''Çimlere uzanmış yatıyordum. Hava belki de hiç bu kadar güzel olmamıştı. Yanımda insanlar vardı ama yüzleri bulanıktı.. uzun sarı saçları olan bir kadın ağacın yanında durmuş bizi izliyordu.. Papatya desenli tatlı bir elbisesi olan küçük bir kız vardı yanımda... Bana topladığı papatlayaları getirmişti.. koşarken kırmızı sevimli kurdelesi bir oraya bir bu yana zıplıyordu. O küçük kız bir an gözümün önünden kayboldu. Onu aramaya çıktım. Ormanda yolunu kaybettiğinden korkuyorum.. Onu bulmalıyım..
Her şey kararmıştı gözümde. Kendimi iyi hissetmiyordum. Arkamdan bir ses geldi.. Bir şey bacağıma dokunuyordu.. Gözlerimi açtım. Yanımda kanlar içinde duran küçük kızdı bu..
yanımda ağlayarak beni sarsıyordu.. Bedenimi hareket ettiremiyordum...
+ hıçkırarak ''Uyan abla!!!! ''
+abla onlar gelicek kaçmalıyız
+Abla geliyorlar korkuyorum
+Abla çok korkuyorum
+Abla kaç
+Abla!!! ''
(saat 4:30 )
Yataktan korkuyla sıçramıştım.. Su içmek için mutfağa gittim.. Suyu bardağa boşaltıp içiyordum ki mutfak odasının lambası patladı.. Her yeri sessiz bir karanlık kuşatmıştı. Çekmecelerden mum arıyordum.. Karanlıktan doğduğumdan bu yana nefret ederim.. Ah sonunda buldum ama bir terslik vardı. Arkamda birini hissediyordum.. Arkamı döndüm..kimse yoktu.. Ben ne saçmalıyorum? evimde kimse olamazdı.. Ailem öldüğünden beri ben yalnız yaşıyorum.. evin bütün odalarını dolaştım ama kimse yoktu.. Hala uyanamamıştım.. Saat çok erkendi uyumalıyım ama gözlerim kapanmamakta ısrar ediyordu.. Sıcak bir duş almak istiyordum. Banyoya gidip üstümdekileri çıkarttım. Su bedenimi sarmalıyordu.. Karnımda inanılmaz bir ağrı başladı.. Karnımda boydan boya bir kesik vardı.. ahh doğru ya ben hafızamı kaybetmeden önce bir kaza geçirmiştim..kazada ailemde bana eşlik etmişti.. o kazada benim kurtulmam şanstı sanırım.. üstümü değiştikten sonra odama dönüp kulaklığımı takmıştım..
(saat 5:00)
telefonum çalmaya başladı.. Arayan ortağım Choi den başkası değildi..
+ Su Jin üzgünüm bu saatte seni rahatsız ettim ama 1 saat sonra seninle çalıştığımız yerin karşısındaki kafede buluşalım
-ne oldu Park So? sesin telaşlı gibi görünüyor kötü bir şey mi oldu?
+buluşunca anlatıcam
dedikten sonra telefonu kapattı..
(saat 6:00)
onunla konuştuğumuz gibi saat 6 da kafeye geldim ama onu göremedim.. Telefondan onu aradım ama cevap vermedi.. Biraz daha bekledim ama ne gelen vardı ne giden..
onun evine gittim..
kapı aralıklıydı.
- Park So ben geldim neredesin?
ev darmadağınıktı.. odalara bakmaya başladım.. odalara bakarken yatak odasından iğrenç koku geliyordu.. Midem bulandı.. Kapıyı açtım gördüğüm şey gerçek olamazdı..
-Park!!!!
onu görür görmez bütün vücudum buz kesilmişti
Yerde cansız bedeni duruyordu..
Korkudan kımıldayamıyordum.. Bu nasıl olabilmişti?
Geri geri gidiyordu ki boynumda bir bıçak olduğunu farketmem uzun sürmemişti. Arkamdakinin nefesini boynumda hissediyordum.. Benim için her şey bitti diye sanıyorken arkamdaki beni kendisine çevirdi.
+''İnsan gibi kokuyorsun.. Sende kimsin? ''demişti bana
SJ-''B-Ben.. Su Jin '' sesim tahmin ettiğimden de titrek çıkıyordu
+Beni dinle Su Jin!! Buradan çık ve geri gelme.. Gelirsen bunu hayatınla ödersin
SJ-''Öldüreceksen neden beni şimdi serbest bırakıyorsun''?
+''Vakit yok git buradan!'' adeta kükrüyormuşcasına bunu söylemişti
Diğer odadan sesler gelmeye başladı..
+''Sanırım vakit sandığımdan da kısa süreymiş'' etrafa göz gezdirdikten sonra bulunduğumuz odanın dolabına bakış attı..
Cevabı gayet netti.. O dolabın içine girdim
+'' Ventigo olan evde canlı kurtulduğuna göre ya şanslısın yada...'' dedikten sonra alaycı bir gülümsemeyle dolabın kapağını yüzüme kapattı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimdeki Yabancı
FantastikHer şey bir kazada başlamıştı.. Kaçırılan insanlar üzerinde yapılan testler başarılı olmuş fakat yeni bir rejenerasyon ortaya çıkmıştı...