2.Bölüm(Günlük) Part 2.

20.7K 174 17
                                    

Sevda:
-O günü unutamıyorum. Annemin kafasını diktirmek için komşumuzdaki hemşire Seda ablayı çağırmıştım. Seda abla 55 yaşında, tek kızını kanserden kaybetmiş ve annemi kendi kızı gibi gören kadındı. Bu yüzden, annemi öyle görünce ağlamıştı. 'Boşan, bizde kalın' filan demişti ama, Seda abla emekliydi. Bir emeklinin maaşı ise okul okuyan ve hasta olan 2 kişiye hiçbir şekilde yetemezdi. Annem kibarca reddetmişti 'yanlışlıkla oldu' falan demişti ve s. Neyse, sabahı okula gözlükle gitmiştim gözümdeki morluklar gözükmesin diye. Lanet (lanet derken, Sevda babasını kastediyor) beni okula bırakmamıştı o gün. Ceza olsun diye evimizden 16km aralı yerleşen okula yürüyerek gitmiştim. Okulun kapısından geçerken ise onu (Pusatı) görmüştüm.

-Dediğim gibi, ondan hem nefret ediyordum beni yendi, eğer yenmeseydi tüm bunlar olmazdı diye ama diğer yandan da hayranlık duyuyordum ilk kez beni biri yenmişti diye. Lakin nefret eden yanım daha ağır basmıştı ki, beni görünce kafamı eğip tanımamasını umarak kapıdan geçeceğim sırada, kolumu yutup engellemeye çalışınca, yüzüne tokat atmıştım. O ise ani bir hareketle gözlüğümü ne için çıkarttı bilmiyorum ama çıkartarak sadece 'özür dilerim' demişti. Bu içimde bir yerlere su serpmişti sanki, annemden sonra ilk kez biri benden özür diliyordu. Lakin hiç birşey söylemeden yanından ayrılıp derse gitmiştim. Arkamdan baktığını hissediyordum.

Ders çıkışında da onu görmüştüm lakin lanet (babası) beni almaya geldiği için, neredeyse Pusatın bana yaklaşmasını görmesin diye koşarak binmiştim arabaya. Her gün daha artık çalışıyordum ama o, (babası) her gün bana yenildiğimi hatırlatarak yaşamayı hak etmediğimi söylüyordu. Sonra günler böyle geçiyordu lakin haftasonu, okuldayken Pusatın okul kaydını bizim okula aldırdığını sıra arkadaşımdan öğrenmiştim. Sıra arkadaşım tüm olayları biliyordu. Yani Pusat beni her gördüğünde özür dileyip arkadaş olmak istediğini dile getirdiğinden dolayı, ona olayı anlatmak zorunda kalmıştım.

Her gün biraz daha yakınlaşıyorduk sanki. Evdeki durumlar ise hep ayni yoldan ilerliyordu. Kısacası, zamanla arkadaş, daha sonra ise sevgili olmuştuk. Yıllar-yılları kovalıyordu. 17 yaşımdaydım. Pusat askerlikden dönmüştü. Tekerlikli sandalyedeydi. Bu askerlikden sonraki ilk görüşümüzdü. İlk başta sıkılmıştı biliyordum. Onu tanıyordum çünkü, ama ona sarılınca tüm sıkıntısı gitmişti. O, da beni tanıyordu çünkü. Biliyordu ondan sırf bacaklarını kaybetti diye ayrılmayacağımı.

-Aylar geçmişti. Artık ona taparcasına bağlanmıştım. Bir gün yine son ders olan sporu ekip okulun bahçesinde konuşurken, amcam bizi görmüş. Lakin bana birşey belli etmeden günler geçmesine rağmen, bir gün pat diye söyledi babama. Kıyamet koptu tabi. Babamın ideal kızı olan ben fahişelikle suçlandım. Babam beni dinlemeden yüzüme tokat atıp, aceleyle onu görmeye gitti. Adresini ise amcam olacak adi vermişti.

-Pusatın ölümünden sonra, Pusat gilin komşusu olan Belçim giysilerini ipe asarken olanları gördüğünü ve aslında neler olduğunu bana anlattı. O gün babam onlara gidip, Pusatın annesine "oğlunu çağır gelsin bana yardım etsin, bilgisayar aldım ama kuramıyorum" demiş. Annesi pazara gidiyormuş o sırada. Ne bilsin ki babamın oğlunu tanıyıp tanımadığını? Çağırmış oğlunu. Babama "şimdi geliyor" dedikten sonra evden ayrılmış. Pusat aşağıya iner inmez babam ona;

-"Sen misin ulan benim kızıma göz diken adi? Piç ben senin kanını ...... miyim? Hangi g..le sen benim kızıma bakarsin ha?! Sakat! Utanmıyor musun? Bir ona bak bir kendine" ve s bu gibi ağır laflar etmiş. Ayrılınca ise;

Sadece Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin