Yeni bir güne gözlerimi açıyorum. Günlerden perşembe aylardan şubat, yılın en sevdiğim zamanları. Havada sadece acının ve soğuğun kokusu var. Tükenmekte olan ruhum tenha köşelere çekilmiş kendi acısıyla başbaşa kalıp vakit geçirmekte.
Ben bugün yine ve yine küsüyorum hayata. Ve yeni siyah bir sayfa çekiyorum önüme elimde benim gibi tükenmekte olan kurşun kalemimle yazmaya başlıyorum.
Ama cümlenin sonuna ne kurşun kalemimin ucu ne yazacağım kelimeler yetiyor, yazsam bile zaten belli belirsiz fark ediliyor.Yanağıma değen saç tutamları canımı sıktı ve topuz yapmaya karar verdim ama saçlarım bana banyo yapmadığımı hatırlatmak ister gibi karman çorman olunca küçük odamdan çıkıp banyoya yöneldim.
Küçük banyomuzda üstümü çıkarıp bir kenara attım. Tam arkamda olan boydan aynaya doğru döndüm ve sanki görebilecekmişim gibi birkaç dakika baktım. Kendimi her şeyden soyutlamak ister gibi soğuk suyu açtım, o anda vücudum ve beynimin tek odağı suyun soğukluğu oldu.
Uzun bir uğraştan sonra üstümü tam olarak giyinebildim. İçeriye annemlerin yanına gittim annem ile babam üstümü doğru giydiğimi söyleyip sevindiler. Kendimi bir bebek gibi hissettim.
Bu günkü kahvaltımızda bir Yılmaz ailesi klasiği olarak geçti.
Tüm kahvaltı boyunca televizyondaki sabah programının ve çatal kaşığın çıkardığı sesi dinleyerek geçirdim.Bugün o "Vakit Geçirme Kurslarına" gidecektim. Annemin yardımları ile hazırlandım ve gitmek üzere yola koyulduk.
Dışarıda hafif bir rüzgar esiyordu, dükkanlarda çeşit çeşit şarkı çalıyordu. Çoğunu bildiğim için onlara ayak uydurmaya çalışıyordum. En sevdiğim şarkının sesleri bir dükkandan kulağıma geliyordu. Durdum ve seslere ayak uydurarak dans etmeye başladım.
Şarkı bittiğinde etraftan "devam et" veya "harikasın" nidaları yükseliyordu. Yine sevdiğim şarkılardan biri dükkanda çalmaya başlayınca şarkının büyüsüne kapıldım ve dans etmeye başladım. Bu şarkı bitince ben de bittim. O çok kadar yoruldum ki nefesimi düzene sokmam uzun sürdü. Herkes bana güzel sözler söylüyordu. Hatta" Bana da böyle dans etmeyi öğretsene " diyen bile olmuştu.
Yetişmem gereken bir kurs olduğu için annemi yanıma çağırdım ve tam gidecekken aşina olduğum bir ses "bir kör için harika hareketler değil mi?" dedi. Evet yine rezil oldum çünkü herkes" yazık kör müymüş" dedi. Annemi çekiştirdim ve hızla oradan uzaklaştık.
Bu sesi bir yerden hatırlıyordum ama tam olarak kim olduğuna emin değildim. Annemle bu güzel havada biraz daha gezmek isterdim ama benim şu hiç sevmediğim ama annemin beni sevmeye zorladığı kursa geldik.
Binadan annemin yardımı ile içeri girdim. İçerisi kahve ve pahalı parfüm kokusu ile doluydu, arkada insanı dinlendiren bir müzik çalıyordu.
Merdivenleri annemin komutu ile yavaş yavaş çıktım ve sınıfı bulunca giriş yaptım. Topuklu ayakkabıların çıkardığı sesten yanıma birinin geldiğini anladım ve bu kişinin Açelya olduğunu anlamam için görmeme gerek yoktu.
Açelya ile yaptığımız sıradan konuşmamızdan sonra Açelya'nın yardımı ile yerime oturdum. Sessizce hocanın sınıfa gelişini bekledim . Aslında ilk Açelya ile arkadaş olmak istemiştim ama olamayacağımı biliyordum sonuçta o beni benim gibi olmadığı sürece anlayamayacaktı.
Hocanın sınıfa girişinin ardından herkes hayatında yaşadıklarını ve yaşayamadıkları bir bir anlatmayı başladı. Aslında hiç konuşmak istemesem de içimi dökmenin, zehrimi kusmanın bana iyi geleceğini bildiğim için elimi kaldırdım. Hoca beni seçince Açelya'nın yardımı ile kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Üzülme #Wattys2015
RomanceAşk engel tanır Aşk gururu dinler Gerçek sonlar mutlu değildir Biri aşkını hiçe sayacak kadar bıkmış ve kötü şeyler yaşamış. Diğeri ise ölümü bile hiçe sayacak kadar umursamaz. Kalem aranıyor! Kayıp kız aranıyor! Köpek aranıyor! duydunuz Şimdi...