
"Kes sesini düşüncesi bile iğrenç.Iyy"
"Ihmm.." diyerek burnunu saçlarıma yaklaştırdı.Yüzümü buruşturarak geriye çekildiğimde gözlerini açıp kıkırdamaya başlamıştı. "Şampuanını bilerek mi seçtin?"
"Ha?" diyerek tek kaşımı kaldırdım.
"Eski kız arkadaşımın da şampuanı böyle kokuyordu" dediğinde yanaklarımın kızardığına yemin edebilirdim.Yanaklarıma hücum eden bir basınç vardı.Sanki alev almış gibiydi.
"Öf Savaş söyleyeceğin bir şey yoksa ben yatıyorum" diyerek kollarımı göğüsümde bağladım ve bir ayağımı yere vurmaya başladım.
"Ben tekrardan teşekkür edecektim sadece"
"Rica ederim...iyi geceler"
"Sanada yer cücesi"
Sabah uyandığımda Savaş çoktan gitmişti.Hatta ben çok geç bile kalkmıştım.Saat 9'u geçmişti.Annem işe ve babamda işe çoktan gitmişlerdi.Kahvaltıyı yalnız yapamazdım.Uzun zamandır aramadığım arkadaşım Aras aklıma geldi.Annesinin yanına şehir dışına çıkalı iki ay olmuştu.Sadece arada bir telefonla görüşme fırsatını yakalamıştık.
Numarasını tuşladıktan sonra açmasını bekledim.Dördüncü çalışta sesini duyduğumda rahatlamış gibiydim. "Aras"
"Efsa nasılsın canım?"
"Uyandırdım sanırım...Şey bak ne diyeceğim sen yat uyandığında ararsın beni olur mu?"
"Yo hayır gerek yok uyandırdığın iyi oldu saat kaç olmuş baksana"
"Madem öyle ben şey diyecektim.İşin yoksa bize gelsene.Evde kimse yok.Yalnız başıma kahvaltı yapmak istemiyorum"
"Tabii gelirim bir saate ordayım...da Savaş nerede?" dediğinde bir an duraksadım.Umarım karşılaşmazlardı.
"Şey O'nun erkenden çıkması gerekiyordu işi vardı da"
"Peki geliyorum hadi öptüm görüşürüz"
"görüşürüz" diyerek telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.Banyoya girmek için yatağımdan doğrulduğumda başımın ne kadar ağrıdığını hissettim.Gerçekten çatlayabilirmiş gibi geliyordu.
Ilık bir duş aldıktan sonra dolabımın kapağını açıp yırtık soğuk mavi tonunda kalça kısmı dar duran aşağlara doğru bolaran boru paça bir kot pantolonu gözüme kestirmiştim.Üzerime açık mercan pembesi bol ince bir kazak alıp dolabımın kapağını kapattım.İç çamaşırlarımı çekmeceden çıkardıktan sonra kıyafetlerimi yatağıma fırlattım.Bornozumdan kurtulup çıkardığım kıyafetleri üzerime geçirdikten sonra tekrar banyoya ilerledim.
Saçlarımı tarayıp kuruttuktan sonra dağınık bir topuz yaptım.Yüzüme bir krem ve pembe parlatıcı rujumuda dudağıma sürdükten sonra çiçek kokan parfümümü sürüp ayakkabı dolabımın önüne geçtim.Elime krem ve açık pembe karışımı olağanüstü güzellik yaratan bileksiz converse'imi alıp yatağımın yanında ki sandalyeye oturdum.Pantolonumun paçasını kıvırıp babet çorabımı ayağıma geçirdikten sonra ayakkabılarımı giymeye koyuldum.
Mutfağa indiğimde kahvaltı hazırdı. "Songül bir servis daha hazırlar mısın acaba?Bir arkadaşım gelecekte"
"Tabii efendim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIÇKIRIK
Teen Fiction"O benim abim değildi.O benim manevi ailemin oğluydu.Ben bu aileye onun için gelmiştim.Onun arkadaşı olmak için" Manevi kardeşlerin hikayesi.Psikolojik sorunları olan bir çocuk ve yetim kalan bir kız. İyi okumalar :D