BO- 3

214 6 1
                                    

Multi Nilay :)

Artık nasıl oldu bilmiyorum ama Nilay ile koşa koşa kendimizi dışarı attık. Ayağımızdaki hafif topuklu ayakkabılara inat hızla ve dengesiz dengesiz koşarken dışarıdan nasıl gözüktüğümüze aldırmadık. Nilayların ev okula yakındı bu yüzden yürüyerek -daha doğrusu koşarak- gitmeye karar vermiştik. Bir de taksinin geç gelmesi ile uğraşamazdık.

Okul girişine gelince durup normal adımlarla yürüdük. Ben saçımı açık bırakmıştım, Nilay ise toplamayı tercih etmişti. Sonuçta kızın saçları hala biraz ıslak. (;D)

Okula girdiğimiz anda ben birisine çarpıp yere düştüm. Olamaz, altımda etek vardı!

Kafamı kaldırınca çarptığım kişinin Çağatay olduğunu gördüm. "Dikkat etsene altımda etek vardı!" diye bağırmak istesem de yapamadım.

Nilay'ın da yardımları sayesinde etek altım gözükmeyecek şekilde kalktım.

"Sen de tüm kızlar gibi bana mı aşıksın Doğa? Bilerek bana çarptığına göre..."

Ona direk bir tokat attım ve konuştum,

"Sen bana çarptın ayrıca altımda etek vardı. Bundan sonra etekli kızları düşürmeye çalışma."

"Diğer kızlardan sana ne? Kıskandın herhalde?"

"O zaman Nilay'a veya bana çarpma. Özellikle de bilerek..."

"Bu kadar söyleneceğini bilsem seni düşürmezdim sinirli hayrancığım."

"Beni diğer kızlar gibi sanma Çağatay!"

"Sen beni sevmiyor muydun? Iyilik de yaramıyor."

"Sinirimi bozuyorsun gerizekalı!"

"Görevimdir."

Sinirle koşa koşa lavaboya gidip ağlamaya başladım. Nilay da arkamdan gelmişti. Beni sakinleştirmeye çalıştı.

"Boşver gitsin."

"Rezil etti beni!"

"Doğa, sen hala Çağatay'ı seviyor musun?"

Nilay'ın bu sorusu ile onu iterek çatıya koştum. Bağırarak "Evet!" dedim.

"Senden nefret ediyorum. Ama seni seviyorum pislik şey! Evet! Lanet olsun ki evet!"

*

Sonunda sakinleşince aşağı indim. 1 ders kaçırmıştım. Telefonumu açtım.

"7 Cevapsız Arama (2 dk önce)
-----
Nilay (2 dk önce)
Doğa seni ç...
-----
Nilay (2 dk önce)
Nerdesin??
-----
Çağatay'ımm (3 dk önce)
Bana çok mu k..."

Telefon kilidini açtım. Tahmin ettiğim gibi tüm aramalar Nilay'dan gelmişti. Mesajlarıma girdim.

Nilay:

Nilay: Nerdesin?
Nilay: Doğa seni çok merak ediyorum.
Siz: Sen kantine in ben geliyorum.

Çağatay'ımm:

Çağatay: Bana çok mu kızdın?
Siz: Sence?
Çağatay: Ama hak ettin güzellik ;)
Siz: Güzellik? Herhalde karıştırdın?
Çağatay: Hayır. Güzel ile çirkini ayırt edebiliyorum. Sen çirkin kategorisinden kıl payı kurtulmuş olsan bile güzel sayılırsın.
Siz: Ne demeye çalışıyorsun?
Çağatay: Istiyorsan hayalini gerçekleştirip 1-2 haftalığına seninle çıkabilirim.
Siz: YA GERÇEKTEN SALAK MISIN??

Telefonu cebime sokup kantine indim. Kendime ve Nilay'a çay ile tost aldıktan sonra yerime geçtim. Nilay söylemeden Çağatay'ın bana baktığını fark edememiştim.

"Doğa biz çıkarken de bu seni seviyordu bence."

"Suratıma bakmıyordu. Şu anda da benimle dalga geçip beni rezil etmeye çalışıyor."

"Bence seviyor."

"Insan sevdiğini rezil etmez."

"Belki de seni rezil ederek onu gerçekten sevip sevmediğini anlamaya çalışıyordur?"

İşte bunu beklemiyordum. Bu doğru olabilir miydi ki?

"Saçmalama Nilay!"

"Saçmalamıyorum. Belki o da seni seviyor hatta seni kıskandırmak için beni kullandı? Belki bu şekilde senin de onu sevip sevmediğini anlayacak ve aşkını itiraf edecek?"

"Belki de beni kullanacak ve rezil edecek. Sonra da benden intikam almış olacak..."

"Hayır. Sonsuza dek seninle olacak."

Benimle olacak... Düşüncesi bile o kadar güzel ki...

"Seninle olması için yapman gerekeni ikimiz de biliyoruz."

O sırada Çağatay'a baktım ve bir an göz göze geldik. Bana mesaj attı hemen.

Çağatay'ımm:

Çağatay: Ne oldu, yakışıklılığım seni çok mu etkiledi?
Siz: Çağatay, benimle ol. Sonsuza dek. Sadece benimle...

Benimle OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin