Multimedia'da Uras'ın arabası var ^-^
İyi okumalar :)
Yeni bir güne uyanmak kimi insan için güzel bir şeydir , kimi insan için şükredilecek bir şey , kimi insan için yeni umutlardır , kimi insan için de daha fazla acıdır. Benim için ise bir bilinmezlik.Sonunu bilmediğim bir bilinmezlik.
Bu bilinmezlik benim hayatımın uzun bir süredir zorunlu bir parçası. Bu zorunlu parça yalnızca ailemin katili ile karşılaştığım zaman gizemini yitirecek. O zamana kadar ise ben her sabah gözlerimi bir kez daha bir bilinmezliğe açacağım. Tıpkı bu günkü gibi...
Sabah Uras beni hiçbir şey olmamış gibi erkenden kaldırdı. Ben onun aksine hemen uyandım. Dün gece onun yüzünden arabada uyumak zorunda kalmıştım. Eve geldiğimiz zaman onu ne kadar uyandırmaya çalışırsam çalışayım onun yaptığı tek şey homurdanmak olmuştu.
Sabah arabadan kalkıp eve geçtiğimizde sevgili Uras'cığım tekrar uyumaya kalktı ama üzerine döktüğüm buzlu su birazcık uykusunu kaçırdı.
Onu nazik bir şekilde uyandırdıktan sonra bana tarif ettiği odaya gidip üzerimi değiştirdim. Neyse ki bavullarımın hepsini odaya kadar getirmişlerdi. Aynı kıyafetleri tekrar giymek zorunda kalmamıştım.
Evi oldukça sade ve küçüktü. Sanırım sadece dört tane oda vardı. Yaşadığı yerde ise sadece beş tane tek katlı evler vardı. Sanırım insanlar bu sitede sessizliği tercih ettikleri için oturuyorlardı çünkü burası gerçekten tüyler ürpertici bir mekandı. Uras'ı beklerken pencerenin önüne geçip etrafı incelemeye başladım.
Bu kimsesiz yerde yaşayan bir canlı örneği bile rastlamamıştım dün geceden beri . Beş evin etrafı ağaçlarla çevrelenmişti . Dışarıdan bir orman görüntüsü veriyordu bu ağaçlarla çevrili evler . Aslında hoş bir görüntüsü vardı ama yalnızlığı seven ben bile bu ıssızlıktan rahatsız olmuştum.
Uras'ın odasının kapısının açılma sesiyle kafamı oraya doğru çevirdim . Üzerine beyaz dar bir gömlek giymiş , kollarını dirseklerine kadar katlamıştı . Altında da koyu renk kot pantolon vardı. Takım elbise giymesi gerekmez miydi ? Ben bile ondan daha ciddi giyinmiştim koruma olduğum halde . Hatta o güzel ve rahat spor ayakkabılarımı çıkarıp yerine üzerinde durmakta zorlandığım o altında uzun çubuk olan ayakkabılardan giymiştim .
Uras beni süzdükten sonra ellerini ceplerine yerleştirip " O ayakkabılarla koşabilir misin ? " dedi ciddi bir tavırla . Gözlerim istemsizce ayaklarımı buldu . Bacağımın tekini geriye doğru kaldırıp topuğun uzunluğuna baktım. Yaklaşık on santim olan bu topuklu ayakkabılarla koşabilir miydim? Kesinlikle hayır ! Ha - yır ! İmkansız !
"Evet . "
Uras gülümsedi ve "Harika . Çünkü bugün çok koşturacağız." deyip kapıya doğru yöneldi.Nereye koşturacağımızı merak etsem de aklımda hala bu ayakkabılarla nasıl koşacağım vardı. Fena batmıştım. Hayır , ne olurdu ki sanki bir kere de kendimden taviz verip bir şeyi yapamayacağımı kabul etsem ? Ama olmaz egom sarsılır. Kendimi bir kez daha tebrik edip evin camlarını ve her be kadar hiç kullanmamış olsak da ocağı kontrol ettikten sonra sürücü koltuğuna doğru ilerledim. Uras çoktan ön koltuğa yerleşmişti bile.
Arabaya girer girmez "Tüm kilitleri kilitledin mi burada hırsız bir aile yaşıyor. " deyip ilerideki kırmızı evi gösterdi.
Kapıda sadece bir kilit görmüştüm ama üst tarafına hiç dikkat etmediğimden gözümden kaçmıştı herhalde.
"Hemen geliyorum. " deyip kapıyı açtım ve hızlı adımlarla evin önüne gittim ama sadece bir tane kilit yeri vardı. Kafam cidden karışmıştı. Arabaya gidip içeriye girdim. Uras'a döndüğümde Elindeki telefonuyla uğraşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V.I.P
AksiKendinizi hiç boşlukta hissettiğiniz oldu mu ? İçinizdeki o boşluğun dolmayacağını bile bile her gün umutla o duygunun kaybolmasını beklediniz mi ? Veya içinde bulunduğunuz karanlığın yavaş yavaş sizi içine çektiğini fakat aydınlığa ulaşmaya çalışır...