Çok iyi anlaştığımız için otelle ilgili kararlar almak için toplanmamız, bizi iş toplantısı rehavetine hiç sokmaz aksine; yoğunluktan bir araya gelemediğimiz için bizi sevindirdi. Ama bizi en çok eğlendiren, iş yoğunluğunda nefes almamızı sağlayan, otelimizin salonunda yaptığımız düğünlerdi! Çiftler hakkında yorum yapmak yeni aşk hikâyeleri öğrenmek hobimizdi.
"Hepimiz burada olduğumuza ve yeterince geyik muhabbeti de yaptığımıza göre... Hadi başlayalım artık." dedi Uğur.
Ömer, hemen konuya girdi:
"Biliyorsunuz ki otelin tek şef aşçısıyım ve bu durumdan çok memnunum şikâyet etmiyorum. Ama bir problemimiz var. Otel restoranı a la carte olduğundan menü de ne varsa "tamam hazır" diyebiliyorum. Düğünler de böyle olmuyor. Her çift için ayrı menü hazırlamaktan bıktım. Geçenlerde konuştuğumuz şu "tema düğün" olayına artık geçsek diyorum. En azından temaya uygun standart bir menü olur elimde ve ben de rahatlıkla çalışabilirim. Hatta temalar arası menü geçişleri bile olabilir sorun değil yeter ki o menüyü verin bana!"
Ömer, o kadar çaresiz görünüyordu ki onun söylediklerinin cidden önemli olduğunu o an anlayabildim. Öncesinde pek önemsememiştim doğrusu. Alt tarafı yemek pişiriyor ne kadar karmaşık olabilirdi ki, diye düşünmüştüm. Oysa şimdi hak verdim. En azından çaresizce ve yalvarırca konuşması anlamama sebep olmuştu.
" Burada devreye ben giriyorum işte" diyen Melis, kıvırcık turuncu saçlarını kalemle kafasında topuz yaparak gülümsedi. Hepimiz pür dikkat onu dinlemeye başladık.
" Düğün organizasyonlarında sandalye giydirmeden tut da masaya konacak aksesuarlara kadar her şey tek tek özen istiyor. Ben de kendi düğünümmüşçesine özeniyorum ve emin olun mükemmele yakın yapıyorum her şeyi; ama gelinler tamamen kapris yumağı halinde bana saldırarak mutlaka bir hata buluyorlar. O yüzden menülerde Ömer'in istediği temayı düğün geneline yaymak için üç temel tema oluşturdum."
Ayağa kalkarak toplantı odasını salonmuş gibi düşünmemizi isteyen Melis, bize fikirlerini anlatırken elleriyle de duvarları, toplantı masasını işaret ederek odanın içinde dolaşıyordu. Vurguları ve sesini kullanışı o kadar etkileyiciydi ki o anda sanki gerçekten bir düğün oluyormuş gibi anlattıklarını zihnimizde canlandırıyorduk.
"İlki "Tema Alaturka". Daha çok Osmanlı ağırlıklı bir tema. İşlemeler, çini tabaklar, kırmızı kadife kumaşlarla giydirilmiş sandalyelerin üzerinde altın rengi parlak kurdeleler, açık sarı kenarları ve tam göbeği koyu parlak sarı ile işlenmiş masa örtüleri, kristal bardaklar, daha çok sarı ve loş bir ışık sadece sahneyi aydınlatan bir spot, girişte Osmanlı desenleriyle dokunmuş şık bir yolluk, düğünde sakinliği muhafaza edecek ud ve kanun eşliğinde Türk Sanat Müziği söyleyen bir solist. İkincisi "Tema Elit". Klasik müzik ve entelektüel havanın hâkim olduğu bir tema. Piyano, keman soft müzik, sade ve şık tabaklar, parlak olmayan pudra pembesi sandalye giydirmeler üzerine fuşya kurdeleler, masalarda şamdan yerine beyaz lilyumlardan yapılmış yarım küre şeklinde çiçekler, simli bembeyaz masa örtüleri, loş beyaz ışık ve yine pisti aydınlatan spot ışığı, girişte kırmızı renk bir yolluk ama pahalı ve zarif olanlardan. Son tema da "Tema Rutin". Bu da daha yöresel bir tema. Gelin ve damadın nereli olduklarına bağlı olarak çalınan müzikler, Gümüş parlak kumaşla giydirilmiş sandalyeler ve beyaz kurdeleler, beyaz ama gümüş simli masa örtüleri, üzerine serpilmiş kristal küçük nazar boncukları, loş beyaz ışık ancak sahne üzerinde müziklerin türüne göre oynayanlara göre renk değiştiren spot ışıkları, girişte kırmızı ama kenarlarında gümüş işlemeler olan bir yolluk vesaire."
O kadar şiirsel anlatıyordu ki büyülenmiş gibiydik. Bir anda durup hepimizin suratına baktı. Küçük bir tebessümle yerine oturarak:
" Eee! Ne diyorsunuz? Bu arada bunların hepsi sizlere dağıtacağım dosyada ayrıntılarıyla yazıyor. Aklınıza takılan yerleri oradan okuyarak netleştirebilirsiniz. Tabi ki temalara ait yemek menülerini hazırlamadım eğer bu temalar kabul edilirse bunlara uygun menüleri de Ömer hazırlar"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA Şovalye'm
أدب المراهقينLiseden beri arkadaş olan beş kişiyiz biz: Uğur, İdil, Melis, Ayça ve Deniz (yani ben). Her anı birlikte geçen suç ortaklarıyız. Ben duygu yoksunluğumla bilinirim. Fasulye sırığı boyumla erkeklerde otomatik olarak kompleks yarattığımdan şimdiye ka...