Multimedia Cemre :-)
Çok şık bir yere gelmiştik. Bana çok zıttı. Fazla resmi.
İçeri girince , hafif bir müzik vardı. Kadeh sesleri ve sesiz konuşmalar.
Ceketimi görevliye verip , içeri geçecektim ki Yağız eliyle belimi yumuşak bir şekilde kavradı.
Sanki elektirik akımına kapılmışım gibi titredi içim.
Ne oluyordu bana , Allah aşkına. Yağızın yönlendirmesi ile bir masaya otturduk.
Masaya otturduk. Garson gelip siparişleri alıp gitti.
Yağıza bakıtığım an o da bana bakıyordu. Gözlerimi kaçırdım.
" Işılı , kardeşin olarak görüyor musun ? " Neden böyle birşey sordum bilmiyorum ama sormuştum arttık.
" Neden görmiyeyim , küçük ? "
Ah bende ne zamandır söylemiyor diyordum. Gerizekalı.
" Sadece merak ettim. Yani daha bir kaç gündür öğrendin kardeşin olduğunu. Zaman alır diye düşündüm. "
" Neden zaman alsın , küçük ? "
Anlama problemi vardı bunda herhalde.
" Yani baban anneni aldattı kabulenmek zor olur diye şey ettim. "
" Sen nasıl hâlâ onu seviyorsan bende seviyorum , annenin babanı aldattmasına rağmen Işılı kabuletiysen , ben de kabul ettim. "
Bu çocuk beyinsiz falan mıydı ? Ne desem ters cevap veriyor.
Yemekler gelince sustum. Yavaş bir şekilde yemeğimi yerken , Yağızın telefonuna mesaj geldi.
Sonra kafasını bana çevirdi ve " Geldiler , kırmızı elbiseli kadın ve siyah takımlı kel adam. Hemen bakma. "
Kafamı saladım. Çatalımı yemeğin içinde gezdirirken , susadığımı fark ettim.
Suya uzanıp bir yudum alıp biraktım. Kafamı kaldırıp tarif ettiği çifte baktım. Çapraz masaya otturdular.
Yağız yemeğime dönmem için beni uyardı. Hayır anlamıyorum. Bize zarar vermek isteyenler bunların ne alakâsı vardı ?
Tabağımla uğraşırken Yağızın sesiyle kafamı kaldırdım.
" Eğer biraz daha o tabakla uğraşırsan küçük , çatalı gözüne saplarım. "
Ağzımdan bir " Hah" çıktı. Daha sonra çatalımı , küçük etlerden birine batırıp ağzıma götürdüm.
Fena değildi ama annem...O daha güzel yapardı ama bunun bir önemi kalmadı.
İştahımın kesildiğini anlayınca , çatalı masaya bıraktım.
Biraz daha oyalandıktan sonra masadan kalktık.
Ceketimi getiren görevliye teşekkür edip , arabanın bulunduğu yere geldim.
Yağız , hesabı ödeyip geldi. Arabayı , karanlık bir yere park etti. İçinde beklemeye başladık.
" Yağız , şimdi biz ne yapıyoruz ? Neden insanları takip ediyoruz ? O saçma isimli adama niye güveniyoruz ? "
" Gerçekten babamın fazla düşmanı var. Bunlardan bazıları Işılıda öğrendi. Annen ve babam bizim bilmediğimiz birşeyler daha yapmışlar ki bunlar hem sizin hem beni peşimdeler. Cadrice güvenmiyorum. Zaten ben genelde kimseye güvenmem. Sadece gerçekten bize yardım ediyor. Bunu biliyorum. "
Ne uzun konuşmuştu. Heralde hayatının en uzun konuşmasıdır.
" Şey...Şimdi biz neyiz gizli ajan falan mı ? "" Nasıl düşünmek istersen. "
Mekandan bizim çift çıkınca , Yağız arabayı çalıştırdı.
Çift önde biz arkada gidiyorduk. Işıl aklıma gelince telefonumu aldım.
" Yağmur ne yapıyorsun ? "
"Kıvançlardayız. Oturuyoruz. Siz ne yaptınız ? "
" Arabadayız. Takip ediyoruz. Işıl ne yapıyor ?"
" Uyudu. Cemre onu yatırmaya götürdü. "
" Tamam. Biz ne zaman geliriz bilmiyorum. Siz orda kalın. Öptüm. "
" Tamam canım. Ben de öptüm. "
Sigara kokusu geliyordu. Kafamı kaldırdım. Yağız sigara mı kulanıyor ?
" Sigara kulandığını bilmiyordum. "
" Benim hakkımda ne biliyorsun ki bunu bileceksin ? "
Haklıydı. Tanımıyordum ki onu. Elimi örükten çıkmış , birkaç tutama götürdüm ve oynamaya başladım.
Daha ne kadar gidecektik bilmiyorum. Ama sıkıldığım bir gerçekti.
Önde ki çift biraz sonra , büyük hatta baya büyük bir evin önünde durdu.
Arabadan indiler ve evin kapısından girdiler.
" Eee ne yapacaz şimdi ? "
Yani geldik kapıya kadar , şimdi ne olacakti ki ?" Eve gideceğiz. Başka birşey kalmadı. "
" Tamam. "
Araba ilerlemeye başladı. Titremeye başlayan telefonumu elime aldım. Yavuz arıyordu.
-eski iş yerinde ki arkadaşı. -Büyük bir sevinçle telefonu açtım. " Yavuz , Allahım seni çok özledim. "
" Ben de seni. Ne hayırsız çıktın. Hiç aramıyosun. "
" Ya özür dillerim. Yerleşme telaşı falan filan derken arıyamadım. Eee canım , nasılsın, ne yapıyorsun ? "
" İyiyim. Ya işte pasta..."
Telefon elimden çekilince şoka uğradım. Telefonum Yağız tarafından arabadan uçtu.
" Manyak mısın sen ? Ne yaptın ya ? "
" Yeter. Canım istedi fırlattım. "
" Ne...Ya...ya sen ne zanediyorsun kendini ? Canı istemiş fırlatmış. Ya sen nas..."
" Eğer bir daha bana bağırırsan , seni gebertitim. Anladın mı ? "
Gözlerim dolmuştu. Sinirden ağlamaktan nefret ediyordum. Hep böyle oluyordu.
" Arabayı durdur. İnmek istiyorum. "
Beni hiç duymamış gibi yola devam etti. Neyse dedim -yine- neyse.
Eve gelince arabadan indim ve sanki kapıyı Yağızın suratına vuruyormuş gibi , tüm gücümle ittim.
Yağız bana bir bakış attıp , arabay baktı. Kafasını iki yana salayıp , eve girdi.
İçeri girince hepsi ordaydı. " Ben geldim. Hadi gidelim. "
Azra ayağı kalktı. " Bence de yoksa ben bu Kıvanç salağını boğacam. "
Kıvanç kahkaha attıp , koltuğa uzandı.
Yusuf " Ee ne yaptınız ? "
" Hiç. Yeri öğrendik. "
Emre , Işılı taşımak için bizle geldi. Işılı yatağa yattırıp çıktık odadan.
Cemre " Ben geçiriyim seni. "
Emre " Olur. Ben kaçtıp. Görüşürüz. "
Emre gidince bizde yattaklara geçtik. Azra ve Cemre , annemin kaldığı odada kalıyorlardı.
Yatağa girdim. Ne için çabaladığımı bilmiyordum ama uğraşıyordum.
Sanki koca denize dalıp karşıda daha iyi bir hayat varmı bakmak gibi. Emin değilsin ama gerçek olma ihtimali mutlu eder.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük
ChickLitArkadaşlık , kardeşlik , Aşk. Kim kime aşık ? Kim kimin kardeşi ? Kimse bilmiyor. Yazardan başka. Belki de o bile bilmiyor.