BÖLÜM 10- Veda (?)

110 15 0
                                    

Merdivenlerde durup derin bir nefes aldım. Telefon ekranına bir kez daha bakıp içimden tecavüzden kaçış yoksa zevk almaya bakacaksın artık diye düşünüp hızlıca açtım.

-Efendim Hocam?

-Günaydın Yazgı. Odanda da yoktun şuan kahvaltıda da göremiyorum seni. Bir gel bakalım konuşalım seninle.

- Şimdi odamdan çıkıyorum Hocam. Ardaların yanındaydım sabah ondan görememişsinizdir.

-Sen gel de konuşalım.

Telefonu kapatıp Arda'yı aradım. Durumu açıklayıp planımı anlattım.

-Bak şimdi benim odamda balkon olmadığı için sabah erkenden sizin odaya sigara içmeye geldim. Hoca kontrol ederken de sigara içtiğimi görmesini istemediğim için çıkmadım, sizin odada olduğumu göstermedim. Anlaştık mı?

-Tamam bro tamam, çaktırmayız.

Kahvaltı yapmak için otelin restorantına hızla yöneldim. Ufak bir şeyler alıp oturdum. Birkaç dakika sonra Kayralar da bizim masaya oturunca sabahki durumu hatırladım. Yaşadığım hayal kırıklığını... Tekrar gözlerim dolacak gibi olunca birazcık iştahım da kaçtı. Kalktım gittim. Afiyet olsun dedikten sonra uzaklaştım. Kendimi resepsiyonun önünden geçip otelin kapısından soğuk havaya teslim ettim. Ciğerlerime çektiğim hava biraz olsun kendime getirdiğinde bedenim gevşedi. Benimle ilgilenmek zorunda değildi, değil mi? Sabah benim suratıma bakmadığı için ona kızma hakkım yoktu. Kendime kızıyorum onu yıllarca çok farklı yerlerde tuttuğum için. O beni bir 'günaydın'a bile layık bir yerde tutmuyormuş. Ben de gece öyle konuşunca önemsiyor sanmıştım. Her zamanki aptal ben. Her zamanki gibi kendi kendine gelin güvey olan ben... Ne kadar ilgiye açmışım diye düşündüm. Ufacık bir şefkat belirtisi, ufacık bir bakış hemen açılmama sebep oluyordu. Zayıflık. Bu durumu bir şekilde halletmeyi aklımın köşesine yazdıktan sonra odama yöneldim. Hızla yokuş yukarı yürüyüş yolundan en arkadaki ufak bloğa ulaştım. Eşyalarımı koyduğum ufak spor çantasını zaten akşam Kayraların yanına gitmeden toparlamış olmama şükrederek her şeyimi alıp odadan çıktım. Önümdeki merdivene bir süre baktım, dün Kayra'yla beraber yürüdüğüm yere. Geceyi, gezinin tamamını hatırladım. Anılarımı hiçbir yerde bırakmayacak kadar bencilim ben. İki sene önce de sırtlanmıştım o otelden onun tüm hatıralarını. İlk bakışını, gülümsemesini beni kucağımda taşımasını. Buruk bir gülümseme yayıldı. Kendime sordum: "Bu geziyi nasıl hatırlayacaksın Yazgı?"

Hayallerimin gerçek olduğu sonra da ufacık bir anla, ufacık bir sabahla yıkıldığı gezi. Ne sanmıştım ki? Bu geziyi de hayal kırıklığımı da unutmayacağım.

Dalgın dalgın otobüse yürüdüm tek başıma. Yalnızlık... Yalnızlığı hiç sevmem ben ama bazı anlarda kendinize bu hakkı vermelisiniz. Yalnız olmak kendinizle baş başa olmaktır çünkü. Düşünmeye, karar vermeye, yolunuzu çizmenize yardımcı olur. Yalnızlıktan korkmak kendinden kaçmak değil midir? Cesur olup kendi karşınıza dikilebildiğinizde öğreniyorsunuz her şeyi. İnsanlar yalnızken bu yüzden korkar. Eğer dışarıya karşı hep maske takan bir insansanız, zaman zaman aynanın karşısına o maske olmadan geçmeyi bilmelisiniz. Maskenin altında ne olduğunu unutmamak için.

Güneşin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin