Multi Nilay :)
Görmüş müydü yani?
"Ama o beni öptü. O da bir anlık sinirle."
"Tokat attığını gördüm ama Çağatay'a sinirliydim. Ben de beni seven çocuklardan birisiyle konuştum işte."
"Çağatay'ı kıskandırmak için?"
"Evet. Anla işte beni. Çok sinirliydim."
"Bana mı Çağatay'a mı?"
"Senin bir suçun yok ki Doğa."
"Peki sen hala Çağatay'ı seviyor musun Nilay?"
"Tabi ki de hayır."
"2 günde unuttun yani çocuğu? Ilk gece nasıl ağladığını unutma istersen? 'O Çoğotoy Boraya Gelecek!' diye bağıran bendim sanki!"
"Sarhoştum Doğa."
"Kimin yüzünden acaba?"
"Ya ben çok kısa süre içinde unutabiliyorum. Hatırlasana, annem yoga öğretmeni."
"Hatırlamama gerek yok, zaten biliyorum ama yoga ile ne alakası var?"
"Yok aslında."
Ona güldüm ve sınıfa doğru ilerledim. Çağatay direk kolumdan tutup yine aynı şekilde yan sınıfa soktu beni. Bu sınıf boş olmasa ne yapacak acaba?
"Evet bir açıklama bekliyorum."
"Seni kıskandırma..."
"Her şeyi duydum. Senden bir açıklama istiyorum."
"Ne konuda?"
"Beni delirtiyorsun! 'O Çağatay buraya gelecek!' diye bağırması?"
"Seni ilgilendirmez."
"Söyle yoksa ne yapacağımı biliyorsun."
"Evet ama benim de yapacaklarım var."
Hemen tokat atıp kaçmaya çalıştım ama bileğimden tutarak buna engel oldu.
"Ben izin vermeden hic bir yere gi-de-mez-sin! Duydunuz mu küçük hanım?"
"Duydum. Ayrıca bir daha bana küçük hanım demeyeceksin, duydun mu?"
"Eğer bana karşı direnmezsen demem KÜÇÜK HANIM."
Bilerek söylüyordu ya! Sırf beni sinir etmek için!
O zaman ben de onu sinir ederim.
"Çağataycığım, egona da yer ver canım büyüklere saygı."
"Bana bak..."
"Bakıyorum."
"Ya sen niye beni her defasında bu kadar çok sinir ediyorsun? Derdin ne senin, ha?"
"Bana bak ego manyağı..."
Çalan ders zili ile konuşmama bastan başladım.
"Bana bak ego manyağı, bu derse yetişemezsek seni egolarından arındırırım ve yok olursun, duydun mu beni?"
"Anladım küçük hanım."
"Güzel, şimdi sınıfa gidelim."
Böyle sert bir konuşma yapabildiğime gerçekten şaşırmıştım. Özellikle de Çağatay'a karşı...
*
O gün okul çıkışına kadar Çağatay ile hiç konuşmamaya çalıştım ve başardım da. Ancak okul çıkışında karşıma dikildi.
"Gidemezsin."
"Neden?"
"Seni ben bırakacağım, yolda da konuşacağız."
"Başka emriniz?"
"Şimdilik bu kadar küçük hanım."
"Başkasına sözüm var ego manyağı."
"O başkası kimmiş?"
"Çağatay diye biri."
"Tabi bu ben oluyorum."
"Dünya'daki tek Çağatay sen değilsin ve herkes seni sevmek zorunda değil."
"Bu çatıda kendisi için bağırdığın Çağatay mı?"
"Evet."
"Bir görmek isterim."
"Ya Çağatay, sabahtan beri benimle uğraşıp durdun. İşin gücün yok mu senin?"
"O Çağatay'a gelemeyeceğine dair mesaj atıyorsun ve benimle geliyorsun."
"Hayatta olmaz. Hem sen de bu gece yaşanacak olan bir öpüşmeye engel olmaya çalışma."
"Onunla öpüşmeyeceksin!"
"Neden?"
"Çünkü benimle geliyorsun."
"GELMIYORUM. Anladın mı? Gel- mi- yo- rum!"
"Sen öyle san."
Bacaklarımdan tutarak beni omzuna çıkardı. Direnmelerime rağmen beni bırakmadı. Bu çocuk da beni seviyor sanırım ama bu sert kız oyunumu devam ettirmekten zarar gelmez...
Ben omzundayken biraz yürüdükten sonra bir parka geldik ve beni bir banka bıraktı.
"Hemen geleceğim."
"Çağatay beni buraya neden getirdin?"
"Azıcık bekle Doğa!"
Onu beklerken yanıma değişik tipli biri oturdu. Arada sırada bana yaklaşıyordu ama ben kenara kayıyordum. En sonunda bankın ucuna gelmiştim ve gidecek yerim kalmamıştı.
"Buralarda yenisin herhalde, daha önce senin gibi bir güzellik görmemiştim burada."
"Gider misiniz?"
"Ama..."
"Kız sana git dedi duymadın mı?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Ol
Kısa Hikaye1 yıldır sevdiğiniz çocuk ile en yakın arkadaşınız sevgili olsa ne yaparsınız? Gidip ona "Benimle Ol." der misiniz? Yoksa arkadaşınız için her şeyden vazgeçip pes mi edersiniz? Pes etmiş bir kızın tüm çabalarına yeniden başlama hikayesi... ** Bölüml...