#2#

47 3 0
                                    

Sabah Dolunay sesizce beni uyandırdı ve Savaş'ın sinirlendiğini ve uyanmam gerektiğini söyledi.Ağzımda bir şeyler mırıldanarak kalktım.Yatağın kenarında şık mavi bir elbise vardı.Dolunay'a bakarak "Bu senin'mi elbisen?"dedim."Hayır,onu akşam Savaş ile bir yere giderken giyeceksin.Lütfen itiraz etme daha kötü olur."onayladım ve üstümü değiştirdim.Salona geçtim Savaş,Dolunay ve adının Doruk olduğunu öğrendiğim kişiyle birlikte oturuyorlardı ben gidince;
Savaş:Kahvaltını yaptınmı?
Ben:Yeni uyandım ve yapmak istemiyorum.
Savaş:Ben istiyorum.Şimdi mutfağa git ve masada senin için hazırlanmış yemeği ye.

Sinirle kalktım ve mutfağa yöneldim.Kahvaltı dünkünden ve beklediğimden iyiydi.Yemeği yemem yarım saatten az sürdü ve masayı toplayıp içeriye geçtim.Savaş yine başladı;
Savaş:Akşam sekizde hazır ol Edirne'ye gidecez.
Ben:Gelmek istemiyorum.
Savaş:Oradan isteklerin umrumda gibimi gözüküyor?
Ben:Ya İstanbul neyine yetmiyorda Edirneye gidiyoruz?
Savaş:Ya bana küçük işlerimde yardımcı olursun ya da ölürsün.Ama ben yardım etmeni istiyorum.
Ben:Senin sorunun ne?ailem sana ne yaptı?
Savaş:İşbirliği yapıp babamı öldürdüler.
Ben:Nasıl olur eminmisin?
Savaş:Evet eminim.Abin babamın hapse girmesine yardım etti ve babanda onu orada öldürttü.Öğrendin işte bunun için intikamımı alacağım.
Ben:Benim abim ve babam yapamaz bunu ya da yaptıysa mutlu olamazdı.Bu işte bir karışıklık var.
Savaş:Benim babamı sende tanıyorsun o piç baban daha cenazesine gelip beni tesseli etti.
Ben:Baban kim?
Savaş:Haluk Özmen hatırladınmı?
Ben:Hayır,olamaz onlar Haluk amcayı çok seviyordu yapmazlar.
Savaş:Babama amca deme o senin bir şeyin değil.

Dedikten sonra oturduğu kanepeden kalkıp odasına girdi.Şaşkınlık ve sinirin verdiği hırsla aklımdan saniyede binlerce düşünce geçiyordu.Bunun farkına Dolunay ve Doruk'ta varmıştı.Dolunay yanıma oturdu ve benim sakin olmamı ister gibi bana baktı.Ben ise duş almaya karar verdim.Fakat Savaş'tan izin almadan girersem kapıyı zorla kırıp beklemeden benden neden izin almadın diyecek bir piskopat olduğu icin kapıyı tıklattım ve içeriden "Yeşim gir."sesini duydum.İçeriye girince;
Ben:Benim olduğumu nereden bildin?
Savaş:Çünkü Doruk veya Dolunay kapıyı çalmadan girerler.Neyse ne istediğini söyle ve çık git.
Ben:Duş almak istiyorum.
Savaş:Gir yarım saatin var.Çabuk çık seninle gitmem gereken yerler var.
Ben:Tamam.

Kapıdan çıktım ve aklıma giymek için temiz çamaşırlarımın olmadığı aklıma geldi.Geri döndüm ve kapıyı yine tıklattım.Bu sefer içerideki ses "İç çamaşırların dolapta" bir şey demeden geri dönüp dolaptan gerekli kıyafetleri aldım.Banyoda şampuanlara ve kokularına bakıyordum'ki mavi bir şampuan kutusunda Savaş'ın kokusu vardı.O şampuanı kullanmaya karar verdim.

Banyodan çıktım ve üstüme kot şort gri bir t-shirt giydim.Saçlarımı kuruttuktan sonra odama girip uzandım.Fakat Savaş odamdaymış hiç görmedim.Bana "iki dakika geç kaldın."dedi.Sinirle ona baktım ama sonra bir şey demeyip gözlerimi devirdim.Sonra;
Ben:Nereye gideceğiz?
Savaş:Alışverişe bu işlerden hiç anlamam.Sen yardım ediceksin.
Ben:O zaman giydiklerimle gidebilirim.

Sadece saçlarımı yukardan topladım ve Dolunayın sandaletlerinden birini giydim ve çıktık.Yolda hiç konuşmadık zaten yol uzun değildi.Arabadan indiğimizde büyük bir alışveriş merkezindeydik.Alışverişe ilk olarak yiyeceklerden başladık.Edirne çok uzak olmadığından fazla zamanımızı almadı.Alışveriş merkezinden çıkmak üzere yürürken bir mağazanın vitrinindeki kan kırmızısı ve bel kısmında ince bir transparan olan elbise çok hoşuma gitmişti,dikkatle onu izlerken Savaş"beğendiysen alalım."dedi.Bende "Hayır,almana hiç gerek yok."dedim.Ama Savaş dinlermi gidip aldı.Nerde giyecektim onu hiç düşündümü bilmiyorum.

Neyse alsın umrumde değil ama bir taraftanda sevinmiştim.Eşyaları arabaya yerleştirirken Savaş'a "Teşekür ederim."dedim.O ise "Teşekür etme,dediklerimi yap yeter."dedi.İşte şimdi geldi eski Savaş.Eve geldiğimizde biraz uyudum ve Savş'ın üstüme su dökerek beni uyandırmasıyla saat yedide uyandım.Üstüme bir şeyler giydim ve çıktık çıkarken "Dolunay ve Doruk gelmiycek mi?"diye sordum.Hayır dercesine başını salladı.İstanbulun çıkışına kadar sesizdik ve ıssız bir yerde araba durdu.Savaş arabadan aşağıya inmişti.Sonra benim kapım açıldı ve beni içerden zorla çıkardı.Çıkınca kenardaki topraklı yere beni zorla oturturdu.

Belinden silahı çıkarır çıkartmaz başıma dayadı.Hayatım birden gözlerimin önünden geçti.Ağlıyordum ve konuşmaya başladım;
Ben:Sana güvenmiştim.Sabah bana karşı davranışlarında bir gelişme olduğunu düşünüyordum.Ama sen düşüncelerimi aldın kırdın ve ayağının altında ezip bana sunuyorsun.

Ben susunca seri bir şekilde silahı beline koydu ve arabaya bindi.Ben hâlla ağlıyordum.Bu ağlamalar kendini sesiz iç çekişlere bırakmıştı ve ben öylece uyumuştum.

~Ölüm Meleğime Aşık Oldum~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin