Maç bittiğinde insanlar yerlerinden kalkmış düzenli bir şekilde çıkışa yönelmeye başlamıştı. Hepsi paralarını geri almak istercesine bir tavır sergileyerek havasız salondan ayrılıyor küfürler savuruyordu. Haksız oldukları söylenemezdi.
Calum Hood maçını galibiyet ile sonlandıramamıştı.
Ashton Irwin büyük bir gülümseme ile yumruğunu havada sallayamamıştı.
Sadece televizyon şovu izlercesine onlara ayrılan sürenin sonuna geldiler ve sürenin sonuna kadar devam eden kapışma sonuçlanamadan bitti. Yere kimse devrilmedi, veya biri kazanıp gururla seyircilere bakmadı. Ikisi de kaybetti ve bu aynı zamanda onlara da çok seyirci kaybettirdi.
Calum onun için hazırlanmış odaya ilerledi ve kimseye takılmadan kendini duşa attı. Sıcak su esmer tenindeki çürükleri sızlatırken yere damlayan kan vücudundan akıp gittiği için rahatlamıştı. Onun ne bok yediği hakkında kimse ile konuşmak gibi bir isteği yoktu.
Duştan çıktığında altına dar pantolonunu ve üstüne dar tişörtünü giymişti. Saçlarını kuruladı ve aynaya bakıp kaşlarını çattı. Ringte yaşananlar başına bir daha gelsin istemiyordu. Böyle devam ederse kafayı yiyecek ve boksörlüğü bırakıp şiir kariyerine devam edecekti. Kaplumbağa şiirini sevmişti. Belki bir tane de tavşanlar için yazardı.
Masanın üstünden sigara ve çakmağını alıp dışarı çıktı. Arka kapının sonunda yola ulaşan bir çıkmaz sokak vardı. Sigarasını dudaklarına götürüp dikkatle yaktı ve kapıyı kapattı. Merdivene oturup sigarasından derin bir nefes aldı. Kalın dudaklarını araladığında gözlerini kapattı ve başını duvara yasladı. Kapı açıldığında başını sağa çevirdi ve dikleştirip boş duvara baktı. Ensesini kaşıyıp alt dudağını ısırdı. İçinden konuşmak zorunda olduğu bir sponsor çakması olmasın diye dua ediyordu. Onun yerine bacağı siyah pantolonlu çocuk tarafından dürtüldüğünde başını ona çevirdi. Karanlığın güzelliği yüzüne yansıyan çocuk yanında oturuyor ona güzel bakışlar atıyordu. Şekilli dişlerini sergileyerek gülümsediğinde Calum onun kendisinden farklı olduğuna emindi.
"Merhaba." gülümsemeye devam ederken konuştuğunda Calum yüzünü tamamen ona çevirdi. Yüzünü daha yakından incelerken ıslak saç uçları ve burnuna dolan şampuan kokusu onun da duş aldığını sezmesini sağlamıştı.
"Ashton." Çocuk telaşla elini ona uzattığında esmer çocuk etli dudaklarını kıvırmaya tenezzül etmeden kabaca sigarasını sol eline aldı. Sağ elini uzatıp ona uzanan büyük parmakları erkeksi bir sıkılıkla tuttu.
"Calum." Gözleri birleştiğinde açık kahveye dönmüş parlak gözlerini onun değişken irislerinde bekletti. Yeryüzüne bıraktılmış bir armağan olduğunu düşünürken neden düşündüğünü sorgulamadı.
"Ringte olanlar, ilk defa başıma gelmiş bir saçmalıktı." Sarı bukleli çocuk gözlerini merdivenlere bakan düz tuğla duvarda bekletti. Calum işaret ve orta parmağının arasında tuttuğu sigarasından bir nefes daha alıp ona uzattı. Renkli gözler sigaraya dokunduğunda esmer çocuğun aksine baş ve işaret parmağı ile havada asılı sigara tutuldu. Güzel çenesinin üstüne özenle yerleştirilmiş dudaklarına götürdü ve derin bir nefes çekti.
"Endişelenme. Bende ilk defa maç bittikten sonra ringte kapıştığım biri ile konuşuyorum." Kalın dudakları sonunda ufak bir tebessüm ile sigarayı soluyan yakışıklı çocuğa bakarken elmacık kemikleri belirginleşmiş ve bu onu olduğundan daha tatlı göstermişti. Bukleleri belirginleşmiş çocuk yüzüne düşen saçını geri iterken esmer olanın yüzüne baktı ve sonunda gülümsüyor olması onu daha çok gülümsetti. Sigarasını ona geri uzattı ve belli belirsiz nefesini dışarı verdi.
"Maçtayken konuşuyor musun?" Kaşlarını kaldırırken dişlerini daha çok sergiledi ve Calum'un kıkırdayan suratına baktı. Calum gecenin koyuluğunda teni matlaşırken sigarasını ıslak dudakları arasında emerek temas etmesine izin verdiği pembe dudaklara kısa bir bakış attı. Sigarasını yere atıp ayağının ucu ile ezdi.
"Küfür ediyorum." Ashton uzun parmaklarını çenesinin altına koyarak hayran bir ifade sergiledi. Daha çok kıkırdarken aralarında oluşan sessizliği bozdu.
"Sponsorlarım kızgın." Gözleri yere düşerken başını güzel bir incelikle esmer tene yakışacak bir şekilde seçilmiş ayakkabılar da bekletti.
"Benimkilerde." Siyah saçlarını geriye taradı ve çocuğun gözlerine bakmaya çalıştı.
"Üzgünüm." Sarışın çocuk başını iki yana sallayıp esmer olanın gözlerine bakmaya devam etti. Onun yanında olmayı da ona bakmayı da nedensizce çok sevmişti.
"Neden sen üzgün oluyorsun ki?" Düşük omuzlar silkelendiğinde çocuk başını sağa eğip karşısındaki yüze daha dikkatli baktı.
"Sponsorların kızgın ve, burnunu patlattım." Elini büyük buruna uzattı ve baş parmağı ile okşadı. Bu dokunuşların masum olması gerekirken ikisi de ufak temaslardan farklı anlamlar çıkarıyordu. Bu onlar için yeniydi, farklıydı.
"Bende özür dilerim." Burnu konuşurken şişiyor ve parmaklar şekilli burnu okşamaya devam ederken kumral çocuk kıkırdayordu.
"Sponsorların kızgın ve dudağını patlattım." Ona benzer bir kibarlıkla elini dudağına uzattı. Renkli değişken gözler kalbi deli gibi atarken esmer çocuğun gözlerine bakakalmıştı. Yumuşak parmaklar ince dudakları okşarken kumral çocuk dili tutulmuş ve beyni işlevini bırakmışken dudağındaki tenine yakışan parmaklara odaklanmıştı.
Esmer çocuk parmaklarını geri çekince kumral olan yuktkundu ve omuzuna hafif bir yumruk atıp ayağa kalktı.
"Memnun oldum Calum!" Diye bağırırken yolda geri geri yürümeye başlamış arkasında kalbi göğüs kafesini zorlayan şaşırmış bir çocuk bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boxers//Cashton
FanfictionDağınık saçları alnına dökülen bu kızarmış çocuğun terli omuzu nedensizce ona fazla çekici geliyordu. O genelde ringe çıktığında gözleri rakibine kahverenginin en koyu tonuyla bakarken, istemsizce hepsinden nefret ederdi. Ama bu sefer kafasını kumra...