Tahrik unsuru

12 1 0
                                    

Haziran 2006 İstanbul

Nağme

Sırıtarak yatak odamdan çıktım ve mutfağa doğru yol aldım. Hahhah , az önce benle sevişeceğini zanneden Murata bana dokunmasına bile izin vermedim. bu yüzden kendimi aşırı iyi hissediyordum. Ne de olsa , hep o beni kızdıracak  diye bir şey yok.

Sırıtarak mutafağa geldim ve ilk iş olarak radyoyu açtım. Hande Yenerin Aşkın ateşi şarkısı çalıyordu. Yeni şarkı olsa da çok kısa sürede popülerleşti.. Dünden kalma bulaşıkları bile yıkamamıştım. Ne de olsa, dün o kadar dolu bir gün geçirdim. Hemen bulaşıklara koyuldum.  Az önce yaptığım muzipliğin verdiği keyif ve şarkının notaları altında kıvırtmaya başladım. Bir taraftan 2 parça bulaşığı yıkamaya çalışıyor , diğer taraftan da kalçalarımı bir sağa  bir sola sallayıp şarkıyı mırıldanıyordum.

Muratın da mutfağa geldiğini duydum ve onu duymamış gibi yaparak biraz daha kalçalarımı kıvırtmaya başladım. Arkadan gelip elini sağ ve sol taraflarımdan tezgaha koydu ve  beni tezgahla arasında kıstırdı. Ne yapmaya çalışıyordu ki? Onu boş verip kıkırdayarak oynamaya devam ettim ve her kıpırdamamda ona sürtünüyordum. bir az sonra beni tezgaha iyice sıkıştırıp kıpırdamamı engellemeye çalışıyordu. Demek , oyun istiyorsun ha?

Ona doğru dönmeye çalışınca bir az geri çekilip dönmeme izin verdi şimdi yüz-yüze bakıyorduk.  Radyodaki şarkı değişmişti ve tanımadığım bir şarkı gidiyordu . Okuyan Serdar Ortaçtı sanırım ve bir ritmik şarkı daha.

-Sen niye benle beraber dans etmiyorsun? sabahları ritmik şarkılarla uyanmak iyidir aslında- diyip gülmemi bastırdım.

-Hmm.. Demek her şey normal çiftlerde olduğu gibi olsun istiyorsun öyle mi? Yani sıradan olmak?- dudaklarını sarkıttı. Sanırım şirinlik yapmak peşindeydi.

-Öyle anladıysan eğer. Ben sadece etap-etap gitmek istiyorum. Mesela, normal ergenler gibi ilk defa sinemada çekinerek elimi tutmanı, parkta başımı omzuna koymayı, nebileyim salonda film izlerken öpüşüp koklaşmayı falan...- ellerini yanımdan çekip başımın üstündeki dolaba koydu.

-Ya sen benimle beraber olmayı istersen? Bak şimdiden söyleyeyim. O zaman da ben "evlenmeden olmaz" derim. - pis-pis sırıtmaya başladı ve beni biraz daha tezgaha sıkıştırdı. Şimdi anlamıştım işte. Beni tahrik etmeye çalışıyordu. Vay pislik ...

Biraz daha sıkıştırıp canımı acıtmaya başlıyordu. Aniden sol  kolunun altında geçe bileceğim kadar boşluk olduğunu gördüm ." Bingo" . Napıcağımı biliyorum.

Arkamdaki tezgaha uzanıp 2 çatalı sol elime aldım. Onu elime alıp yukarı kaldırdım ve bir-birine tokuşturup ses çıkardım. Dikkati dağıldı ve sol tarafa baktı ve ben de ani hareketle sağ taraftan eğilip kolunun altından çıktım.

Hahha. Başarmıştım. Bir kaç saniye sonra ne olduğunu farkettiğinde bana döndü ve afallamış ifadeyle baktı .

-Oh, sandığımdan da çevikmişsin. Tamam o zaman normal çiftmiş gibi davranacaksan neden gidip üzerine bir şeyler giymiyorsun. Sanırım hiç bir ERGEN kız sevgilisinin önünde külotla gezecek kadar aptal değildir ? Değilmi?- ergen sözünü bilerek vurgulamıştı. Kısasa-kısas.

- Ama hiç bir ergen kızı sevgilisi giyindirip-soyundurmuyordur ? Değil mi?-onunkiyle aynı tonlamayı kullandım.

-Üzerime kusuyorsun , bir de seni o pis kiyafetlerden kurtardığım için bana kızıyorsun öyle mi? Ve senin yüzünden en sevdiğim gömleğim kusmuk içinde kaldı . Onu da hatırlatırım. Bu da demek oluyor ki bana da abinin kiyafetlerinden birini vermek  zorundasın. Şimdi bir tacize daha evet diyorsan , burda bekleye bilirsin. Şunu söyleyeyim ki, bu seferki tacizim sonu yatakta bitecek . - yüzümü buruşturdum . Nasıl oluyor da bu kadar patronluk taslıyordu ki? Ağzımı açmak istiyordum ki devam etti,- Hadi şimdi hayatım, yallah üzerini giyinmeye hadi naş..

Nedenini bilmedim ama hemen ordan kaçar gibi uzaklaştım ve gelip üzerime bir şort geçirdim hemen.. Anlamıyorum ki .. Bu şort da bacağımın sadece 10-15 santimini saklıyor. Ne anlamı var ki? Ayr;ca öyle iççamaşırımla daha rahat ediyorum. Benim evimde nasıl da bana patronluk taslıyor... Evet onu evden kova bilirim. Ciddi ciddi de düşünüyorum

Ama ayaklarım beni dinlemeden abimin odasına dönmüştü bile. Aman, sadece kısas alıyor. Onu kendi taktiğiyle vura bilirim. Dolaptan abimin mavi tişörtünü alıp mutfağa gitim. Tişörtü üzerine atıp giyinmesini söyledim.

Artık sanırım, yemek yapa bilirdim. Radyoda Sezen Aksunun Kaçın kurası şarkısı çalıyordu.. Vay be... bu şarkı benim çocukluğumdan bir şarkı . Ama ritmiyle kıvırta kıvırta buzdolabından malzemeleri alıp menemen yapmaya koyuldum. O da üzerini giyinmiş çay demlemeye koyulmuştu.

Daha bir gün önce arkadaşken her şey ne çabuk gelişti böyle. Ve bir gün bir aile olarak yemek yapıcaz .. Düşüncesi bile güzel..

*********

Yemeği konuşa güle bitirdik . Ortalığı beraber topluyorduk . O yemek artıklarını buzdolabına kaldırıyor , ben  de bulaşıkları hallediyordum , Ama bu sefer sürtünmesiz .. Az önce olanları düşününce kıkırdamaya başladım..

-Aslında kaç aydır böyle güzel gülmediğinin farkında mısın? Sürekli bir şeyler yapmaya çekinir halinle, Utanır hallerinle , Bazen de korkar hallerinle dolaşıyordun ortalıkta.. Yeniden böyle içten güle bildiğin için mutluyum- vay be .. Demek böyle düsünüyor ha.. Demek gülümsememden o kadar hoşlanıyor. Ona dönüp içten bir gülümseme daha yolladım

-Ahh, sana dokunmama izin vermiyorsun ama, o dudakları öpmek için neler vermezdim bilemezsin..

-Aslında bir şey vermene gerek yok. Sanırım sadece bir kaç ay beni gezdirip şımartman yeterli... - pis-pis sırıttım.

-Tamam ben razıyım. Aslında bu gün seni götürüceğim bir yer var aslında. Çok önemli bir yer ama önce ortalığı toparlıyalım. Sakın neresi olduğunu sorma. İşine bak hanımefendi..

Tamam öyle diyorsa öyledir. İşimize bakalım da görelim neresi olduğunu...

-

Aşka kapıyı açmazsan...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin