{4}Nöbetçi

26 5 0
                                    

Multimedia Yağız *-*:-) ;-)

Sıraya oturdum. Uykum vardı çünkü dün akşam rüyam da Yağızların evinden yine aynı çığlık sesi geliyordu.

Bütün gece onu düşünüp uyumadım. Şimdi de uykum vardı.

Zil çalınca kantine indik. Yağmur sıraya girdi ben ise masa bulup oturdum.

Yağmur elinde ki ıvır zıvırları masaya bırakıp oturdu.

" Yağmur , sence biz Yağızların evine girsek , evi bir arasak o çığlık ne öğrensek ha ? "

Yağmur elindeki kahveyi yavaşça masaya bıraktı. Elerini çenesinin altında , bir birine kenetledi ve bana bakıp " Kızım sen beton mu yedin ? Hayır anlamıyorum onlar öyle oyun oynanacak tipler değil. Belki bize şimdilik birşey yapmadılar ama onlar pek tekin değil. "

Offladım. Bilmiyorum o evde birşey var gibiydi.

Sınıfa gideceken bir kız geldi " Güneş Yolcu sen misin ? "

" Evet ne oldu ?" Kız küçüktü. Beli ki ilk senesiydi.

" Müdür yardımcısı seni çağırıyor. Nedenini bilmiyorum. "

Kafamı saladım. Yağmur gelmek istedi ama onu sınıfa gönderdim
Müdür yardımcısının odasına gelip üstümü düzeltim. Kapıyı çalıp içeri girdim.

Selda hoca yerinden doğrulup bana baktı.

" Güneş Yolcu değil mi ? "

Evet dercesine kafamı saladım. Niye çağırdı ki aceba ?

" Nöbetçi ihtiyacı var. Seni onun için çağırdım. Al şu kartı , üçüncü kata çık. "

Kafamı salayı odadan çıktım. Bir bu eksikti zaten.

Üçüncü kata gelinci , nöbetçiler için ayrılmış masaya oturdum.

5 dakika sonra koridorda ayak sesleri geldi. Koridorda Yağızı görünce ağlamak istedim.

Gel , gel sen de gel. Bir sen eksikti.

Yağız gelip yanımda ki sandalyeyi aldı. Elinde nöbetçi kartı vardı.

Duvar kenarına geçip oturdu. Nöbetçi kartıyla oynamaya başladı.

Kafamı tekrar masaya koydum. Biraz daha öyle kalıdıktan sonra Selda hoca geldi. " İkiniz şu kitapları 12-H sınıfına götürün. "

Kalkıp kutulardan birini aldım. Diğer ikisini Yağız aldı.

Sınıfa gelince buranın kulanılmadığını anladım. Çünkü çok kirli ve havasızdı.

Kitapları ilerde ki kitapların üstüne bıraktım ve kapıya döndüm.

Ne zaman kapandığını bilmediğim kapıyı açmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım.

Kapı açılmıyordu. Elimle kapıyı ittim. Fakat olmuyordu.

Yağız arkamdan seslendi " Ne oldu ? "

" Açılmıyor. "

Yağız kapıya yaklaşıp zorladı ama olmadı. Omzuyla kapıya vurup açmayı denedi ama yine olmadı.

Yağız bir küfür mırıldandı. Kapıyı zorladı.

Yağız kapıyı açmaya çalışırken kapının altından bir zarf geldi. Bu ne şimdi ? Sarı zarfı eğilip aldım.

" Pardon. Biz burda kilitli kaldık yardım edin. " diye kapıya vurdum.

Ama ayak sesleri uzaklaştı. Yağız bir bana bir elinde ki zarfa baktı.

Elimden alacaken ben çektim ve öğretmenler masasına oturdum.

Zarfı açtım.

Bu zarfı size ancak böylr verebilirdim. Bu zarfın içinde bir tane flaş var. Sınıfın dolabında bilgisayar var , onla izleyebilrsiniz. Bilgisaysrın şifresi Işıl .Bunu okuduktan sonra yok edin aynı şekilde flaşıda. Size bunu söylediğim bilinmemeli. Çünkü bu yük fazla bana artık gerisi sizde.

Sesli bir şekilde okuduğumdan Yağız da duymuştu. Hemen gidip dolaptan bilgisayarı çıkrdı.

Bilgisayarı getirip masanın üstüne koydu. Ben de sıraya oturdum.

Yağız da yanıma. Bilgisayarı açtık. Şifre istiyordu. Şifre Işıl ' dı
Tesadüf mü demeliydim ?

Yağız " Flaş nerde ? "

Flaşı ona uzatım. Videoyu başlatık

Siyah bir ekran çıktı. Daha sonra yüzü görünmeyen bir adam.

" Merhaba çocuklar. Sizi böyle pis bir yere kapatmak istemezdim. Ama size söylemem gereken şeyler var. Yağız senin baban Umut Baran iş seyhati için gittiği şehirde , Güneş senin annen Mine Yolcu ile iş yerinde karşılaşır. Umut bey Mine hanımdan etkilenir. Fakat Mine hanım evli ve bir çocuğu olduğundan ne kadar Umut beyden ettkilense de yüz vermez. Fakat yemek için gittikleri yerde fazla içince sarhoş olurlar ve o gece yaşananların sonucu olarak Işıl adında biri dünyaya gelir. Güneş senin babanın gittme nedeni , babam herşeyi öğrendi. Buraya gelme nedeniniz ise Yağızın babası Umut beyin düşmanları. Işılın senin , annenin ve Yağızın peşindeler. Tehlikedesiniz birbirinize yardım edin. "

Ekran karardı. Nefes alamıyordum. Sanki hayali demirden eller beni boğuyordu.

Göz yaşlarım durmuyordu. Canım çok yanıyordu.

Gittiği için kızdığım babam aslında aldattılmıştı.

Annem babamı aldattmıştı. Annem canım dediğim insan.

Yağız bilgisayarın kapağından tutup duvara vurdu. Daha sonra cama yumruk attı.

Delirmiştik sanki. Ben deli gibi titriyor ve ağlıyordum. Yağız ise sağa sola saldırıyordu.

Yağızın söyledikleriyle yerime çakıldım resmen.

" Işıl benim kardeşim mi ? "

KüçükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin