Elimden pek iş gelmediğine dair onlarca hatta yüzlerce kanıt gösterebilirim heralde, ama en kesin ve elle tutulur olanı hayatımın ta kendisi.
Herkesin hayatında kendini aradığı dönemler olur gibi klişe bahanelerin arkasına saklanmayacağım hiç. Eğer kendinizi kaybetmezseniz bulmak zorunda kalmaz, bunun için arama yapmazsınız. Bu fazla acımasız bir cümle olabilir size göre ya da kötü günler geçirdiğinizde teselli vermek yerine kendinize kızmanıza sebep olabilir fakat yalan söylemeyeceğim. Her zaman kendiniz için yapabileceğiniz iyi bir şeyler vardır ve şuan kötüyseniz; bu çabalamadığınız için.
Kalabalık. Tek kelime. Zararsız ve masum gelebilir göze. Masum ya da zararsız değildir. İnsana en çok yalnızlığı kalabalık getirir. Çevremde şişirme bir kalabalıkla, etrafımda dolanan ikiyüzlü tonla insanla ve o zamanlar sevdiğime inandığım hayatımın en büyük problemiyle - Orhun- yaşıyordum. Çoğu insanın sahip olmak istediği her şeye sahipmiş gibi gözükmemi sağlayan maskelerimin her gün yenisini takıyordum. Tanıştığım her yeni insana ne görmek isterse onu gösteriyor, iskambil destesinden oyunu kazandıracak kartlarımı seçip önüne diziyordum. Baksanız beni mutlu sanabilirdiniz. Baksanız bana şımarık megaloman diyebilirdiniz. Baksanız bana güzel ya da çirkin diyebilirdiniz. Ama ne kadar bakarsanız bakın kendinize gerçekten yaşayıp yaşamadığımı sorduğunuzda cevap alamayacağınıza eminim. Nereden mi biliyorum? Ayna karşısında kendimi incelediğimde gözlerim uzun zamandır gerçek bir şeyler görmemiş gibi bomboş bakardı hep.
Antalya'daki kendi hayatıma yeniden döndükten bir süre sonra gezinin şokunu üzerimden atmıştım. Okulun son dönemlerine girerken Orhun'la ayrı olmamazın yarattığı boşlukla yeni insanlarla tanışıyordum, yeni flörtlerim oluyordu, yeni ilişkiler arıyordum. Biraz böyleydim ben, yalnız kalmaya dayanamazdım hep bir erkek olurdu. Etrafımda, sağımda, solumda,önümde, arkamda, avucumda.... Baba ilgisiyle şımartılıp, babama aşık büyüyen ben... Babamın anneme duyduğu aşkı görüp her erkek öyle sever zanneden ben...
Gerçi tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır, bir şekilde Orhun mutlaka tekrar girecekti hayatıma. Her şeyi aslında kısmen her şeyi ilk olarak tecrübe ettiğim insan oydu. İlk doğru düzgün çıktığım çocuk, beni ilk öpen çocuk... Hatta beni ilk aldatan çocuk... Komik değil mi defalarca kez aldatılan ben, her dönüşünde koşulsuz şartsız affettim onu. Yazın yine gelecekti, yazları bensiz geçiremezdi bilirdim. Yine affedecektim. Bunu da bilirdim.
Haziranın başlarında tahmin ettiğim gibi milyon özür milyar yeminle geldi yine. Hiç tutmayacağını bile bile hepsine inandım baştan sona. Başka çarem yokmuş gibi hissediyordum. Beni başka kimse sevemez gibi hissediyordum.
Üzücü olan beni en iyi onun tanıyor olmasıydı. Kimseye söyleyemediğim her şeyi onun biliyor olmasaydı. Tüm kırgınlıklarımın, çocukluğumun yara izlerinin geçeceğine, iyileştireceğine söz verip daha derin yaralar açmıştı her yerde. Yine de çocukça bir umutla bağlıydım onun beni iyi edeceği düşüncesine... Sözlerinin hiçbirini tutmayacaktı, yine de hiçbir şey olmamış gibi kabul ettim yaptıklarının hesabını dahi sormadan.
Yaz tatilleri zaten babamın yanında geçirdiğimden -3 yaşından beri annemle babam ayrı ve annemle yaşıyorum. Bunlar farklı hikayeler konumuzu dağıtmayalım- ilişkimiz mesajlarla, internet üzerinden yapılan konuşmalarla ilerlerdi zaten. Ben babamın yanında İstanbul'dayken o da beni bolca rahat rahat aldatırdı. Basit temelleriyle, berbat bir ilişkiye sahiptik. Neden bir arada olduğumuzu, neden dönüp dolaşıp birbirimizi bulduğumuzu anlamıyordum. Çevremizdeki insanlar da anlamazdı, kabullenmişlerdi yalnızca Yazgı'yla Orhun böyleydi.
Zaman zaman çok hoş anlayışlı bir insan olurdu aslında. Arkadaş ortamının bozduğuna, iyi bir kalbi olduğuna inandım hep. Bazı günler arkadaşları onun telefonundan,onun hesaplarından mesajlar atar dalga geçerlerdi benimle. Çok da önemsemiyordum artık. Ruhum onun karşısında kendiliğinden ezilen bir yapıya bürünüyordu. Beni hızla aşağı çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Gölgesi
De TodoYıllar önce bir yolculukta karşılaşıp tanışmış iki zıt insan... Paylaşılan tüm özel anların anısını sırtlanan Yazgı ve iki yıl sonra Yazgı'yı tekrar gördüğünde büyük değişimini fark eden Kayra... Değişim olumlu yönde değilse, düzeltmek için olumlu a...