*******
Kaç çocuk yapmak lazım şimdi? Kaçı erkek kaçı kız olsun?
Kızların kaçı tecavüze uğrasın sussun?
Erkeklerin kaçı şehit olsun da vatan sağ olsun?Söylenecek daha fazla söz yok. ;(
*******
Melek uyandığında neredeyse öğle olmuştu. Sanki bunca uykusuz geçen günün acısını çıkarmak istercesine mışıl mışıl uyumuştu. Bir de bunca zaman hep evde olduğu için sıkılmıştı da. Sanki duvarlar üzerine üzerine gelir gibi hissediyordu artık. Okullar tatil olalı daha bir ay olmasına rağmen daha şimdiden özlemişti minik öğrencilerini. Aşıktı Melek öğrencilerine. Onlarla mutlu oluyor, enerji depoluyordu sadece. Herkes ona yaptığı işin yorucu olduğunu söylese de o öğrencileri ile can buluyordu. Elinde olsa onların dertlerini de çekip kendi derdi yapmayı o kadar çok istiyordu ki çoğu kez onlara fark ettirmeden köşeye geçer akıtırdı içindeki sıkıntıları göz yaşları ile. Çünkü onun minikleri diğer çocuklar gibi normal okula gitmiyordu. Bu yüzden daha bir farklı bağlıydı öğrencilerine.
Melek LÖSEV'in Lösemili Çocuklar Okul'unda sınıf öğretmenliği yapıyordu. Her ne kadar kendisi de bu hastalığı atlatmış biri olsa da o zamanlar çok küçük olduğu için hiçbir şey hatırlamıyordu.
Yine de büyüyüp de aklı erdiğinde annesinin kendisine anlattıkları ile üniversite okumak için doktorluğu tercih etmek istemişti. Fakat puanı bu meslek için yeterli olmadığı için girememişti.
Hala o günü çok net hatırlıyordu. Ne kadar da ağlamıştı. Çünkü o kadar çok istiyordu ki o küçük çocuklara hastalıklarını yenmede yardım etmeyi, işte bu sebepten de günlerce ağlamış ve ailesinin bile ısrarlarına rağmen odasından dışarı çıkmak istememişti.
************
Sınav sonuçları açıklandıktan 1 hafta sonra hala odasından üzüntüden çıkmak istemeyen Melek'in imdadına babası, biricik ask'i yetişmişti.
7 yıl önce;
Ozan odaya bir çocuk gibi neşeli bir şekilde girip elindeki broşürü sallaya sallaya " Melek kızım bak ne buldum." diyerek kızının yanına geçip oturmuştu.
Ardından da odaya annesi Eliz girdikten sonra kızlarını yatağın karşısına çektikleri sandalyeye oturtup, Ozan'in heyecandan bir türlü anlatamadığı olayı karısı Eliz devralarak anlatmaya koyulmuştu.
Şöyle ki; Ozan'in kızı hasta olduğundan beri içerisinde bulunduğu LÖSEV'in bir projesini getirip sunmuştu önüne.
Bu okul Lösemi tedavisi görmüş veya görmekte olan çocuklara yönelik okul öncesi,ilk ve orta okulu öğrencilerine eğitim veriyordu. Okulun ilk tercihleri daha önce Lösemi hastalığını atlatmış öğretmenler bulmaktı. Çünkü bir tek o kisiler anlardı o çocukların hislerini.
Ayrıca okul tüm hijyen kurallarına uygun bir şekilde öğretim verecekti. Böylece gereken tüm koşullar sağlandıktan sonra lösemi hastası olan çocuklar da yaşıtı olduğu hastalardan geri kalmadan eğitimlerini sürdürebileceklerdi.
İste tam da bu yüzdendi ki Melek'in tercihi öğretmenlik olmuş ve üniversiteyi bitirdikten sonra normal bir okulda yaptığı 1 yıllık eğitmenlik görevinden sonra Lösev'in okuluna geçiş yapmıştı. Bir de dışarıdan ek dersler vererek kendini geliştirmeye çalışmıştı.
Su anda 2 yıldır sevdiği işi yapıyordu. Çocuklarla sanki anneleri gibiymişcesine ilgileniyor. Çocukların; dertlerini, sevinçlerini usanmadan bir bir dinliyordu.
Daldığı eski hatıralarını kafasından uzaklaştırıp, kalktı hemen yatağından ve kendine güzel bir kahvaltı hazırlamak için kendini yataktan atıp önce elini yüzünü yıkadı ardından da hala dün ki rezalet aksamdan kalma geceliği üzerinden çıkarıp en salaş elbiselerinden üzerine geçirip ıslık çala çala aşağıya indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK DÖKÜMÜ #Wattys2015
Ficción GeneralMELEK'İN HİKAYESİ AŞK DÖKÜMÜ ( Gitme Kal Diyemedim ) Ölmek neydi? Kimilerine göre,beyaz kefenlere sarılıp, soğuk ve karanlık toprağa girmek ya da unutulmaktı belkide. Peki insan yaşarken ölebilir miydi? Ne zordu bu soruların cevapları. Ama Melek iç...