2. BÖLÜM ¤ DOLUNAY ¤

193 14 3
                                    

Ne için durmalıyım?
Kurşunlu harflerin işbirliği boşunadır
ve kurşunlu harflerin işbirliği
bu değersiz düşünceyi kurtarmaz.

Ben ağaçların soyundanım
Ve bu "bayat" havayı solumak kederlendiriyor beni,
Ölen bir kuş uçuşu unutmamayı öğütledi bana
Tüm güçlerin sonu güneşin gerçeği
ve ışığın bilinciyle birleşmekten ibarettir,
birleşmek.

-Furuğ Ferruhzad

Uçmayı unutmamalıyım, ölü kuş öğütlerindeki gibi uçmayı. Devam etmeliyim yaşamaya inatla. Çatlaklarda hayat bulan narin çiçekler gibi direnerek.

Yaprakları unutmamalıyım, ölü ağaç öğütlerindeki gibi yaprakları. Kopup savrulurken bile rüzgarın içinde, renklere bezenip insanlara gülümsemeyi bilmeliyim. Sonbaharlara kırılmamayı ve ilkbaharla tekrar başlamayı öğrenmeliyim.

Sevmeyi unutmamalıyım, ölü şair öğütlerindeki gibi sevmeyi. Melek kanatları yanarken insanların gözü önünde ve herkes susarken delicesine, delicesine susarken iyiliklerin ölüşüne sevmeyi unutmamalıyım, umut için. Ölü şair öğütlerindeki gibi...

Kelimeler işbirliği halinde istila ediyorlar benliğimi. Pek çok soru doluşuyor allak bullak olmuş aklıma. Neredeyim mesela? En son bir kaldırımın soğuğunda bayat havayı soluyorken, şimdi hangi değersiz düşüncenin kucağına düştüm böyle?

Gözlerimi aralamaya çalışıyorum. Sönmeye yüz tutmuş güneş ışığı, bitmeyecek sandığım gecenin çoktan bitmiş olduğunu müjdeliyor ellerinde sıcaklıklarla. Yağmurdan kalma bir ıslaklığı kurutma çabasında.

"Neredeyim ben? Neler oluyor?"

Telaşlı bağırışlarım karşısında gözlerini kırpıştırarak açıyor, sağ tarafımdaki sürücü koltuğunda bulunan genç adam. Bir süre cevap vermeyip gözlerini ovuşturuyor ve sonra hiç acelesi yokmuş gibi sakin hareketlerle arabayı çalıştırıyor. Bakışlarını yoldan çevirmeden bana cevap veriyor nihayetinde.

"Arabada olduğunu anlayacağını ummuştum."

"Sen kimsin? Bir dakika sen-"

"Evet, seni arabaya almadan giden benim, biliyorum. Uyuduğun müddet boyunca sayıklamaların yüksek dozda bana hakaret içerdiği için bir de şimdi işitemeyeceğim lütfen sus. Arabadan atmadığıma dua etmelisin."

"Beni orada ölüme terk ettin! Durdur arabayı. Durdursana. İneceğim. İneceğim durdur diyorum!"

"Dün arabadan inmeyeceğim diye bağırıyordun şimdi de ineceğim diye. Ne inatçı kızsın. Şimdi lütfen biraz sessiz ol. Uyurken bile konuştun zaten."

Olanca sinirimle bağıracakken öksürmeye başlıyorum. Kupkuru olmuş dudaklarım susuzluktan daha fazla konuşmama izin vermiyor. Genç adam elini arkaya atıp bir su şişesini bana uzatıp iç komutu veriyor. Başka seçeneğim olmadığı için suyu alıp bir dikişte içiyorum.

İçtiğim su beni büyük oranda kendime getiriyor. Bakışlarımı yanımda oturan genç adama çeviriyorum. Üstündeki kıyafetlerin gayet kaliteli olduğu belli oluyor. Öyleyse neden araba çaldı?

Saçlarını elleriyle düzeltiyor, diğer eliyle de ustalıkla arabayı yönlendiriyor. Bakışlarımı yola çevirsem de, bana baktığını hissederek kafamı tekrar ona çeviriyorum. İlk kez yüzünü tam anlamıyla görüyorum.

Karşımdaki erkeğin ihtişamı beni öylesine affallatıyor ki, sadece birkaç saniyeliğine her şeyi unutuyorum. Bakışlarımı kendime doğru kaçırdığımda, ne kadar dağılmış olduğumu fark ediyorum. Saçıma belli belirsiz bir şekil vermeye çalışırken bazı yerlerinde zedelenmeler olan eteğimi çekiştirerek düzeltmekle uğraşıyorum. Ayakkabılarımı giyerken karşımdaki adam da bir yandan beni süzüyor. Sanki cevap bekleyen gözleri bir bana bir de yola bakıyor.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜNEŞ HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin