Trajikomiktir ki benim de geçmişim var... Ha bu arada yine ben Kayra şu seksi olan. Evet tabii ki sizlerin de geçmişi var ne kadarı geçmişte kalmıştır bilmem de ben yeniden doğdum. Yani düşünüyorum fiziksel olarak da öyle yeniden doğmuşum... Az sonra fiziksel kısmını anlayacaksınız.
Her şey kavramını baştan yazıp üstüne utanmadan yaşayan ben o dönemlerde çok şey görüp fazla fazla şey yaşadım. Kendimi, başkalarını, hayatı tanıdım. Başkalarını tanımayı (30 saniyede onlar için CV yazacak kadar falan... [Ki şaka değil burda Yazgı'dan yorum alacağız])-Ah benden yorum alacakmışız, ben Yazgı. Cidden insanları tanımak konusunda özel insanüstü yetenekleri var. Bir süre muhabbet ederseniz Kayra'nın kesinlikle insan olmadığını düşüneceksiniz- öğrendim. Üstünkörü geçmeyelim baştan başlayalım:
Aslında benim sürecim iki sene sayılmaz, cinsel yaşantıyla ilgili ilk fikir edindiğinde 13 yaşında fazlasıyla çevre sahibi bir ufaklıktım. Zaten sonra ciddi bir evrim geçirdim. Çevreler arası ciddi sıçramalar yapan her yaşantı türünü gören bir insandım. Misafirim çok olurdu 14 yaşında evrimin en büyük ikinci adımına kadar gelen misafirlerime dokunmayan dünyalar tatlısı, (okuyucularımın cinsiyetine göre minnoş ya da japon) şeklinde hitap edebileceğiniz uzun saçlı kumrala kaçan kahverengi gözlü hafif çekik gözlü pelteğimsi bir ergen(?!)dim... Neden "(?!)" güzel soru, benim gibi geçireni görülmemiştir.... Bol hormonlu, adrenalin manyağı, zıpzıp, yerinde durmayan bir eleman halini aldığım döneme psikolojide ergenlik diyorlarmış. Kavramları yine her zamanki gibi baştan yaratmış oldum. Şimdi haksızlık olmasın Yazgı'ya, onun anlattğı bölüme geçeyim. yani nasıl oluyor diye bakıyorum yaklaşık 15 ile 18 yaş arası zaman diliminden konuşacağız. Bu da demek oluyor ki aslında 18 olduğumdan beridir +18 aktivitelerim son derece sınırlı hatta bazı ülkeler 21 kabul ediyor. Hatta ve hatta sayın okuyucularım bazı şeyler için Hollanda vatandaşlığı da gerekiyor da neyse... (hayır gay değil hemen fesatlaşmayınız...) Geziden döndüğümde takıldığım arkadaş grubunda 4 çekirdek erkektik, ve gruba anlık dahil olan insanlarla tanışmak 5 dakika unutmak 5 saniyeydi... Yani açık olmak isterdim (istediğime emin değilim) ama umarım bir gün başka bir kitapta. Bu arada bu bölümü yazarken çok şirinim farkındayım, aksi takdirde bayan okuyucularımızın nefretini kazanır ve kitaptaki güzel yerimi "Bad Boy" modlarına bırakmış olurum, bu beni çok üzer. Payım olan kitabı okuyabilmeliyim sonuçta öyle değil mi ? Aslında her şey bir yana hayatımınen boş en mutsuz ama en eğlenceli dönemini geçirdim sanırım. Bu yüzden olsagerek boş dönem kağıtta da dolmuyor(klavyeyi daktilo gibi varsayarsak). O yüzden çok oyalanmadan da sizin de eğleneceğiniz temanın adrenalin olduğu bölümlere geçeyim. Ortam değişiklikleri ve türevi durumlardan sonra bi ilişkiye başlayıp o ilişkiyi başka biriyle ortak karar alıp bitirip ardından diğer ilişkimle ortamımı seçmiş oldum tabii bu dönemler fazla stabil olmak yaramayacağından biraz adrenalin ve uyku dolu arayışlara girdim. Kaya tırmanışları, motor kazaları, mahkemeler... Oluş sırasına göre anlatmakta yarar var ki uslanmaz bir Adrenalin Boy olduğumu farkına varın.((((((((Adrenalin>Bad)))))))) Şubat tatili, Aslında 2 senenin tam ortasında gezi yapılacağı zaman. Evet sevgili okuyucular ne olduğunu biliyorsunuz ve hayır sevilesi okuyucular yataktayken olmadı... İzmir'e vardım, aykırı teyzem ve eniştem beni dünyalar güzeli yerlere götürdüler kahvaltı için. Çok güzel falezler, şubat tatili haliyle serin rüzgarlı deniz dalgalı(dalgaya dikkat edin lazım olacak). Kahvaltıyı kumların üzerinde yanımızda bizim golden cinsi güzeller güzeli, canyoldaşı hatta cankurtarıcı dostumuzla hoplaya zıplaya ettik. Ben tabii sigara içeceğim, gezeceğim, yerimde duramam yani... Dağ keşisi modunda başladım tırmanmaya sahilden falezlerin tepesine. Bir yerde bizim cankurtaran dostumuz durdu haliyle ve yoluma yalnız devam ettim. Güzel bir manzara buldum ve ne göreyim: TIRMANIŞ YAPILACAK KADAR GÜZEL BİR YERDEYDİM! Sigara paketi de dahil her şeyi bırakıp aşağı tırmanışın tersi biçimde indim. Ardından yukarı da tırmandım. İpsiz yaklaşık 15 metrelik bir yer, cidden büyük cesaret. Yürek sözcüğüne benzer şeyler yememe ramak kaldığını bilmeden gururla en köşeye oturup sigaramı yaktım. Sonuna geldiğimde her şey yolundaydı. Derin bir nefes duman ve daha onu üfleyemeden sigarayı atarken sarsılmamla birlikte KAYA KOPTU... Evet sen saat boyu tırman bir şey olmasın, sigara öldürür cidden öldürür. Haa tabi yazabilecek kadar hayatta olduğum düşünülünce sigarayla da inatlaşırım. Havada sağımdan saçılan ufak taş barçacıkları ve solumda da çam ağacının sivri, iğne yaprakları yaklaşık 10 dakika gibi geçen süre boyunca gözümün önünden geçti. Sonra başımı aşağı eğdim; Yer bana doğru yaklaşıyor, galiba bu sefer öldüm diye düşünürken denize kafamı çevirdim ve sanki Yazgı'yla olduğumuz gezideki sahil manzarasını uçarak izliyor gibiydim, gerçi gündoğumu geçeli biraz oluyordu da neyse... O an tüh ben İzmir'den geziye geçecektim Yazgı'yı göremedim düşüncesi...
Yere vardım, güzel düşüş de belim çok ağrıyor ayağa kalkmam imkansız... kendimi dalgalardan uzaklaştıracak kadar bile... Aklınızda tutun demiştim.(bu nokta bir trip noktasıydı). Şans mı dersiniz bilmem marka vermek gibi olmasın operatörler arası hat taşıyordum. Tl yok, arama yok... Arkadaşa ödemeli attım ve geri döndü (arkadaş! budur!!!!). Teyzemin numarasını verdim ve az önce değindiğim cankurtaran dostla beni buldular.... Akut kol, bacak toplarız diye ilkyardım çantası getirmemiş ambulans geldi.Akutla helikopter çağırırlarsa üzerime kaya yağacağı için inmemeleri gerektiğiyle ilgili uzun soluklu tartışmalardan sonra benim için sedye sarkıttılar. Sedyeye beni bağlayıp yukarıda jandarma, akut, hemşireler, ambulans şoförü ve teyzemler beni 10 dakikada indiğimi sandığım yerden 10 dakikada çıkardı. Tabii dalga vurdu diye titriyor titredikçe belimde acı çekiyordum, ve tuvaletim vardı... Ambulansla 45 dakikada hastahaneye vardım tabii önce jandarmaya kimsenin beni itmediğini 1 saat açıklamam gerekti. Hastahanede röntgendir zarttır zurttur derken, belimi kırmış olduğumu öğrendik. Neyse buralar sıkıcı atlıyorum da yine de tuvaletimi çok acılı yollarla yaptğımı söylemeliyim (sonda).Aradan 2 ay geçti belimde korse ben ehliyetsiz motor tepesinde... 85-90 kilometre hızla giderken önüme taksi kırdı ve arkamda biri vardı. Yüksek ihtimal frene basarak çarpsam uçar ve ölürdü... Eh ben de motorun önünü kaldırıp uçmamak için gaza bastım.Sonra hatırladığım ufak karelerden birinde "Ehliyeti olan yok mu? Şu motoru bi kenara çeksin!" diyordum. diğerinde hastahanede kafama 2-3 dikiş bahanesiyle 8 dikiş atan doktor. Röntgen.............. Korse beni korumuş ya hala felç değilim... Usanır mıyım ertesi gün direksyon sınavına girip motor ehliyetimi aldım. Çünkü kaza için 1 gün daha sabredemedim. Eh yetti mi ? Bence yetmedi. Sonra aradan bikaç hafta geçtiğinde bir sebepten daha karakoldaydım. 1 gece nezaret ertesi gün savcı... Polis amcalarla güle eğlene harika bir gece geçirdikten sonra savcı beyamcayla güldük bayaa... Tabii 2 ay sonra hakim ablayla güldük.... Üzerinden yıl geçti hala tutuksuz yargılanıyorum. Tam bir adrenalin boy! Zaten bütün bunlardan sonra kendi kendime 12. sınıf öğrencisi sınav stresi inek boy olma kararı alarak her şeyden çekildim...
Yazgı'ya kadar ancak öyle toparlanırdım bir gezi daha olacaktı öyle değil mi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Gölgesi
RandomYıllar önce bir yolculukta karşılaşıp tanışmış iki zıt insan... Paylaşılan tüm özel anların anısını sırtlanan Yazgı ve iki yıl sonra Yazgı'yı tekrar gördüğünde büyük değişimini fark eden Kayra... Değişim olumlu yönde değilse, düzeltmek için olumlu a...