"O adamı tanımıyor musun cidden?"
Kaşları çatıktı.Sanırım tanımam gereken bir isimdi.Gözlerimi kapatıp düşündüm.Bir kaç saniye sonra gözlerimin önüne bir yemek geldi dizin bir karış üstünde olan beyaz elbisem ve özenle yapılmış uçlarında sarı olan saçlarımla babamın iş yemeğinde etrafa hafif bir şekilde gülerken gözüm takılı kalıyor bir adamda.
Dikkatle beni izlediğini farkediyorum.Bir ara babamın ona Metin diye seslendiğini duyuyorum.Bir kaç konuşmadan ve yemek yendikten sonra kalkıp veda ediyoruz ve gidiyoruz.Arabaya binince annem ve babam konuşmaya başlıyor.Annem onun kim olduğunu sorduğunda babam 'gizemli kutu gibi kimse hakkında bir şey bilmiyor.Sadece Metin Enver olduğunu biliyor.Geçici süre yanımızda zaten tanımaya gerek yok.' Dediği aklıma geliyor.Başka bir şey yok.Gözlerimi açıp baktım.Savaş hafifçe güldü.Konuşmaya başla der gibi baktı.
"Hatırladım.Metin Enver.Nam-ı diğer Gizli Kutu."
"Metin Ender.Ne zaman gördün?"
"En fazla iki üç yıl önce.Peki,ya sen?"
"Üç yıl önce.İş yemeğinde.Babama yardım etti ve bir gay'i korudu.Fakat o koruduğu kişi bir cinayet işlemişti.Ona yakın olmalıyım ki intikam aliyim."
Sessizligi tercih ettim.Savaş'ın gözleri kararmış teni intikam kokuyordu.Artık onu kimse durduramazdı.Işıklarda durunca konuşmaya başladı.
"Son kozda sıra.Ondan sonra başka karakter,başka oyun.Sonuna kadar yanımda olmak zorundasın."
Sessizliğe devam ediyordum.Çünkü her ne dersem diyeyim kendi bildiğini okuyup ona göre hareket edecekti.İyice hava kararmış artık gece oluyordu.Önceki kaldığımız evin önünde Durdu.
"İn ve yukarda Dolunay'ın hazırladığı elbiseyi giy gel.Saç ve makyajı unutma ben beklerim.Fakat acele etmeye bak."
Başımı tamam anlamında sallayarak hızla yukarıya gittim.Odaya girince yatağın üzerinde duran siyah bel dekoltesi olan deri kısa elbiseyi ve siyah diz altına kadar gelen çizmeleri giydim.Sıra makyaj ve saçlara gelmişti.
Banyoya geçip Dolunay'ın makyaj çantasını buldum çekmeceden.Gözlerime siyah bir göz makyajı yaptım ve bordo ruju sürdüm.Son olarak ise saçlarımı üstten sıkıca topladım.Aşağıya inerken yatak odasına geçip boy aynasından kendime baktım.Hafifçe gülümsedim.
Uzun zaman sonra böyle kendime bakıp güzel gözüküyordum.
Çıkıp aşağıya indim.Savaş arabaya yaşlanmış sigara içiyordu.yavaşça merdivenleri inip yanına gittim.Biraz uzaklaşıp baştan aşağıya süzdü.
"Sana pek güvenmiyordum ama üstesinden geldin aferin sana."
Göz devirip arabaya bindim.Sanırım kiyafetle bütün olmuştum.Üzerimde bir adrenalin ve cesaret vardı.Savaş arabayı sürerken ben nereye gittiğimizi merak edip fikir yürütüyordum.Kesinlikle yine bara gidicez diye düşünürken bir evin önünde durdu.Arabadan inip beni bekledi.Yanına gidince anlatmaya başladı.
"Yanımda dik ve güzel dur.Boş bir anın olmasın.Kimseye güvenme içerde.Yanımdan git dediğim zaman Hande yi bul ve onun yanından ayrılma.Soran olursa sevgilimsin.Buraya uzun bir süre geleceksin.Bu yüzden zarar gelsin istemem."
Başımı tamam anlamında salladım.Belimi dikleştirip hafifçe gülümsedim ve Savaş elini belime koyup hafifçe kendine yaklaştirdi.Yürürken de sanki bana acı çektirmek ister gibi elini açık olan yerlerde gezdiriyordu.Sanki dokunduğu yerler yanıyordu.Ve bu acımıyor ama garip hissettiriyordu.
Sonunda içeriye girdik ev dışarıdan gözüktüğü gibi değildi.Girişten bakıldığı zaman karşı karşıya dört oda vardı.İçerdeki krem rengi duvarlar farklı bir hava katmıştı.Tabii bunda sarı renkli avizede büyük bir etkendi.Savaş tekrar belimi sıkıca kavrayıp yürümeye başladı.Doğruca aşağıya indik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Ölüm Meleğime Aşık Oldum~
Mystery / Thriller"Ona hapsolma,Onu hapset" Dermiş Savas'ın babası ama onu kendime hapsetmemki.Ben bir sayfaysam o beni yıllar sonra saracak sarı lekedir. Rengi az ve açıktır ama o renk giderse yazılarla beraber sayfada gider. Benden uzaklaşacak benim Ela gözlü Katil...