Güneşin ilk ışıkları usulca parlıyordu pencereden. Pencerenin ucundan inat yapıyordu sanki güneş ''uyan artık çok uyudun...'' Fatih de çok geç kalmıştı. Söz vermişti ama yetişebilmesi hayli zordu. Hemen apar topar üstünü değiştirdi ve hızlıca merdivenlerden indi. Annesine acil çıkması gerektiğini söyleyip kaçarcasına kapıyı açtı ve koşmaya başladı. 2. Sokaktan geçip sağa döndü meydandaki ağaç heykelinin önünde bulaşacaktı. Heykelinin 4 bir yanını dolaştıktan sonra sedefi gördü. Sedef 18 yaşında, kızıl saçlı, beyaz tenli, orta boylu, güzel bir kızdı. Uzunca süzdükten sonra Fatih usulca yaklaştı. Özür dilerim der gibi başı eğik nazik adımlarla...
-Merak etme çok beklemedim
Dedi Sedef
- Geç kalmasam yine bekletecektin beni.
- Yine de sen beni beklettin.
Diyerek omuz silkti Sedef
Fatih yıllardır Sedef'i seviyordu ama hiç bir zaman söyleyemedi. Soranlara da hep arkadaşım dedi ve hatta kendisi dahi bunu kabullenemiyordu. Yine de nereye kaçarsa kaçsın kendini Sedef'te buluyordu. Sedef ile güzel bir gün geçirdikten sonra akşam evine geri döndü. Kapıyı açar açmaz Karaslan boynuna atlayıp Fatih'i yere yıktı. Karaslan cinsi sibirya kurdu, heybetli ve cinslerine göre biraz daha iri bir kurttu. Fatih de 1.80 boylarında normal kilolarda bir çocuktu. Karaslanı üzerinden alıp ayağa kalktı, annesi başına dikilmişti. Oğlum nereye dediğinde bağırdı annesine ve odasına geçti. Neden onlara bir şeyler anlatmamı bekliyorlar ki eve geliyorum işte diyerek annesine kızıyordu. Önümüzdeki 4 gün Sedef'i göremeyecekti. Bunun biraz bir burukluğu da olsa yine de Karaaslan vardı yanında. Odasına utanarak geldi. Yatağına çıktı. Kuyruk sallıyor bir taraftan da Fatihin eline doğru dilini uzatma çabasındaydı. Usulca sevip seninle yarın işimiz var deyip telefonuna kulaklığını takıp uykuya daldı...