Medyada Kayra
Üçümüz de aceleden uzak adımlarla gitmemize rağmen ayak seslerimizin ahenksizliği, sessizliğimizin de işaret ettiği grup uyumsuzluğunu vurguluyordu. Birbiriyle alakası olmayan üç insan! Cidden alakasız üç insan... Sessiz,sakin bir Aytuğ, çekingen utangaç bir ben veee seksi, yakışıklı, girişken, rahat Kayra...Üçümüz de susmuştuk. Aytuğ neden bizle geldi hiç bilmiyordum. Aslında geldiği için içimden sövmedim dersem yalan söylemiş olurum... Kayra'yla başbaşa Güneş'in doğuşunu izleme şansımı çalıyordu. Bir daha denk gelecek bir şans değildi, tek hakkım da böyle tükenmiş olacaktı. Bu düşünceyle yüzüm istemsizce buruştu bir an. Neredeyse bu düşünceler anın tadını çıkaramayacak kadar çökmeme sebep olacaktı ki otelin ön kapısından kendimizi dışarı attık. İliklerime kadar nüfuz eden soğuk hava düşüncelerimi bölmüş gerçek dünyaya dönmemi sağlamıştı. Oldukça karanlık ve soğuktu. Evet soğuktu, ama biraz daha onun yanına yaklaşabilsem alev alev yanacaktım. Bu soğukta bile yanacaktım. Ateş olduğu belliydi.
Ateş yaklaşmayı bilmeyeni yakar. Dilinden anlayanı memnun eder yalnızca. Isıtması, aydınlatması hep sevdiklerinedir. Ama ateşin aşkı başkadır aslında. O suya aşıktır. Ateşle suyu kavuşturup çıkan sesi dinleyin, o ses huzur sesidir. Madem öyle aşk alev alev yanmak mı? Yangınını söndürebileni bulmak mı?
Sahile doğru hızla yol alırken kimse konuşmuyordu yine. Hoş konuşmamak iyiydi, soğuktan çenem titriyordu zaten. Konuşsam ayrı rezillik... Konuşmadan yürüsek de yanında olmak yetiyordu. Biraz önceki gülümsemesini hatırladım. Tamam biraz da gülümsese fena olmazdı ama önemi yoktu. O an fark ettim ilk defa birinden ilgi alaka beklemeden karşılık beklemeden ben ona ilgi duyuyordum. Kendimde yapılan bu devrimi sessizce karşıladım. Normalde bende bağıra çağıra olurdu her şey. Bilindik "Bir devrim sessizce olmalı mesela"dizesinin aksine. Her şeyim bir gürültü, hayatım bir kalabalıktı. Ama bu sefer sakindim. Yaz günü sabah erkenden gidildiğinde denizin sakinliğini bilirsiniz. Huzurlu, aynı zamanda huzur veren... Aynı o durumdaydım sanki. Bu da bir ilkti.
Dalgın dalgın yürürken sahile vardık. İskele hemen dikkatimi çekmişti, gerçi bu karanlıkta çıkıp çıkmamak konusunda emin olamadım. Sonuçta sakarlıkla yere yapışıp rezil olmak da var. Ama Kayra önden gidip Aytuğ da peşine takılınca mecbur yavaş yavaş takip ettim. Aytuğ neredeyse ucuna kadar gitti eski iskelenin. Karanlıktan deniz gökyüzünün devamını andıran koca bir siyah çarşaf gibiydi. Dalgalar görünmüyordu ama iskeleyi yalama sesleri kulağıma hafifçe çalınıyordu. Deniz de sakindi demek ki. Aytuğ sınıra gelince, Kayra biraz da arkasında sabitlendi. Durduk. Tam anlamıyla sadece durduk. Denizin o ürkütücü belirsizlik görüntüsüne ters düşen huzur verici sesi dışında ses yoktu etrafta. O sessizliği ilk bozan olmamak için sustu herkes. Amacımıza odaklanmak gibi düşünülebilir tabii. Muhabbete değil, gündoğumu izlemeye geldik sonuçta, değil mi? Güneş'i bekliyorduk. Bir ara Aytuğ üşüdüğümü fark etmiş olacak o sessizliği büyük bir cesaretle dağıtarak ceketini bana doğru uzattı. Normalde almayabilirdim ama gerçekten donuyordum minnetle üzerime geçirdim. Aytuğ sessiz, sakin ve zekiydi. Benim gibi şiirle ilgilenirdi. Bu konuda çok güzel paylaşımlarımız vardı. Muhabbeti hoş ama bana göre fazla sessiz ve gösterişsiz sayılabilir. Gösteriş meraklısı olmaktan değil de, gücü sevmek diyelim. Her şeyi takdir edilecek bir insan sayılmazdı ama bu hareketi centilmenliğini ve kibarlığını gösteriyordu. Bu düşüncelerle tebessüm edecekken dudaklarımın kenarlarının yavaşça kıvrılmasını Kayra'nın sesi yarıda kesti."Şimdi sigara olsa güzel olurdu. " Cevap vermedim. Aynı fikirde olmama rağmen neden sustum bilmiyorum.
-Tamam yalan söylemeyeceğim, ben ondan fazlasıyla utanıyordum. Benden kat kat güçlü ve kat kat baskın insanlar beni hep ürkütmüştür. Ya da sindirmiştir diyelim. Ben kendi güvenli bölgeme sinmiştim ve adım atmaya korkuyordum.- Herkes susunca yine o konuştu. "Aytuğ üşümüş gibisin sen al ceketini, ben benimkini veririm." Aytuğ gerçekten üşümüş olacak ki bana döndü. Ceketi kolayca çıkarıp teslim ederken öbür taraftan başka bir ceket uzatıldı. Kayra ceketini uzatmış bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Gölgesi
AcakYıllar önce bir yolculukta karşılaşıp tanışmış iki zıt insan... Paylaşılan tüm özel anların anısını sırtlanan Yazgı ve iki yıl sonra Yazgı'yı tekrar gördüğünde büyük değişimini fark eden Kayra... Değişim olumlu yönde değilse, düzeltmek için olumlu a...