Manhattan Life

13 0 0
                                    

Bu sabahta gözlerimi rahatsız eden güneş ışıklarıyla değil dışarıdan gelen korna sesleriyle uyandım. Gözlerimi zorla açıp küçük üzerinde siyah yazılar yazan kırmızı bavuluma kıyafetlerimi doldurdum. Bu gece Los Angeles'a gidecektim. Ve iki gün sonrada Londra'ya dönüş. Dün çıkışta bara gittiğim için unuttuğum şeyi yapmak için leptobumu açtım.

"Michael Gordon Clifford." Arama tuşuna bastım ve çıkan ilk şey olan twitter adresinin üzerine tıkladım. İkinci adım takip et. O da tamam.

Gelen bildirim sesi ile sırıttım. O da beni takip etti. Hemen bir tweet attım. Size demiştim gösterişi seviyorum. Zaten sevmesem işimi dm'dende halledebilirdim.

"Gordon bana telefon numaran lazım ;-) (hala NYC 'deysen) @Michael5SOS"

Çok geçmeden bildirim geldi.

"Emredersiniz 'prenses' ;-) @NavyRena"

Ardından dm mesajım geldi.

Michael Clifford: ******* numaram. Gösterişi sevdiğini tahmin etmeliydim. Mesajını bekliyorum :-)

Numarayı telefonuma kaydettim ardından üzerimi değiştirip resepsiyondan çıkış işlerini yaptım. Bavulumu bagajıma koydurdum. Ve Niall'dan zorla öğrendiğim otele doğru sürdüm.

Niall bayağıdır tanıdığım arkadaşlarımdan biriydi. Annem İrlandalıydı ve tatillerde oraya gittiğimde onunla futbol oynardım. Tabi bu o ünlü olana kadardı. Ünlü olduktan sonraki yıllarda İngiltere turnesinde bende onlarlaydım ve grup arkadaşlarından biriyle medyadan fazlasıyla uzak bir ilişkimiz oldu. Harry Styles. Aslında ilk hoşlandığım çocuktu. Tabi şimdi hepsi değişti ama benim arkadaşım benliğini en iyi koruyan.

Sonunda otelin önünde durunca arabanın anahtarını görevliye verip içeriye girdim. Heryer genç kızlarla doluydu. Aralarından bir kaçının benimle fotoğraf istediğini bağırdığını duyunca durdum. Ve arkamı dönüp yüzüme gülümsememi yerleştirip yanlarına gittim.

"Burada bir grup için beklerken Prenses Diana'nın manevi kızını görmeyi beklemiyorduk!"

"Prenses Navy bana imza verebilir misiniz?"

"Prenses? İçeriye giriyosanız bunu çocuklara iletebilir misiniz?"

Birkaçı ile fotoğraf çekilip imza verirken ilk defa ünlü olduğumu fazlasıyla hissettim.

"Tabiki veririm. Hatta istersen twitter adresini de verebilirsin. Kızlar bir fikrim var! Bunu sadece size söylüyorum bu akşam saat 5 de tam 15 dakikalığına dm'lerimi açacağım ve aranızdan 15 kişiye süprizim var."

Ardından otele girdim. Michael'ın numarasını tuşladım. İkinci çalışta açtı.

"A-alo?"

"Oda numaran? Ve tek mi kalıyorsun?"

"Şey ben hayır en üst kattaki suitde bir-"

Telefonu kapatıp asansörün gizli bölümünde olan suitlerin olduğu kata bastım. Durunca korumaların olduğu kapıya geldim. Sormadan beni içeri aldılar.

İçeri girdiğimde hepsi uyuyordu. Michael'ın bembeyaz teni parlarken üzerinde birşey olmadığını fark ettim. Büyük iki yatağın tam ortasında olan masaya oturup bacaklarımı sallarken bağırmaya başladım.

"Hadi! Kalkın. Michael 15 dakika içinde hazır olun çünkü bir günlüğüne Manhattan yaşamına tanıklık ediceksiniz!"

Sadece sarışın olan gözlerini açınca onun Arianna'nın yanındaki çocuk olduğunu anladım. Baygın baygın bana bakarken bende ona bakıyordum. Bir anda mavi gözlerini sonuna kadar açıp çığlık atınca yanında yatan kıvırcık saçlı çocuk yan tarafındaki abajuru eline alıp

"Nerede?!!?" diye bağırdı. Onun gürültüsüne uyanan esmer olan -şu sigara içerken tanıştığım- tam önüne oturduğum için bacaklarımı kesiyordu. Ve Michael hala uyanmamıştı. Ayağa kalktım ve onların yatağının önünde durdum yani Mike ve esmer olanın yattığı. Çantamı yere koyup yatağa çıktım. Esmer olan arsızca sırıtırken bende kolumu Michael'ın başının yanına koyup dudaklarımı boynuna yaklaştırıp nefesimi üfledim.

"Mmm..."

"Küçük Gordon oyun oynamak mı istiyor?"

Uykusunda mırıldandı "Evet annecik."

Sonunda kahkahalarımızla uyandı.

"Şimdi dördünüz 10 dakikada üzerinize en az punk görünümlü kıyafetlerinizi giyip arkadaki araba garajında oluyorsunuz." dedikten sonra odadan çıkıp annemi bana Range Rover ayarlaması için aradım. 10 dakika sonra hem araba hemde çocuklar gelmişti. Sürücü koltuğuna yerleşince Michael öne diğerleri arkaya bindi. Arabayı getiren adam cama vurunca ona baktım.

"Efendim diğer arabanız?"

"Bagajındakinleri havaalanındaki odaya götğrün arabada buradaki evin garajında kalsın."

Sürmeye başlayınca Michael soruları için ağzını açtı. Gözlerimi devirip sormasını bekledim.

"İlk olarak oteli nereden buldun? Bugün bizi niye aldın? İçeriye nasıl girdin ve bizi nereye götürüyorsun?"

"Niall söyledi, Manhattan da bir gün geçirmeniz için, NYC de bulunan otellerin hepsi beni tanır içeriye almama gibi bir şansları yok, ve bugün boş gününüz değil mi? Sormadan söyleyeyim evet onu da Niall söyledi."

"Niall derken?"

"Çok yakın ve eski bir arkadaşım."

Manhattan'a girdiğimizde onlara döndüm.

"Bu gün için binlerce defa bana teşekkür edeceksiniz. Size sizin gibi müzisyenlerin veya grupların dahi tam olarak yaşayamadığı Manhattan hayatını yalatıcağım. İlk iş pazar brunch'ı. Umm en sevdiğim. Sınırsız yemek ve içki. Hadi neşelenin ve bana katılın!"

I'm Not Princess   m.cHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin