BÖLÜM¤1

657 178 104
                                    

Benim hikayem bir çarpışma ile başladı. Ben her zamanki yolumda madende çalışan babama yemek götürmeye gidiyordum. Gözlerim maddi durumumuz kötü olduğundan ameliyat ettiremediğimiz için kördü ama ben görememeye ve bu yolu artık bastonsuz yürümeye alışmıştım.

Ne kadar baston kullanmasam da göz bandı takmayı sevmezdim çünkü herkesin benim kör olduğumu anlayıp bana acıyarak bakmasından korkardım. Ben bir arkadaş, yoldaş istedikçe onlar benden uzaklaşır ve bana acırlardı.

Biraz ilerledim ama önüme bir şey çıkmıştı dokundum ve dokunur dokunmaz benim direk sandığım kişinin hareket etmesiyle insan olduğunu anladım.

Bana sert ama kulağa iyi gelen sesiyle "hop küçük hanım önce çarpıyorsunuz sonra benim koluma ve karnıma dokunup duruyorsunuz anlıyorum çok yakışıklıyım ama böyle de yapılmaz"

Konuşup bağırmak çağırmak ve açıklamak istediğim o kadar konu var ama ben susmayı seçip yoluma gitmek için hızlı ve temkinli birkaç adım attım.

Bana yetişip kolumu tuttu ve "bir özür bile dilemedin ve önündeki kocaman adamı göremedin yazık o mavi gözlerine, güzeller ama görmeyi bile beceremiyorlar" dedi.

Ben de artık konuşmam gerektiğini anladım ve ona "evet o mavi gözler görmeyi bile beceremiyorlar ve de çok iyi bir tahmincisin ilk görüşte kimse kör olduğumu anlamaz."

Benim söylediklerimle konuşmayı unutmuş gibi sustu ve "bilmiyordum" dedi tam bir şey daha diyorken susturdum ve "özür dileme gerek yok kör olmam senin sorunun değil, benim sorunum. "

Bu sözler yüzünden o incinmezdi nede olsa beni tanımıyordu ama ben bu sözleri söylerken yara bere içinde kalmış kalbim kan ağlıyordu kördüm ve bu benim suçumdu o gün babamı dinleseydim bunlar olmazdı üniversite okuduğum için iyi bir işim olurdu belki evlenmiş ve çocuk sahibi bile olmuş olabilirdim ama ben bunun yerine kendi hayatımın katili oldum.

Babam beni maddi durumumuz yüzünden iyileştiremedi ama olsun ben artık bu duruma alışmışdım ama en nefret ettiğim şey ise dizi ve film izleyemeyip, o her cümlesinde beni hayata bağlayan kitapları okuyamamamdı.

Bir ağabeyim vardı geçen sene evlenmişti annemin dediğine göre ağabeyimin karısı çok güzelmiş ama ağabeyimin dediğine göre kardeşi olmasaymışım kesinlikle benimle evlenirmiş ama ben kendi görüntümü bile iki seneye yakındır görmediğim için tanımıyordum bu beni sinir ediyordu birde bugün "o mavi gözlere yazık "diyen çocuk moralimi ve zaten normal olmayan piskolojimi alt üst etmişti ah ölmek istiyorum hiç denemediğim şey değil ama olsun ölmek istiyorum.

Tam üç kez ölmeyi denemiştim birincisinde ilaç bulup içmiştim ama ilaç vitamin ilacı olduğu için ölmemiştim hatta midem bile bulanmamıştı vitamin ilacı olduğunu annem vitamin ilacım nerede dediğinde anlamıştım ikinci seferinde de ilaç içmiştim ama o da bir işe yaramadı son olarak ise yataktan kalktım ve kendimi annemin açık bıraktığı balkondan attım ama sadece ayağım kırıldı ve bu sefer canım daha çok yandı.

Ben herhalde ölümü bile hak etmeyecek kadar kötü biriyim kendimi bile öldüremiyorum.

Hikayeler ve filmler hep mutlu sonla biterlerdi ama hayatım bu biraz imkansız gibiydi gözleri görmeyi reddetmiş kalbi artık sebepsiz atan ve ruhu tanrının yanında boş boş gezinen bir insanın mutlu olabilme olasılığı hiç yok denecek kadar azdı.

Benim hayatım uçurumun kıyısındaydı ileri bir adım atmak benim sonum olacaktı ama geriye bir adım atmaksa bana hiçbir şey kazandırmazdı ayağıma takılan en ufak bir taşta yerle bir olur en, ufak bir sorunda omuzlarım bu yükü taşıyamaz yıkılırdım.

Sen Üzülme #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin