4.BÖLÜM

50 5 0
                                    

En çokta kaçmakta olduğum karanlığa koşarken buluyordum kendimi. Ne çokta sövüyordum hayatıma. Nefret ediyordum insanlar'dan ve insan olduğum için kendimden. Nankördük hepimiz, bencildik. penceremize sığdığı kadar görüyorduk, gökyüzünü. Başka pencereler'den bakmamaya çalışıyor, dışarı çıkıp tamamını görmekten çekiniyorduk. Korkuyorduk aslında, herkes'e hak vermek işimize gelmiyordu. Kaçıyorduk gerceklerden, yalan'a sığınıyorduk, her sıkıştığımız'da. Önemli bir eşyamız yere düştüğün'de korkup kaldırıyor ve hasarlarına bakıyorduk. Arkadaşımız düştüğün de ise onunla dalga geçip üstün'den atlıyorduk. Rüya'lara insanlar'dan daha cok güveniyor, gelecekten hep bişeyler bekliyorduk. Beklediğimiz şeyler gelmeyince de sitem ediyorduk, tanrıya. Insandık işte, bu kadardık. Düşüncelerim'den beni sürikliyerek çekip alan, birden açılan cılız ışık idi. Gözlerimi açıp kapayarak, alıştırmaya çalışıyordum gözlerimi aydınlığa. aslında biz kurtarılmak istemiyorduk karanlıktan , ap aydınlık bi hayatımız olsun istemiyorduk ki , sadece karanlığın daha az'a indirilmişini istiyorduk. Çaresiz kalamıyacağım bi hayat. Benim için toz pembe bi hayalden ibaret idi. Hayat bana hep en acımasız tarafını göstermişti. Ve yine gösterdi büyüklüğünü , ondan kaçamıyacağımı. Karşımda tüm ciddiyeti ile beni izliyen adama sunmuştu altın tepside. Aslında 2-0 başlamıştım hayata iki adım geriden. 1. Kız olmamdı. 2. Ise baba sevgisine muhtaç bırakılmam'dı. Tüm ciddiyetim ile karşılık veriyordum bakışlarına, 'Ağlamamışsın ?' Dedi. Gözlerimi işaret ederek , şaşkın bi ifade ile. 'Ağlamam mı gerekiyordu ? ' dedim. Istifimi bozmamaya çalışarak. 'Yani siz kızlar, off boşversene. ' dedi. Konu'nun saçma ve yetersiz olduğunu fark ederek. Karanlıktan gözükmiyen odayı, aydınlıkta izleme fırsatı buldum ve bu fırsatı kaçırmadan etrafı taramaya başladım. Beyaz ve pembe renklerin'den oluşan tipik genç kız odasıydı. Pembe yorganlı ve oldukça rahat gözüken yatağın yanında beyaz gitar vardı. Etrafı pembeyle kaplı boy aynası karşımdaydı, oraya çevirince gözlerimi aciz bedenimi gördüm. Çevirdim hemen gözlerimi , aynaya bakmak istemiyordum yoksa ağlardım, çünkü en çok kendimden kaçardım ben. gözlerimin isyan dolu bakışları, göz torbalarımın yorgunluğumu temsil edişi. Sevmezdim kendimi. ' yeni odan ' dedi. Etrafı göstererek. Isterik bi gülüş kapladı varlığından tiksindiğim suratımı. 'Çok güzel, bayıldım. ' dedim. Gülerek ve birden yüzümü astım. Boynumu asmam gerekirken. 'Demem mi lazım ? Prenses odası gibi pembe,sevgi ve yumuşaklığı temsil ederken beyaz, huzuru ve masumiyeti temsil ediyor. Cok guzel. O kadar ki hayatında hiç acı cekmemis gul gibi yetiştirilen genç bi kız odası gibi. Kendini bildiğinden beri burda yaşıyan bile istiye burda olan bir kızın odası. Ama Üzülerek söylüyorum ki ben buraya zorla getirildim ve acı ile büyüdüm. Altını çiziyor ve vurguluyorum. Büyüdüm ben gereksiz ve yabani bir bitki gibi büyüdüm. Ben yetiştirilmedim. Baba sevgisi ne bilmem, anneme hayatımda bir kez sarılışlığım var. Yani anlıyacağın beğenmedim.' Dedim. Her ne kadar konuşmaya başlarken kendimden emin olsamda sonunu getirememiştim. Çünkü bunun bi önemi yoktu kendi ağzımla kendimi küçümsüyordum. Insan olmayan biri karşısında. Mavi gözleri üstümde dolaşırken. 'Değiştiririz ' dedi. Kafasını sallıyarak. Kendimden emin bi tonla ' gerek yok. Kalcı değilim zaten. Bugün varım, yarın yokum.' Dedim. Duruşumu dikleştirerek. Ve elime , ayağıma bağlanan ipeleri işaret ederek. ' çöz. Uyuycağım.' Dedim. Kafasını salladı delice suratıma bakarken. Bi insan bakışlarla ölebilseydi , ölmüş olurdum. 'Peki.' Dedi. Bakışlarının aksine samimi bi tonda ellerimi ve ayaklarımı çözdüğünde, ayağa kalkmaya çalıştım. Ellerini dizlerime koydu ve ayağa kalkamamı sağladı. Nefret dolu bakışlarımı aramızda bir karış mesafe olan gözlere diktim ve 'uyuycam.' Dedim. Yavaş yavaş yaklaşmaya başladı aynı zamanda konuşmaya. 'Duş al, dinlen, yemeğe in. 2 saat 'in var. Süren başladı.' Dedi. Aramızda 1 santim kalınca durdu. Ben ise duvarla bütünleşmeye çalışıp yok olmayı hayal ediyordum. Bişey diyemediğim için başımı sallamak ile yetindim. ağırlığını dizlerimden çekti , ve ayaklandı. Gözlerimi kapatıp , duvara yasladım başımı. Duyduğum son şey ise kapının kapanma sesi idi.

KANLI OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin