7. BÖLÜM - YENİ EV

346 21 4
                                    

Karanlıkta anneme seslendim. Her seferinde olduğu gibi onu kaybetmek istemiyordum. Birden önüme çıktı. Ellerimi öne doğru uzatıp ona dokunmaya çalıştım ama ona değdiğim gibi ortadan kayboldu. ' Anne ' diye birkez daha seslendim ve etrafa göz attım. Bu sefer daha uzağımda yaşlı gözlerle bana bakıyordu. O güzel gözlerine ağlamak hiç yakışmıyordu annemin. Yüzünü ellerimin arasına alıp göz yaşlarını silmek istedim ama hareket edersem yine gideceğini biliyordum. O yüzden sadece izlemekle yetindim.

Kıvırcık saçları her zaman ki gibi kısa kesilmişti. O sevmezdi zaten uzun saçı. Mavi gözleri benimkilerin aksine daha açık bir tona sahipti. Çok severdim onun gözlerini. Ama eskisi gibi bakmıyordu. Gözlerinin beyazı kızarmıştı. Göz altlarında mor halkalar oluşmuştu. Beyaz olan ten rengi daha da açılmıştı. Yorgun muydu ? Yoksa acı mı çekiyordu ?

Ortadan kaybolmasından korkarak " Anne ? " diye seslendim. Hala karşımda duruyordu. Gitmesinden çekinerek "Ne oldu sana anneciğim ? Neden böylesin ? " diye sordum titremesini engelleyemediğim sesimle.

Onu böyle güçsüz hatırlamak istemiyordum. O yoktu biliyordum ama en azından rüyalarımda onu gülerken görmek istiyordum.

Kendimi yere bıraktım. "Lütfen gül artık ! En azında yokluğuna dayanmam için bir sebep ver bana ! Gülümsemeni unuttum anne ! Lütfen artık dayanamıyorum. Çok ağır bu omuzlarımdaki yük , kaldıramıyorum. Yapma böyle , çok özledim bir kere gül lütfen." Ağlamaya başladığımı yanağımdaki ıslaklıktan fark ettim. Korka korka başımı kaldırdım , belki bir umut gülümsüyordur diye ama oda benim gibi yere çökmüş ağlıyordu. Onu öyle ağlarken görünce içimde bir şeyler parçalandı. Hep böyle yapardı zaten , ben onun beni onarmasını beklerken o beni bir kere daha parçalardı.Ama kızmıyordum ona. Çünkü annemin bilerek üzmeyeceğini biliyordum . O beni hiç üzmezdi. Kafamı kaldırıp bir kere daha o güzel yüzüne bakmak istedim ama biran da sonu gözükmeyen bir boşluğun içine düşmeye başladım. O kadar hızlı düşüyordum ki nefes bile alamıyordum.Elimi ağzıma sokup nefes almaya çalıştım ama değişen bir şey yoktu. Ellerimi havaya rastgele sallamaya başladım , bir şeylere tutunma ümidiyle. Buradan hemen kurtulmam gerekiyordu.Tırnaklarımı suratıma geçirdim , boydan boya suratımı çizdim . Ellerim kan içinde kaldı ama acı hissetmiyordum. Sanki suratıma hiç dokunmamışım gibiydi . Bu sefer saçlarımı çekmeye başladım. Elimi her saçıma attığımda avucum kopan saçlarımla doluyordu ama yine acı yoktu.

Pes etmek istemiyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Kendime acıyı nasıl hissettirebileceğimi bilmiyordum. Gözlerimi açıp uyanamıyordum bu rüyadan , burada kapana sıkışıp kalmıştım. Yolun sonuna geldiğimi anlayınca gözlerimi kapatıp karanlığa teslim oldum.

Sert bir şeye çarpmamla , gözlerimi hızla açtım ama burası aynı yer değildi. Burası Kafes'in reviriydi. Gözümü yakan parlak ışıkla gözümü kıstım. Ellerimi gözüme siper ederken " Bu ne ya ! "diye söylendim. Biran da gözlerimdeki eller çekildi ve biri üstüme çıktı. Acıyla inlerken bir yandan da üzerime çıkan salağa bakma ihtiyacı hissettim. Üzerime öküz gibi zıplayan kişi tabi ki Bahar'dan başkası değildi.

Uras hemen yanımıza gelip Bahar'ı üzerimden kaldırdı. "Kız yaralı sen bunu bile bile kızın üstüne zıplıyorsun . " Ses tonunu yükseltmemiş olsa da kızdığı her halinden belliydi. Ve ben bu konu da kesinlikle ona katılıyordum.

Bahar ellerini beline koyup " Sen kızı buraya getirmiş olmasaydın şimdi bu kız burada yatıyor olmayacaktı ! Neymiş , kendini kanıtlaması gerekiyormuş ! Hayır anlamıyorum kız evinin bir odasını sadece madalya ve kupalarını koymak için döşettirdi sen hala hala kanıt istiyorsun. Evine gidip baksaydın o odaya oda sana yeterince iyi bir kanıt olurdu. İçiniz şuan rahat mı vicdansız beyefendi ?" Bahar Uras'ın dibine girmiş işaret parmağını Uras'ın göğsüne bastırıyordu. O fark etmese bile Uras'ın sinirlendiğini sıktığı yumruklarından anlamıştım.

V.I.PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin