2.Kederli Gözler

40.5K 2K 197
                                    

Oğuz olabildiğince hafiflemişti. O mercan mavisi gözlerde gördüğü korku ve tedirginlik, o kızın günlerdir beynini işgal etmesinin bedeliydi.

O hastane odası, günlerini, gecelerini kabuslara-rüyalara-seraplara çevirmişti.

Oğuz oldum olası umursamaz, tasasız bir tipti. Annesinin ve babasının şımarık oğlu, mahallenin vurdum duymaz delikanlısıydı. Hep kuzeni Demir'in gölgesinde yaşardı. En yetenekli, en övülesi her daim Demir ve Ali olurdu. Oğuz ise çapkın, laftan anlamaz, hovarda kelimelerinin sözlükteki anlamlarıydı.

Onun öyle "Beni bu hale dertlerim getirdi" diye bir politikası yoktu. O böyleydi işte. Yaradılışında vardı. Annesi ve babası ona öfkelendiğinde, Demirin babası olan, nefret ettiği amcasına benzetirlerdi. Çünkü Oğuz aşık bir çiftin, düzgün bir ailenin çürük elmasıydı.

Dünyalar güzeli bir kız kardeşe sahipti. Yüzü kadar karakteri de güzeldi Ece'nin. O ağabeyine her daim ablalık yapacak bilgeliğe sahipti. Bu yaşına gelene kadar babasının parasıyla, ganimetleriyle övünmemişti.

Ama Oğuz öyle değildi. O babası araba almak istediğinde zerre itiraz etmemişti. Hatta ilk arabası 18'inde eline geçmişti. Sonra istediği okulu kazanma zahmetine girmemiş, özel okullarda eğitim görmüştü. İşletme okumuştu, okulunu bitirdiği an mesleği elindeydi. Bunun sebebi babası ve amcalarının ortak holdingi değildi. Her ne kadar bu işe babası sayesinde adım atsa da, Oğuz'un matematiksel bir zekası vardı.

Babasının onu suistimal etme ihtimali yüzünden her daim gizlerdi bu yeteneğini. Ancak okulun ikinci dönemi kendini tutamamış, neredeyse profesöre kafa tutmuştu. Tüm okul onun kovulacağını düşünürken, yabancı ülkede eğitimini görmüş olan öğretmenin işlem hatasını fark eden Oğuz, okulun ilklerin de yer almaya başlamıştı. Bunda hocanın hoşgörüsü ve alçak gönüllüğü büyük etkendi.

Sonrası çorap söküğüydü. Bir yandan okuluna devam ederken, öte yandan Demir'e yardımlarını eksik etmiyordu.

O, Demir ve Ali bir yola baş koymuşlardı. Çocukluğun getirdiği kardeşlik, acıların eklendiği dostlukla birbirlerine kenetlenmişlerdi. Her ne kadar haylaz bir ruha sahip olsa da, çocukluk arkadaşı, kan kardeşi, kuzeni olan Demir'in bu sıkıntıları tek başına göğüslemesine asla izin vermezdi.

Onlar her daim rakipti. Ancak en kötü günlerinde birbirlerinden başka kimseye sahip değillerdi.

Oğuz Demir'in Erva'dan önce ki hallerini anımsayınca tüyleri ürperdi. Soğuk, duygusuz ve kaskatı bir adam, bir kızın dokunuşuyla mum gibi erimişti.

Oğuz ilk başlarda ona ve Erva'ya epey sıkıntı çıkardığını kabul ediyordu. Şimdi o zamanları düşündükçe pişmanlıkla doluyordu.

Aslında Oğuz böyleydi, değişmezdi. Bir kız görür, onu kendine tav etmeye kalkar, başarana kadar pes etmezdi. Erva'da ki o soğuk ve masum hava Oğuz'u çekmişti. İlk başlarda onun zorla tutulduğu için memnuniyetsizliğini fark etmiş, ona yakınlık kurmaya çalışmıştı. Hiç bilmediği bir toprağa adım atmak gibiydi Erva. Hayır, aslında biliyordu. Kız kardeşinin bire bir kopyası gibiydi bu kız. Oğuz ömrünün sonuna kadar Ece gibi temiz ruhlu bir kız göremeyeceğine kendini öylesine inandırmıştı ki, Erva onu sarsmıştı.

Onu izlerken bu oyunlar yıpranacağını, heder olacağını düşünmüştü. Ama Erva onu yanıltmış, tüm zorluklarla baş etmiş, hatta Demir'i yola getirmişti.

İlk başlarda yine ilk tercihin Demir oluşu Oğuz'u rahatsız etmişti. Bu hep bir rekabet hali gibiydi. Kızlar ya Demir'e bakardı, ya Oğuz'a. Demir bu rekabeti önemsemezdi. Ancak çocukluğundan beri ona örnek tutulan kuzeniyle yarışmamak, kendini onunla kıyaslamamak Oğuz'un elinde değildi.

"RAFLARDA!" Asi ve Mavi(Umut Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin