1.Bölüm "Otobüs bu boru değil"

1.4K 45 29
                                    

"Sanem!! Sanem!! Ya kızım kalksana artık geç kaldık! Otobüs bu boru değil ki beklesin!!"

"Anne 5 dakika daha ya lütfen!!"

"Benim lan Ezgi ne annesi. Sevgi teyzeeee!!! Bu kızın kalkmıyo."

"Valla ne yaparsan yap 2 saattir uyandırmaya çalışıyorum uyanmıyo."

Annemle Ezgi'nin beni uyandırma çabaları artık kesilmişti. Biraz daha uyuyabilirdim. Uyuyamıyorum ama ya uykumu bölmüşlerdi. İntikamım acı olucaktı. Tam kalkarken buzlar üstüme atıldı. Ananı si- Melek teyze'ye dua et,seviyorum kendisini Ezgi! Yoksa 7 sülalene sıçıp sıvamıştım. Dondum yaa. Karşımda kahkaha atan Ezgi'ye ters bakışlar attım. Şimdi görürsün sen!! Yavaşca üstüne yürüdüğümde ne yapıcağımı anlamış gibi geri geri gitmeye başladı. Safım buzun hepsini dökmemişti. Elime kovayı alıp içindekileri Ezgi'ye fırlattım. Şimdi gülme sırası bendeydi. Yaşasın kötülük. Bu sefer Ezgi'de gülmeye başladı. Her yer erimiş buz doluydu. Annem odaya girince bağırdı.

"Bu odanın hali ne Sanem?!?!"

"Anne valla ben bir şey yapmadım ilk Ezgi başlattı." diyerek suçu Ezgi'ye attım. Annemin ateş saçan gözleri Ezgi'ye döndü. Bende bu olaydan sıvışmak için dolaptan kıyafetlerimi aldım ve direk banyoya depar attım. Ezgi'de arkamdan gelip kapıyı kilitledi.

"Oha sapık napıyon banyomda." diye bağırmaya başladım.

"Ya sussana Sevgi teyze'nin gazabından kurtulmaya çalışıyom. Hem baksam sana mı bakarım gider Arda aşkıma bakarım. Ah aşkım ah hep kıskanıyorlar bizi gö--" yüzüne attığım havluyla susmak zorunda kaldı.

"Gel hayalime çomak sok. Tövbe tövbee."

"İnşallah annem duymuştur da dayak yersin. Amin çok amin." dedim gülerek.

"Tövbe de kanka lütfen tövbe de."

"Tamam tamam hadi tövbe çıkta bir banyo yapayım." diyerek kapının kilidini çevirdim. Annem ortalıkta yoktu. Yatağımın üstüne yedek okul kıyafetlerimi çıkarıp da gitmişti.

"Kanka bak sana yedek kıyafet çıkarmış giyin al bu havluyu da kurulan." diyerek odaya itekledim ve banyoya girdim.

••••

Banyodan çıktığımda odada kimse yoktu ve yerler kuruydu. Annem kesin Ezgi'ye temizlettirmişti. Saçlarımı salınık bırakıp aşağıya indim. Bizimkiler bahçede masada oturuyorlardı.

"Günaydın." diyerek babamı ve annemi öpüp Ezgi'nin yanına oturdum.

"Günaydın kızım. Hadi kahvaltınızı yapın da sizi okula bırakayım." dedi babam. Tam ağzımı açıp 'olur' diycektim ki koluma çatal battı. Bu çatal Ezgi'ye aitti. Tabi ya Arda ve arkadaşlarını görmek için otobüsle gidiyorduk. Arda'nın arkadaşları arkadaş değil 'daş'tı mübarek. Ve bu taşlardan biri de benim sevgilimdi.

"Biz kendimiz gideriz otobüsle babacım bi arabam olsa iyi olurdu aslında ama yok işte ne yapalım." dedim dudak büzerek.

"Bu konuyu daha önce konuşmuştuk kızım hatırlatırım." diyerek hatırlatmasını yaptı.

"Neyse o zaman biz kalkalım malum otobüs bu boru değil." dedi Ezgi ayağa kalkarak. Siteden çıkıp durağa doğru yürümeye başladık. Ezgi bir anda durdu ve kolumu çekmeye başladı.

"Sa-sa-Sanem bu o Arda!!!!" diye çığlık atıp otobüsün arkadına geçti ve zıplamaya başladı. Tabi bende peşinden sürüklendim.

"Ya niye bu kadar heyecanlanıyosun ki ben 'Ege orda Ege orda' diye bağırıyo muyum? Gerçi yok zaten." dedim ve Ege'yi görmemle bağırıp zıplamaya başladım.

"Ege orada Ege orada! Aağğ!!! Yaşasın yaşasın." diye bağırmaya devam ediyorduk. Yoldan geçen teyzeler bize 'deli' gözüyle bakıyordu ama biz aldırış etmeden zıplamaya devam ediyorduk. İyi ki bizimkiler görmüyordu bizi yoksa rezilliğin 50 tonunu yaşardık. Telefonumun çalmasıyla durduk. Arayan Ege'ydi.

"Efendim aşkım." dedim nefesimi düzeltmeye çalışarak.

"Niye nefes nefesesin sen?" dedi. O kadar zıplamaya sende nefes nefese kalırdın tatlım.

"Geç kaldık diye koştuk biraz o yüzden" dedim. Şimdi bu etekle koştum diye kızacak diye düşünürken kızmaya başladı bile.

"O etekle mi koştun sen şimdi!! Sen buraya gel o zaman göstericem o etekle nasıl koşulurmuş!!" diye söylenmeye başladı. Fırsattan istifade eteğimi aşağıya çekmeye çalışıyordum. Her ne kadar beceremesem de. Ezgi çantasındaki hırkayı çıkarıp bana verdi. İnce ve uzun bir hırkaydı. Dizlerimde bitiyordu ama olsun etekten uzundu yinede. Hırkayı üstüme giyip otobüsün arkasından çıktık.

"Tamam aşkım sinirlenme geldik bile bak." diyip el salladım ve telefonu kapatıp yanına gittim. Boynuna sarılıp başımı boyun girintisine bastırdım. Sonradan boynunu öptüm o da aynısını yaptı ve 2 dakika boyunca öylece kaldık. Daha dün görmüştüm ama çok özlemiştim onu. Arda'nın öksürük sesiyle ayrıldık birbirimizden.

"Hadi abi otobüs bizi bekliyor. Otobüs bu boru değil." diyerek Ezgi'ye göz kırpıp gülümsedi. Sanırım Ezgi bayılacaktı. Direk koluna girip otobüse yönlendirdim. Tam Ege'nin elini tutup otobüse binicekken arkadan Sude kaşarı geldi. 'Allah'ım sen beni neyle sınıyorsun Yarabbim'

"Günaydııın!!" diye cırlamaya başladı. Cırlamasıyla herkes yüzünü buruşturdu. Şoför bile... Ege benim yüz şeklime gülmeye başlamıştı. Anında karnına dirseğimi geçirdim. Acıyla yüzünü buruşturunca bu sefer ben gülmeye başladım. Canıma değsin. Artık otobüse binmemiz gerekiyordu. Çünkü ilk ders matematikti ve Evren hocanındı. Geç kalırsak bu fakirleri (fakir dediğime bakmayın hepsi zengin)derse almazdı ve dışarda kalırlardı. Evren hoca bu grubu seviyordu ama beni daha çok seviyordu. Çünkü matematik dehası olan kişiler ben ve Deniz'di. O şimdi erkenden gitmiştir sevgilisinin yanına. Otobüse binip yola çıktık. Sude de Ege'nin arkasından geliyordu. Ege'yi elinden çekip yanıma oturttum. Ve boom Sude Ege'nin kucağına düştü ve hiç rahatsız olmadı. Ege de halinden memnundu. Şimdi sıçtım ağzına senin.

"Kızım kalksana çocuğun üstünden bir de oturmuş gülüyor Allah'ım sen bana sabır ver!! Sana gelince Ege halinden bakıyorum da çok memnunsun!!! Bak hâlâ oturuyor. Kalsana kızım kucağından!!! Aa yada dur ben gideyim siz rahatsız olmayın!!!" diyip ayağa kalktım ve otobüsün arka tarafına gittim. Herkes bize bakıyordu ama umrumda değildi. Çantam yanlarında kalmıştı ve Ezgi'ye mesaj atıp almasını istedim. Okulun durağına geldiğimizde indim ve çantamı Ezgi'den alıp okula girdim. Üst kata çıkarken Ege arkamdan koşarak geliyordu.

"Sanem bekle lütfen benim bir su--"

"Sakın ağzını bir daha açma yoksa biter." diyerek sınıfa girdim. Sonra da zaten konuşamamıştı bir daha. Sıkıysa konuşsun. Yanıma oturmaya çalışmıştı ama yanımdan da kovmuştum. Artık eve gitmek istiyordum...

GİZLİ MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin