Hediyenin kokusunu almış gibi Fatih in üzerine atlayıp onu uyandırdı. Fatih güçlükle üzerinden aldı Karaslanı ve taşlı tasmasını boynuna geçerdi. Bir ödül almış gibi mutluydu Karaslan. Sağa sola koşuyor ara sıra havlıyordu. Birlikte Sedef'i beklemek için ağaç heykelinin yanına gittiler. Bu sefer dedikleri saatten biraz daha geç gelmişti Sedef.
- Ooo... Sedef hanım sonunda teşvik edebildiniz. Çok değil ya ben de şu gördüğün ağaç oldum. Ağacı bırak fosil oldum sadece.
- Dalga geçme sen de korkutmasaydın o kadar...
- Tamam tamam kızma hemen. Bak bu sefer Karaslanı da getirdim
Birlikte ıssız ormana gittiler ve onu ağacın yanına getirdi. Fakat ağaçta oyduğu oyuk kapanmış ve ağacın aşağı sarkan dalları kesici bir aletle kesildiği çok belliydi. Bu pek hoşuna gitmese de aldırmadı. Ağacı gösterdi. Sedef ağacı çok sevdi. Böylesine güzel renkte bir ağaç ilk defa görüyordu. Birden rengini görünce aklına geldi
- Tıpkı bana yaptığın kolye...
Fatih Sedef'in ağzını kapattı ve hemen bir ağacın arkasına geçtiler.
Konuşan iki adam vardı.
- Ağacın altını kazan ne sence?
- Bilmiyorum ama susturmamız gerek.
- Ben bir köpek eşelemesine benzettim.
- Ama taşlardan bir parça alabilen bir köpek. Sence bu ne kadar mümkün?
- Çok paranoyaksın remzi.
- Başladı yine paranoyaksın bunun adı tedbir. Birisi gelmiş buraya ve o taşlardan çalmış! Susturulmalı!Fatihin vücudundan iri iri terler boşalıyordu. Korkusu yüzünden okunuyordu. Ama onun asıl düşündüğü Sedef'i de bu işe bulaştırmış olmasıydı. Usulca kaçmaya yeltendiler. Fakat çok ses çıkarıyorlardı. Artık yakalanmak an meseleseydi. Karaslanı tuttu dedi ki:
- Tüm gücünle koşacaksın. 5 dakika sonra izini kaybettirip bizim eve geleceksin.
Sarıldı ve bıraktı. Karaslan koşmaya başladı. Bir müddet sonra havladı havladı. Fatih ve Sedef koşmaya başladı. Onlar koşarken 5-10 el ateş sesi duyuldu. Bir de acı acı inleyen köpek sesi. Gözlerinden yaş geliyordu Fatih'in ve son güçleriyle kaçtılar. Fatih'in evine kaçtılar. Soluk soluğa içeri girdiler.Evde annesini gördü. Fakat ona anlatmadan yukarı çıktı. Elinden sedefi de çekerek. Sedef in gözlerinden hala korku okunuyordu. Çok yorulmuş ağlayamıyordu bile. Gözleri dolmuşken bağırdı
-Bu sefer korkmayacaktım hani!PATLAMAYA 5 SAAT KALA
Kara saray (Yashington)
- O taşın her zerresini ele geçirmeliyiz. Başkanım siz ne diyorsunuz?
- Elinizden gelen her şeyi yapın. Yetkiyi veriyorum
Diplomat araya girer:
- Ama başkanım bu savaş demek.
Başkan: savaş zaten çoktan başladı. General yetki sizindir.
Telsizine sarılan general her şeyi çoktan hazırlamıştı. Telsizi açtı ''Gönder!'' diye bağırdı.Büyük bir sesle uyandı Fatih ve Sedef. Ne oluyor diye baktıklarında bir uçak geçiyordu. Uçaktan inen o büyük kütleyi çok az insan fark etti. Yere doğru nükleer bombayı hızla ilerliyordu...