Three

858 86 21
                                    

Havluyu boynundan atıp sert yumruğunu kum torbasına yeniden geçirdi.

Kolları gücünü kaybetmemişti. Ama sarışın çocuğun sergilemekten çekinmediği şekilli dişlerini dökemiyordu.

Gözleri siyah bakışlarını kalın kirpiklerinin altından göndermeye devam ediyordu. Ruhu nefretinden arınmamıştı.

"Calum!" Saçlarının yanları kazıtılmış adam kapıdan içeri girdiğinde koyu gözler bakış açısını değiştirmeden eldivenlerini bileğinden sıktı.

"Maçı sonuçlayamadığının farkındasın değil mi?" Kalın dudaklarını birbirine bastırdı ve yumruğunu sert kum torbasına tekrar geçirdi.

"Oraya tekrar çıkacaksınız, onu bu sefer devireceğine eminim. Sadece yanlış duruş, kollarını yüzüne yakın tut. Irwin yüz dağıtmayı sever. Ve sakın korkm-." Adam hızla konuşurken Calum bakışlarını kısık gözlere çevirdi ve dişlerinin arasından konuştu.

"Korkmuyorum. Korktuğumu mu düşünüyorsun?" Titrek bakışlar düşerken başını iki yana salladı ve elini ensesine atıp mırıldandı.

"Sadece yardımcı olmaya çalışıyorum dostum." Calum cevap vermedi, sıktığı dişlerini gevşetti ve yumruğunu kum torbasına tekrar geçirdi.

"Yarın yeniden deneyeceksiniz." Simetrik boncuklar teninin üstünde çiyimsi bir çekicilikle sıralanmışken yanağının içini kemirerek adama geri döndü. Eldivenlerini çıkarıp beyaz bandajı en son bıraktığı yerden geri aldı.

"Oraya yeniden çıkmayacağım." Parmak eklemlerindeki kabuk tutmuş yaraları bandajı sararak örttü ve baş parmağının arasından geçirerek elini sıkıca sardı. Diğer eline geçerken cümlesini yarım bırakmış gibi tamamladı.

"En azından onunla." Adam tek kaşını kaldırırken sırıttı. Calum dişlerini dökmeyi düşünürken nefretinin yakın olduğu insanlara yansıması kendi isteği ile olmuyordu.

"Onunla? Irwin?" Calum umursamaz bir tavır sergilemeye çalışarak çenesini kaşıdı ve dudaklarını ıslatıp bandajlarını test etmek için parmaklarını gerdirdi.

"Adı her neyse." Su şişesini dudaklarına bastırdı ve içindeki sonraya bıraktığı suyu şişesini vakumlayarak içti.

"Dostum çekici olduğunu biliyorum ama onu yere yatırmak zorundasın." Calum alayla gülümsedi, etli dudakları dişlerini sergileyerek kıvrıldığında adam bol v yaka tişörtünü düzeltti. Kendisi bu düşünceyi enlerinde yaşamıştı, başka biri ile hemfikir olmak istemiyordu.

"Çok fazla kıkırdıyor, safın teki olduğuna eminim." Omuz silkti ve dizlerini kırıp kum torbasına gardını geri aldı. Yine yapmacıktı. Ama bunu anlayan tek kişi kendisiyken, kendisi bile şaşkındı.

"Değil mi? Sorunlu olduğunu fazla belli ediyor." Orta yaşlı adam gülümseyerek Calum'un onu onaylayacağını düşünür bir tavırla ayağa kalktı.

"Çenende sorun açmadan siktir git buradan." Neyden bahsettiğini anlayamayarak koyu gözlere baktı, buradaki herkes Calum Hood'un aksi, huysuz ve egoist olduğunu bilirdi. Ama birini koruması.. O babasına bile küfür ederdi. Ama güzel çocuğa ondan başkasının laf sokma düşüncesini hoş bulmamıştı.

"Çenemde nasıl bir sorun açarsın bilmiyorum ama yarın kariyerini bitirmemen için son şansın. Senin yükünü üstlenip üstüne deli bahisler açmış adamlar kaprislerini çekemez Hood." Kalın ses şiddeti artarken Calum bedenini tamamen ona çevirdi. Yumruklarını sıkıyor kalın dudakları birbirinin üstüne özenle yerleştirilmiş gibi kapalıyken adama yukarıdan bakıyordu. Gerçekleri duymayı sevmezdi. Ashton hakkında konuşmalarını da sevmemişti. Tek devam etmek istediği en yükseğe ulaştığı anda yeri boylamış olan kariyeriydi.

"Tamam." İrisleri büyürken kısılmış gözlerini adamın yüzüne sabitledi.

"Aferin oğluma." Adam siyah omuz çantasını boynuna taktırdı ve sırıtışı Calum'u yine sinir edecek bir gevşeklikle büyürken gözlerini devirdi.

Hood yarın ringte biri ile karşı karşıya geleceğini öğrendiği her gün hevesle çalışır kendini yarına güçlü hazırlardı.

Adının Ashton olduğunu bildiği çocuk her kıkırdadığında nefretini içinden söküp atıyor gibi hissettiriyordu.

Kız arkadaşı ile bile-ki bu ona göre kızın uydurduğu saçma bir tanımdı- dudaklarını bir kez olsun öpmeden birlikte olmuştu.

Sarı bukleli çocuğu sevmişti, çenesindeki sert sakalları avucunun içinde hissetmek iyi hissettirmişti.

Belki gülüşünde yakaladığı samimiyettendi, belki de parfümünün ringte soluduğu tuzlu kokusundan.

Ama pişman olacağı kararlar alıp kazancına son veremezdi, şimdiden borcun içindeydi bile. Ve kazandığı parayla hem ailesine katkıda bulunuyor hem kendi evinin parasını biriktiriyordu.

Calum Hood şimdiye kadar benliğinden nefret ederek yaşamış, sahip olduğu en güzel şeyleri elinin tersi ile itmişti.

Kişiliğinin ona kazandırdıklarını kullanabileceği en iyi mesleği seçmişken boksörün teki için bundan vazgeçmeyecekti.

En azından, şimdilik öyle düşünüyordu.

Boxers//CashtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin