10.Bölüm

26 1 0
                                    

Zeynep'in mütebessim suskunluğunun anlamını anlamakta hiç de zorlanmadı adam. Ve birkaç dakika içerisinde, sipariş ettiği İtalyan şarabı, plastik masalarına servis edilmişti bile. "Şerefe" diyerek ilk yudumlarını karşılıklı içtiler.

"Nasıl, beğendiniz mi?"

"Doğrusunu söylemek gerekirse, şaraptan pek anlamam ama gerçekten de içtiğim en yumuşak içimli ve lezzetli şarap diyebilirim. Çok teşekkür ederim" dedi, Zeynep. Sözlerinin büyük bir bölümü, nezaketen edilmiş laflardı ama şarap gerçekten de çok iyi gitmişti.

"İtalya'nın Toscana bölgesinde yetişen, kırmızı Sangiovese üzümlerinin muhteşem bir kupajıdır bu. Özellikle, 2002 ve 2003 hasadını çok severim. Lütfen, içindeki menekşe aromasını hissetmeye çalışın damağınızda, güzel Bayan" derken, kallavi bir yudum daha almaktaydı geniş gövdeli şarap kadehinden, adam.

İkinci kadehler, özellikle Zeynep'i olmak üzere her ikisini de biraz daha gevşetmişti. Üstlerindeki ekranlardan takip edebildikleri kadarıyla, bir saat kadar kalmıştı Köln-Bonn havaalanına inmelerine.

Mavi gözlerini; Zeynep'in kestane rengi, uzun ve dalgalı saçlarında, ardından da buğday teninde gezdirdikten sonra, gördüğü en güzel göz elasına dikip, yavaşça sordu:

"Densizlik olarak kabul etmezseniz Zeynep Hanım, size bir şey sormak istiyorum."

Zeynep'in biçimli dudakları, biraz müstehzi ama çokça da isterik haliyle gülümsedi:

"Lütfen sorun, daha ne özelim kaldı ki?"

"Neden şehrinizi terk edip, uzaklara gidiyorsunuz?"

"Çünkü sıkıldım. Harun'un sevgi gösterileri ve yoğun ilgisi beni bunalttı. Daha, O'nu sevip-sevmediğimi bile bilmiyorum. Şimdiden beni sahiplenmeye çalışmasını ise hiç kabullenemiyorum. Kafamı dinlemek ve aşkımı, daha yalnız ve bireysel yaşamak istiyorum. Şayet varsa tabi."

Zeynep'in gözlerine yaşlar dolmuştu. Hafif dolgun yanakları, tuz denizine dönüşmek üzereydi. Ama diğer taraftan, rahatladığını ve konuştukça hafiflediğini hissetmiyor da değildi.

"Bu kitap der ki, güzel Bayan: 'Aşkı, ona bir sahip olma düşüncesi katmaksızın düşünemezsiniz."

"Ama ben, kendi hayatlarımızı yaşayabileceğimiz bir aşk ilişkisi istiyorum ve bu da mümkün bence" derken; adamdan, sağlam bir cevap alacağını çok ama çok iyi biliyordu, Zeynep.

"Aşk, sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılar, Zeynep Hanım. Sizin o dedikleriniz, aşkmış gibi yaşanan garip birlikteliklerin ürünüdür, inanın bana. Binlerce kilometre öteden de aşkı duyabilirsiniz ama bu, tamamen aşkınızın frekansı ile ilişkilidir. Dip dibe yaşanan ve vıcık vıcık olmuş beraberliklerden çok daha seviyelidir. Ama her şeye rağmen aşk, sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılar."

"Peki o zaman, 'Onu neden sevmeliyim?' soruma, niçin cevap bulamıyorum? Lütfen, bunun yanıtını verir misiniz, bana?"

ARARKEN YİTİRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin