BENİ ÖPMEDİ. CİDDEN. O DURUMDA. BENİ ÖPMEDİ.Alt dudağımı yine ıslaklığını hissedemeden dudağının ucuyla ufakca çekip bıraktı. Kazayla yapılmış gibi gözüken bilinçli dokunuşlarla dudaklarımız birbiri üzerinde geziniyor,zaman zaman değiyordu. Aynı nefesi ortak kullanıyorduk. Verdiği nefes benim sonraki nefesim olurken benim verdiğim nefes onun ciğerlerine doluyordu. Bacaklarımız dolanmış bedenlerimiz yaslanmıştı. Yükselen sıcaklık dikkatimi dağıtan kokusuyla birleşmişti. Artık dudaklarımın üzerine kapanmayan dudaklarının ufak dokunuşları sinir bozucu gelmeye başlamıştı. Ne kadar zaman olmuştu bu durumda? Ne kadar süre geçmişti? Ya zaman yavaşlamıştı ya da çok uzun süredir böyleydik, hiçbir şey bilmiyordum. Onun öpüşüne ihtiyaç duyuyordum. Bu olanlar hissel bir sevişme gibiydi. Masum olduğu kadar aramızdaki havada yoğun bir elektrik ve tutku yüklüydü. Kışkırtıcı. Güzel kelime. Artık öpmesini beklerken o tek harekette kendini yataktan dışarı attı.
NE?! YA SEN BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUN? AH EVET, TABİİ Kİ DALGA GEÇİYORSUN. MEGALOMAN ÖKÜZ. ÇOK MERAKLIYDIM SENİN DUDAKLARINA. EVET ÇOK MERAKLIYDIM AMA KONU ŞUAN BU DEĞİL. DENGESİZ MANYAK.-Sigara içmeye çıkıcam, gelecek misin?
Bana yöneltilen soruya kısa bir an cevap vermeden önce kendimi az önceki anın çekiminden kurtarıp sesimi "onu daha az istiyor gibi" çıkartmaya çalıştım. -Benim onu istediğimi,fazlaca istediğimi zaten biliyor olması benim bunu tavırlarıma yansıtmamı gerektirmezdi değil mi?-
-Gelirim.
TABİİ Kİ GİDECEKTİM. TABİİ Kİ.
Ben de yataktan kalktım. Soğuk hava uykumu açar diye üzerime bir şey almadan çıktım. Balkona geçtik ve sigaralarımızı yaktık. Tatlı bir sessizlikte, sert bir soğukta hareket eden sadece dumandı. Söndürdüm. Hep hızlı içerim zaten. Birkaç saniye sonra yanımda duran kül tablasına uzandı. O da kendi sigarasını bastı. Birkaç saniye kolu bedenimin yanında kaldı. Gözlerim balkonun yaslandığım soğuk betonunu tutan eline kaydı. Yukarı doğru yavaş yavaş incelemeye başladım, kafamı kaldırdım.
Göz göze kaldık. Gözlerindeki neşeli parıltıları inceledim. Yaramaz bir çocuğa benziyordu sanki. Bu düşünceyle gülümsemek üzereyken onun gülümsemesine takıldı gözüm. Dudakları yine yaramaz bir çocuk gülümsemesiyle kıvrılmıştı. Beni inceliyordu. Bakışları dudaklarımda bir an sabitlendi. İleri birer adım.. Yavaş, çok yavaş yaklaştık birbirimize. Geçen saniyeler aramızda asılı kaldı bir süre. Son adımı hızla, tutkuyla attık. Dudakları dudaklarımın üzerine kapandı.
Biraz önce aramızda asılı kalan saniyeler bu sefer etrafımızı sardı ve zaman bizim etrafımızda dönmeye başladı. Yavaşça birbirlerini tanıyan dudaklarımız, alıştıkça istek ve tutkuyu göstermeye başladı. Bacaklarım... titriyordu. Dizlerimin bağı çözülmüştü. Tanıdığım, dokunduğum bir sürü dudak olmuştu bugüne kadar. Ama bu..Bambaşkaydı. Ayrıldığımızda nefes nefeseydim. Bacaklarım hala titriyordu. Kalbimin sesinden başka bir şey duyamıyorum. Onu bana bakarken buldum sonra.
-Karanlıkta olan karanlıkta kalır.
Kayra söylediği cümleyle beni o anın büyüsünden çıkartıp,tepeden aşağı yuvarladı. Sevgilisi vardı. Biri görse, duysa onun için sorun olacaktı. Durdum. Kendimi gerçekliğe adapte edip gülümsedim.
-Tabii ki öyle olacak.
-Güzel, o zaman eğlenceli bir gezi olacak.
-Bence de.
Biraz konuştuk sonra. Gelecekte yapacaklarından, özgürlüğünden bahsetti o. Dinledim ben de. Tam ağzımı açıp cevap verecektim ki, üzerimdeki hırkayı tutup bir anda sertçe kendine çekti. Dudaklarımız hızla birbirine çarpıp sonra kenetlenirken o kendi sırtını duvara yasladı. Anın tadını çıkarmak için gözlerimi kapattım. Hissetmek... Vücudumu onunkine tamamen yasladım. Boşluğa tahammülüm olmadığından bastırdım hatta. Onu hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Gölgesi
CasualeYıllar önce bir yolculukta karşılaşıp tanışmış iki zıt insan... Paylaşılan tüm özel anların anısını sırtlanan Yazgı ve iki yıl sonra Yazgı'yı tekrar gördüğünde büyük değişimini fark eden Kayra... Değişim olumlu yönde değilse, düzeltmek için olumlu a...