Bölüm 14

444 43 97
                                    

"Günaydın Selami bey"

"Abi de koçum, resmiyete gerek yok."

"Selami bey tedaviniz tamamlandı. Bulaşıcı bir hastalığınız olmadığı onaylandı. Gitmekte serbestsiniz."

"Ben size dedim de dinlemediniz kardeşim. Bu arada ben Korece nasıl konuşup, anlayabiliyorum yazar bey?"

"Tercümana ayıracak bütçem yoktu, uzaylılardan aldığım üniversal çeviriciyi taktım münasip bir yerine."

"Valla mı hiç hissetmedim."

"Çıkarırken hissedersin" dedim. " Uyurken taktım anlamadın ama çıkarırken kulağın çok acıyacak."

"Herkes nerede? Beni burada yalnız mı bıraktılar?"

"Serap hariç diğerleri gitti. O sensiz ayrılmayacağını söyleyip bir haftadır bekliyor."

"Ah canım, vefakâr kızmış."

"Evet kızmış, o kadar kızmış ki Selami'yi salmazsanız tüm Oppa'ları hadım ederim diye ortalığı karıştırdı."

"Çılgın Bediş'im benim."

"Bediş değil Selami, adı Serap. Sana burada ne içirdilerse kafan 1500 hâlâ."

Selami henüz kendini toparlayamamıştı. Serap'ın onun uğruna etrafındaki yakışıklı Oppa'lara yüz vermediğini öğrense g*tü kalkardı. Serap ve Selami'yi buluşturup Türkiye'ye gönderdim. Uçak bileti pahalı olduğu için kargoya verdim. Biraz sıkışacaklar ama idare etsinler. Parkta harcadıkları paraya saysınlar.

Mahalleye geldiğimizde büyük bir tartışmanın ortasına düşmüştük. Selami'ciler ve yazarcılar diye ikiye ayrılan gruptan bazıları ağız dalaşı yapıyorlardı.

Üç okuyucu kitaba sızmış, Selami'nin yaşadığı yerleri görmek istemişlerdi. Burası artık yolgeçen hanı olmuş, önüne gelen giriyordu. Kitaptaki güvenlik açıklarını tespit edip kapatmam gerekiyordu. Son model asma kiliti kontrol ettim. Biri maymuncukla kısa devre yaptırmış ve anahtarsız içeri girmeyi başarmışlardı.

Asma kilidi diye boşuna dememişler astıkta ne oldu?

En iyisi Koza'daki Hank'i badigard olarak dikmek. Damsız girilmez hemşerim muhabbetiyle, içeriye sızmak isteyenleri, sızma zeytinyağına çevirir.

İçeri sızanları tespit etmiştim. HayaliReeis (Musa), BerkeCmertpay(Berke) ve EzrealLOL(Kerem)'di. Musa ile Berke benim taraftarımdı ama Kerem Selami'ciydi. Serap'a yandaş olarak içeri sızmıştı.

Kerem boylu poslu, havasından geçilmeyen bir tiple mahalleyi gaza getirmiş, Selami'nin dönüşü şerefine, vur patlasın çal oynasın bir ortam hazırlamıştı. Trakya'nın en oynak müzik grubunu davet edip, aman sabahlar olmasın tarzında, ortalıkta öttürüp duruyorlardı.

Serap ve Selami, aralarına yeni katılan Kerem'le birlikte göbek atmaya başladılar. Adam hem göbek atıp hem de havasını bozmamayı nasıl başarıyordu anlamıyordum.

"Yazar abi izinsiz geldik ama kusura bakma. Gerçi kusura doktor bakar."

"Hoş geldin Musa kardeşim. Artık kitaba girdiniz bir kere, atsam atamam satsam para etmez."

" Ne demek istedin yazar abi sen bize değersiz mi diyorsun?

"Değer sizsiniz gibi kelime oyunu yapmak isterdim ama anlaşılmazsa size ayıp olur. Siz benim kardeşlerimsiniz, kitabımın üstünde yeriniz var. Size ne ikram edeyim?"

"Zahmet etme sen gelmeden önce bir kendimize bir şeyler koyduk" dedi Berke.

"Aman yanlış anlaşılacak, içecek demek istediniz herhalde."

Günaydın Selami abi (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin